“Ben ona sevgimi aşkımı fülüt çalarak gösteririm, şarkı söylerim” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Röportaj

“Ben ona sevgimi aşkımı fülüt çalarak gösteririm, şarkı söylerim”

“Ben ona sevgimi aşkımı fülüt çalarak gösteririm

Ali Atamer: Bizlere kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Sıdıka. A: 1940 Lefkara doğumluyum. Eskiden ailemin yüzleri kırmızı oldukları için soyadları ‘Gauini’ çağırırlardı. Çıralıydı yüzleri ailemin ondan dolayı ‘Gauini’ derlerdi.
H.A: 1935 Lefkara doğumluyum. Eskiden adım Hasan Mahmut tu şimdi Akancan olduk.


Ali Atamer: 1950’lerde Lefkara köyünde sosyal yaşama dair neler var anlatabileceğiniz?

S.A: Larnakaya bağlı bir köydü. Dağlık manzarası güzel bir turist köyüdür aslında. Harnıp, zeytin ağaçları ve bağları vardı. Oralara gider işlerdik. Köyün kahvesi’nde televizyon vardı ama gadınlar dışardan pencere arasından seyrederdi. Lefkara’nın en meşhur iki şeyi ‘pirinç tava’ ve ‘Lefkara’ işiydi. Gece lambasında işlerdik bu ‘Lefkara’ işini. 7 yaşında Annemden öğrendim.
H.A: ‘50 lerde çobancılık yapardım. Tepenin üstüne çıkardım da çalardım o düdüğü. Düdüğnan idare ederdim hayvanları. Ondan sonra EOKA başladı. Hep nöbetinan geçti o dönem. Lefkara insanı fukaraydı ama geçinirdi insanlar aç galmazdı. Muhabbet sevgi vardı. Geyerdik o Çangar çizmelerini belimize da bağlardık kırmızı guşak, başımıza da fesi geyerdik giderdik ovaya.

Ali Atamer: Eski örf-adetlere göre kızların ve oğlanların bir araya gelip konuşması mümkün değildi. Siz bu yasakları nasıl aştınız?

H.A: Çok gız dolanırdı peşimde ama ben Sıdıkayı beğendim ve aldım.
S.A: Görmezdim Hasanı. Gızgardaşı yaptı bu işi.
H.A: Güzel bir deliganlıydım nere görmeyceydi. Gızgardaşım “al gendini da eyidir al gendini da eyidir” yolladık dünürcü. Uzaktan gördüğümde gendini ganım gaynardı gendine.
S.A: Şimdiki gibi yoğudu devamlı göresin da sevdalanasın. Bir defada oldu dünürcülük. Geldiler istediler. Kahve, macun ağırladık.
H.A: O zaman Alırdın nişanlını seve seve muhabbet vardı. Şimdikiler sevmez yahu çünkü gorkarlar gaçacak başkasına. Biz de öyle davalar yoğudu. Eskiden kavga bile etsen ayrılamazdın. Ayrılmak yoğudu eski insanların aklında. Eyi tutmazlardı ayrılasın.  Gız evden gaçıp babasına gitse bile babası derdi gendine “gayret gocana” gız da gelirdi gocasına. Eskiden daha fazla severdi garı goca birbirini. Şimdi alır gendini adet yerini bulsun diye. Sevmezler ya birbirilerini şimdikiler.

Ali Atamer: Hasan dedeciğim sizin zamanınızda aile büyükleri yasak kordu oğlana da kıza da ki görüşmesinler-konuşmasınlar. Siz bu evrelerden geçtiniz mi?

H.A: Neneciğin istemez anlatayım eskileri ama üstünden kaç yıl geçti anlatacam bu Ali’ye. Gaynatam kıskanç adamdı istemezdi nikahlıykana göreyim gendini. Göremezdi bizi beraber. Gittiğimde ora da bulur bizi açılırdı gaynanamın üstüne neçinmiş ben ikide birde giderim göreyim Sıdıkayı. Ben da seve seve koştura koştura giderdim nişanlıma kim dutacaydı beni.
S.A: 4 sene de birbirimizin huyunu suyunu öğrendiydik.
H.A: İnsan’ın en iyi hayatı nişanlılık dönemidir. Çapkınlıkları da bir kenara bırakın artık.

Ali Atamer: Eskiden düğünler günlerce sürermiş…

S.A: Düğün başlardı Pazartesi’nden Cuma’ya gadar devam ederdi. Daha önceden yorganlar gaplanır,  bir gün da ütü yapılırdı. Panerlere ceyizleri gorlardı. Yatağın üstünde bir oğlan çocuğu yuvarlarlardı ki gelinin ilk çocuğu oğlan olsun diye öyle da bir adet vardı. Ondan sonra ceyizleri gelinin evine götürürlerdi. Ufak tekneciklere buğday gorlar giderler köyün çeşmesinde davulunan zurnaynan yıkarlardı. Yaşlı insanlar da büyük gazanlarda yemekleri yapardı. Çarşamba günü ise sağdıçların evine giderdi gelin. Orda 7 kişi testiyi oynadırdı. Kına gecesi olurdu Sabah gadar oynarlardı yerler içerlerdi. Orta yaşlı gadınlar erkek gılığına girer oyunlar oynarlardı. Kınanın içine guru üzüm, guru yemiş ve para gorlardı ve o kınayı çevirirlerdi. Ertesi gün gelin beyaz geyerdi. Sağdıçlar oynardı.
H.A: Aha bırakmadı bu teyzeciğiniz bana bişey anlatayım. Neysa düğün olduğunda köyde bütün köylü sevinirdi. Davullar çalınırdı. Bir alem vardı. Kemanenin zurnanın arkasında koştururdu insanlar. Ekseri çingeneler çalardı. Ramadan Salih diye biri. Gadınların ayrıydı. 7 gün farklı gelenek görenekler yapılırdı. Başka köylerden koyun keçi çalardı bazı insanlar yardım olsun diye. Evvel düğünlere zevk için gidilir şimdi da para için. 20 kişi beklediydi beni da damat tıraşı olurdum. Davul zurna da çalardı. Güveyi gerdeğe girmeden arkasına yerdi yumruğu. O güveyi ille yeyceydi yumruğu.
S.A: İskeleli Şifa hanımdı saçımı başımı yapan. Bir da Ayşe hanım vardı. Hep elmas dı gelinin tacı. Gelinliğimi da Adem Kanerlerden aldıydım. Lefkaralı İsmail ince çalgı çalardı gadınlara. Sağdıcın evinde de testiyi gırarlardı.
H.A: Yüksek yüksek tepelere gız vermesinler bu şarkıyı çalar da gelini ağlatırlardı. Hatta fülütünan da çalarım ben bu şarkıyı.

Ali Atamer: Bir yandan evliliğinizin ilk yıllarındaki geçim derdi, bir taraftan Rumlarla olan savaş. Neler yaşandı o yıllar Sıdıka neneciğim?

S.A: 4 senelik evliydik gaçtığımzda ki göçmen olduyduk Köfünye’ye. Lefkoşa da tahtagalada öldürüldükten sonra o gadın başladık evlerimizi terk etmeye. Dağdan dereden hayvanlarınan yalın ayak sırtımızınan geldik Köfünye’ye.  22 kişi bir evde galırdık. 11 sene Köfünye de galdık.
H.A: Çok zorluk çektik onda. Nöbet tutardık ondan sonra gelirdik mandıraya. İlk akşamdan yorgunluktan hayvanların üstünde uyurdum. Bir gün gene böyle hayvanların üstünde gaybettik yolumuzu gittik Ayttotoro ya. Asıl Rumların içine. Hemen anladım da çevirdim yukarı Leymosuna. Hazırdı Rumlar vursun bizi. Ne zorluklar geçirdik. 4 sene ki yaşadık nişanlılık evrelerini o gadar be Ali başka da öyle güzel hayatımız olmadı.

Ali Atamer: Karı-koca ilişkilerinizdeki yaşanan kıskançlıkları, tartışmaları, huyunuzu-suyunuzu acı-tatlı anlarıyla birlikte bizlere anlatabilir misiniz? 

H.A: 75 yaşındayım. Dile golay. Genç ihtiyar ne zaman ölecen cenabı Allah bilir. Bu ihtiyarlığa alıştık biz da. Kaç sene gideceyik bilmem. Ama Gençliğini iyi yaşayacan ve düşünmeycen ölümü Kafaya gomaycan bişey. Oynaycan gülecen. Deliliğe vuracan. Neneniz da uymaz bana. O Rum-Türk havadislerini izler televizyonda ben da müzik dinlerim. Bir erkeğinan görsem şu gonuşur aman allahım çok kıskanırdım. Bazen şaka ederim gendine “alacam başka gadında gireyim goynuna” o der bana “dene bakayım bazlarım seni yoksa da”. Ben ona sevgimi aşkımı fülüt çalarak gösteririm. Şarkı söylerim

Ali Atamer:  Çiftler birbirine sevgiyle bağlıysa bütün zor koşullar aşılır değil mi Sıdıka teyze?

S.A: Bağlılıktır mühim olan. Bağlı olduktan kelli her şeyi aşan. Yeter ki eyilik olsun. Mühim olan birbirini anlasın çiftler. Hiçbir zaman Hasan dayınıza gırılsam da garşı gelmedim.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar