Bakalım nasıl kurtulacak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Bakalım nasıl kurtulacak

Ahmet OkanAhmet Okan

Yolun doğusunda okul.

Okulun kapısında cami.


Caminin bitişiğinde mezarlık, içinde yıkık minare, camiden ayrı.

Ve şadırvan.

O gün var olan ve bugün olmayan.

Bir yanda bahçeler, bir yanda evler.

Dar sokaklar ve asfaltsız yollar.

Alçısı dökülmüş duvarlar.

Duvarları aşan öbek öbek hurmalar.

Bir hurma ağacı minareden yüksek.

Bir diğeri eğilerek doğuya doğru uzanmış.

Sokakta çekingen bir satıcı sesi.

Minarede okunan ezan.

Şadırvanda abdest alan, camiye giren mü’minler.

Ve komşu tezgahlardan şak şak gidip gelen mekik sesleri.

İnip kalkan tarak gıcırtıları.

Ötede havaya savrulan taze sabun kokusu.

Etrafta tenhalık ve ağaçlarda kuş cıvıltıları…

Geçmişin Yenicami mahallesini düşününce, gözlerimin önüne hep bu manzara gelir.

Çünkü o zaman bunlar görünür, işitilir ve yaşanırdı.

Her şey o kadar güzel, yerinde ve tabii idi ki, asla yadırganmazdı…

Yukarıdaki satırlar Hizber Hikmetağalar’a ait.

Çoktan aramızdan ayrılan Hizber Beyin bu satırlarını “Eski Lefkoşa’da Semtler ve Anılar” adlı kitabından aktardık…

Bu satırlarda anlatılanlar,

18’inci ve 19’uncu yüzyılda adaya gelen yazarlar tarafından da anlatılırdı.

Az farklarla.

Hizber Bey, belli ki ağırlıkla 50’li yılları anlatmaktaydı.

Bundan da şeherin kendine özgü koşullarının,

Her döneme ait ufak farklılıklarla korunduğu anlaşılıyor…

Durum bizim kuşağın çocukluk ve ilk gençlik yıllarında da aynıydı.

Bir yanda yel değirmenleri rüzgarın ahengi ile dönmekte,

Sokaklarda bir ayak ve pirili oynayan çocuklara gelip geçen bisikletliler saygılı,

Köşe başlarında sandalye tamircileri el hüneri ile işlerini yapmakta,

Toprak fırınlarda patates kebabı kokuları etrafa yayılmış,

Sinema çığırtkanları vakti kollamakta,

Ansızın Ahmet Mehmet Dubara karşınıza çıkmış nutuk atarken,

Dr. Küçük bilmem kaçıncı Bafra sigarasını yakmış kalın çerçeveli gözlüklerinden etrafı kollamakta,

Yağmur yağdığında hisarlardan yükselen toprak kokusu kebap ve nargile kokularına karışmakta…

Hayat sade ve güzel olmasına rağmen,

Geleceğin ne olacağı bilinmezdi.

O dönemlerde kim geleceğin bugünler gibi olacağını kestirebilirdi ki?

Kestirebilse ne yapardı?

Durup durduğun yerde,

Ta oralardan buralara,

Lefkara işine hat sanatı karıştırmaya kalkarsan,

E kusura bakma!

Bit yeniği arayan çıkar.

İlham kaynağı o değil çünkü,

Lefkara işidir, yel değirmenleridir, bir ayak, pirili ve lingiri oynayan çocuklardır,

Şapka giyen,

Çarşafı atan insanlardır…

Böyle yazmıştık 2 yıl önce.

Osmanlıyı kendine ilham kaynağı olarak belirleyenler eski Lefkoşa Sokaklarını başkalaştırmak için çalışıyorlar!

Türbeler bile başkalaştırılıyor!

Derken, Başaran Düzgün Vakıflarla ilgili iddialar ortaya attı.

O iddialara verilecek yanıtları doğrusu merak ediyoruz.

Bir zamanlar Kıbrıslı Türkler Vakıflarla anılırdı neredeyse.

İngiliz Döneminde bu kurumun halkın yönetimine geçmesi için büyük mücadeleler verilmişti.

Derken,

Ne olduysa oldu yine ahalinin elinden çıktı!

Bakalım bu kez nasıl kurtulacak!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar