Başka Bir Yerin Hayalini Kurarken - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Nisan 29, 2024
Köşe YazarlarıSürmanşet

Başka Bir Yerin Hayalini Kurarken

Bedia BalsesBedia Balses

Herkes gibi ben de dişim ağrıdığında hayatımın kabusunu yaşarım. Diş ağrısı çeken insan, bunun nasıl bir ağrı olduğunu iyi bilir. Beynine vuran ve bir türlü geçmeyen tarifsiz bir acı insanı teslim alır. Ne yapsan dinmez…

Dişiniz ağrıdığında iyi bir dişçiden randevu almak çok zordur. Size  verdikleri tarihi düşündüğünüzde dişinizdeki ağrı ile onca süre dayanmanız imkansızdır çünkü. Böyle dönemler geçirdikten sonra nihayet diş doktorumumu buldum. Eşimin önerisi ile Niyazi Özmanevra ile tanıştım ve hem uzun yıllar süren diş problemlerimi hallettim hem de korkularımı yendim.  Hamilelik dönemlerimde kusmalar  sonucunda  kalsiyum yönünden eksik beslenmem nedeniyle dişlerimde kopmalar olmuş ve diş problemim böyle başlamıştı.


Dişçi koltuğuna oturmak benim için çok zordu. Hafif panik atak bir insan olarak bana uzun gibi gelen yutkunamama hissi, ağrı hissetmememe rağmen dişlerimin oyulması ve soğukluk duygusu bana çok zor anlar yaşatıyordu. Doktor Niyazi bu korkularımı bildiğinden rahatlamam için elinden gelen her şeyi yapar. Aslında bu bana özgü bir durum değil, tüm hastaları için sakin ve huzurlu bir ortam hazırlar.

Bugün yine taşıdığım gerginlikle girdim kapısından. Bir kaç dakika bekleme salonundaki koltukta beni çağırmalarını bekledim. Dr. Niyazi kapısından çıktı, bana hoşgeldin dedi ve ekrana youtube kanalından rahatlatıcı bir müzik ve görüntüler içeren bir video açtı. Hemşire beni içeriye davet etmesine karşın Youtube kanalından açılan videoyu bir türlü bırakamıyor, büyülenmiş bir şekilde bekleme salonunun ortasında duruyordum.

Doktorun açtığı videodaki yer benim kafamda gittiğim cennet, mekanik ortamlarda kaçtığım ülke, hayallerimdeki sokaklardı. Kafamdaki cennete bu kadar uyan yer neresiydi?!

Çakılıp kalmıştım odanın ortasında. Doktor Bey’e “burası neresi ?” diye sordum.

“Fransa – Alsas (Alsace) Bölges”i dedi. İsmini sadece gezi rehberlerinde okuduğum ve çok fazla detay bilmediğim bu yer benim hayalimde yaşamak istediğim yerdi, bu kitaplarımdaki, şiirlerimdeki rüya yerdi.

İstemeye istemeye doktorun odasından içeriye girdim, aklım gitmek istediğim yerdeydi.  Doktor bey bunu farkettiğinden damaklarıma iğne yaptıktan sonra uyuşmayı bekleme süresinde içeride aynı videoyu açtı. Kafamı dişçi koltuğuna yasladım, karşımdaki ekrandan içeriye girip hayallerimde yolculuk yapmaya başladım.

Büyülenmiş gibi renkli ve iki kattan daha fazla bina olmayan evleri, şırıl şırıl akan dereleri, muazzam şekilde her yeri kaplamış çiçekleri, mütevazi sokakları ve insanları,  kendine has mahalleleri, düzeni, mimari açıdan uyumu, renklerin her tonunu yansıtan pencereleri, kapıları, binaları, camları, muazzam tarihi eserleri, telaşsız  yürüyen huzurlu yüzleri, sokak sanatçılarını ve daha nice detayı beynime kazıdım. Orda bir yer var dedikleri yerdeydim. Sakin, gösterişsiz, çiçeğin, doğanın bozulmadığı, birbirinden farklı şarapların yapıldığı, leyleklerin nerdeyse vatanı sayılacak bir yer. Arabaların az olduğu, trafik sıkıntısının olmadığı, kartpostal evleri gibi evleri, insanların ve hayvanların rahatlıkla yürüdüğü sokaklarıyla oralara ruhumu yolladım sanki.  Burası bir masal ülkesiydi.  Sadece dişim değil, tüm olumsuz düşüncelerim, endişelerim de uyuşmuştu. Hayalimdeki o yere yolculuk ediyordum. Burası daha önceden görür gibi olduğum, kafamda yarattığım, varlığını bildiğim bir yerdi sanki. Alsas… Ölmeden görmem gereken yerler listesinin en başına koydum bu yerin adını.

Sonra kendi ülkemi düşündüm ve Mağusamı. Belki de kıymetini bilsek en az Alsas kadar göz kamaştırıcı bir tarihi, doğal güzellikleri ve yeşili olan bir ülke olabilirdi. Onca gösterişli geçmişi, tarihi mirasıyla, betonlaştırdığımız, dağlarını oyduğumuz, Beşparmak Dağlarına tecavüz ettiğimiz, tarihi binalarını korumadığımız, yıkılmalarına, bakımsız kalmalarına  göz yumduğumuz, sahip çıkmadığımız bir ülkede yaşamaktayız. Başka insanların kendi ülkelerini sevdikleri, özen gösterdikleri, doğasını korudukları, ağaçlandırdıkları, çiçeklendirdikleri, önemsedikleri   ve güzelliğine güzellik kattıkları için bizim kafamızdaki cennetin uzaklarda olduğunu anladım acı acı.

O güzellik karşısında hüzünlendim. Doktorun kliniğinden çıktığımda Mağusa sokaklarından geçerken daha da acı duydum. Çarpık kentleşme, denizi görmeyen bir şehir, betonlaşmanın tavan yaptığı, yolların arabalara teslim olduğu, eksoz duman larının, odun sobalarının çıkardığı kötü kokuların havayı kirlettiği, tarihi eserlerin üzerine tabelalar çakıldığı, umursanmadığı, korumadığı Mağusamın sokaklarındaydım şimdi. Mağusa, onca tarihi mirası, onca geçmişi, direnmişliği ile denize sırtını dönmüş kentim, uzakların masal şehirlerinden ne kadar farklı görünüyordu.

Uzaktaki sevgiliyi özler gibi başka bir yeri özleyen ben, hüzünlü gözlerle gittim evime. Kafamda başka insanların yaptıkları, başardıları, korudukları ve bizim bir türlü yapamadığımız, ranta, sermayeye, çıkara, torpile yenilen insanların ülkesinde kendimi birden mutsuz hissettim.

Bulduğumuz her ağacı daha fazla apartman, daha fazla üniversite, daha fazla para için kesen bizleriz. Çıkarımıza denk düşen nerdeyse her şeyi yapabilecek kötülükteyiz.  Bunun için kendi cennetimizi yaratacağımız yerde uzakta, başka insanların koruduğu, baktığı ve yarattığı şehirlerin özlemindeyiz…

Biraz daha detay almak için Alsas’ı internetten araştırdım:

 ALSAS (ALSACE) Bir Peri Masalının İçinde

Bir Peri Masalının İçinde…

Bölgenin en büyük ve ünlü iki şehri Strasbourg ve Colmar’dır. Bunların yanı sıra Riquewihr, Eguisheim and Obernai gibi görülmeye değer pek çok küçük ve büyük şehri vardır.

Alsace’ın kendine özgü bir dili vardır, ancak bu dili şu anda sadece yaşlılar bildiğinden yok olmaya yüz tutmuştur.

Alsace, yarı ahşap evleri, evlerin camlarından taşan rengarenk çiçekleri, dar ve otantik sokakları, kanalları ve köprüleri ile Fransa’nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir. Eğer gezinizi Paris ile sınırlı tutup bu bölgeye gelmezseniz, bu güzelliği kaçırıp pişman olursunuz 🙂

Alsace, insanın aklını başından alacak güzellikteki tipik köyleri ve bu köylerdeki her yıl gerçekleştirilen birbirinden güzel kutlamaları, modern şehirleri, büyüleyici tarihi sit alanları ve sıra dışı manzaraları ile her zaman insanı kendisine çeken bir bölgedir. Bölgenin sahip olduğu tüm bu zenginlikleri bu başlık altında keşfetmeye hazır mısınız?

Doğa yürüyüşü meraklısı, doğa aşığı veya tarih tutkunu musunuz? Gastronomi ilginizi mi çekiyor ya da gerçek bir gurme misiniz? Alsace kesinlikle sizi etkisi altına alacak, büyüleyecektir…

Bedia Balses

BU BÖLGE KİME HİTAB EDER? Doğayı, yeşili, ormanları, bağları, çiçekleri en fazla 2 katlı evleri, köyleri, kasabaları, tarihi, yemekleri, şarabı, birayı, sakinliği sevenlere hitap eder. Büyük şehirleri, büyük AVM’leri, büyük markaları, büyük zincir otelleri, rakıyı, arabeski, türküyü, diskoları ve gece eğlencesini, hava atmayı sevenlere hitap etmez. Paris’deydim diye hava atabilirsiniz ama Alsas’daydım diye hava atılmaz.

ŞARAP YOLU NEDİR? Şarap Yolu (wine route) kabaca güneyde Basel, Kuzeyde Strasbourg arasında kalır. Esasen yolun en güney ucunda Thann kasabası ve en kuzey ucunda ise Marlenheim kasabası bulunur ve 170 kilometre uzunluğundadır. Fransa 26 bölgeden oluşuyor ve bu bölge doğuda Almanya sınırında yer alıyor. Yol üzerinde 1000 civarında çoğu aile işletmesi niteliğinde şarap üreticisi bulunuyor. Muhtemelen bunların dörtte biri size tadım önerir. Yılda 50’ye yakın festival vb yapılır. Özellikle üzüm bağları arasında kıvrıla kıvrıla devam eden, yemyeşil dağlar, ormanlar, göller, çiçekler, süslü evler, şatolar gibi unsurlarla göze son derece hoş görünen bir dizi tarihi kasaba ile dolu bir rotadır. Rota boyunca çiçeklerin bu derece fazla olması dikkat çeker, bölgeden çıkınca örnek olarak; İsviçre sınırından geçince çiçeklerin belirgin şekilde azaldığını hissedebilirsiniz. Bölgenin simgesi leylektir ve bütün bölgede (mevsim elverdiği takdirde) bol bol leylek görmeniz olağandır. Rota boyunca 30 kadar şehir veya kasaba ile 100’den fazla ziyaret noktası sayabildim. Elbette ki hepsine vaktiniz yetmeyeceğinden bu yazıdaki önemlilik sıralamasına göre vaktiniz elverdiğince kısa veya uzun süreler ayırarak başına sonuna eklemeler yaparak gezebilirsiniz. Rota üzerinde çok sayıda kartpostal manzarası niteliklerinde doğal güzellikler olduğu gibi, iyi korunmuş tarihi yapılar da görsel bir şölen bir sunmaktadır.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar