ASKERİ DARBELER İSLAM VE MİLLİYETÇİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇTI - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

ASKERİ DARBELER İSLAM VE MİLLİYETÇİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇTI

Halil PaşaHalil Paşa

Türkiye’nin bugün içine sürüklendiği siyasal rejim, 12 Mart askeri darbesiyle başlar. Darbeci generaller 68 kuşağının en yetenekli, en donanımlı solcu gençlerini, idamlar, siyasal cinayetler, provokasyonlar ve ölçüsüz bir devlet terörü ile ortadan kaldırır. Geriye kalanları da hapse atar. 78 Kuşağı ile ayağa kalkan Türkiye solu 68’den de daha kitlesel ve örgütlü olur. Bu kez de 12 Eylülcü generaller, ABD Gladyosunun yönlendirmesi altında, bir kez daha solun üzerine çullanıp, çok daha büyük bir devlet terörüne başvur.

Kenan Evren


Bundan tam 40 yıl önce Cuma günü sabah saat 03.59’da Türkiye radyoları İstiklal Marşı’nın sonrasında Harbiye Marşı çalmaya başladığında, tanklar da Ankara Kızılay ile İstanbul Taksim’de asfaltı ezerek ilerlemekteydi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla 5 generalin ülke yönetimine askeri zorla el koyduğu ilan olunur.

“TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz” yazısıyla Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel, eşleriyle Gelibolu’da Hamzoköy, Necmettin Erbakan ile Türkeş de İzmir’de Uzunada’ya gönderilirler. Siyasal partiler ve meclisin kapısına kilit vurulur, yaşam 5 generalin dudağından çıkacak emirlere bağlanır.

12 Mart’ta olduğu gibi 12 Eylülün o “en Atatürkçü”  generalleri de, Türkiye’nin ne kadar aydın, demokrat ve solcusu varsa üzerinden silindir gibi geçerler. İşkence, hapis, idam, faili meçhul cinayetler durmak bilmez. Asker-polis tarafından gözaltına alınan 650 bin, MİT-Kontrgerilla tarafından fişlenen 2 milyon, 5 yılın üzerinde hapse çarptırılan70 bin kişi arasında ezici çoğunluğu 78 kuşağı solcular teşkil eder. Gazeteler kapatılır, dergiler toplatılır, kitaplar yakılır. Ücretler dondurulur, gösteri, miting ve grevler yasaklanır. Örgüt namına ne varsa kapısına kilit vurulur. Bu arada düşük ücretler, azami karı, azami kar da yatırımların artmasını sağlar. İşletme sahipleri lehine, sanayiden ticarete üretim artışı sağlanır. Böylece ekonomi büyür varsıllar ceplerini doldururken, solun payına da işkencede, sorguda, baskında hapiste, idamda 12 Eylül’ün “Atatürkçü generallerinin” emriyle öldürülen 500’e yakın siyasal cinayet, işkence tezgahlarından geçen 10 bina yakın genç düşer.

Bu arada devletin kolluk güçleri tarafından tutuklanıp daha sonra kaybedilen solcu gençler olur. Ömürlerini çocuklarının cesetlerine ulaşmaya adayan ve 40 yıldır ellerinden düşürmedikleri ve yaşamış olsaydılar şimdi yaşlanacak olan çocuklarının gençlik fotoğraflarıyla “Cumartesi Anneleri” bir 12 Eylül eseri olarak işte böyle doğar. Devlet terörü ile hem psikolojik ve hem de fiziksel olarak sakatlanıp yok edilen koskoca genç bir kuşak 78 kuşağı… Bir 12 Eylül eseridir.

78 kuşağı solun yükselişinden korkup, komünizme panzehir olur diye okulda zorunlu din derslerinden başlayıp tarikatları görmezden gelen ve ülkücülere “biz hapiste olsak da düşüncemiz iktidarda” dedirten 12 Eylül rejimi, böylece Türkiye’de İslam ve milliyetçiliğine kapıları açar.

Açılan kapıdan Turgut Özal liderliğindeki ANAP’ın Türk-İslam sentezi girer. Ekonomi Reagan ve Thatcher’in küresel kapitalizm için önerdiği neo-liberalizmle dışarıya açılırken, içeride İslam ve tarikatlar teşvik görür.

Recep tayyip Erdoğan
Recep tayyip Erdoğan

AKP’nin tek parti, Erdoğan’ın tek-adam iktidarına kadar da Fetullah Gülen tarikatı tarafından devlet içeriden fethedilir.

12 Mart ve 12 Eylül askeri darbe rejimlerinin Türkiye’yi sürüklediği en son nokta, MHP’nin koltuk değneği desteğinde RTE ve AKP iktidarı olur. Bu ikili aynı zamanda 15 Ağustos darbesiyle, kendisine yol açan generallerin ve Gülen tarikatının defterini düren iktidar olur.

Ya biz Kıbrıslı Türkler arasında 12 Eylül nasıl karşılık bulur?

Rauf Denktaş

40 yıl önce 12 Eylül rejimine dünyada övgüler düzen ender politikacılar arasında Denktaş, Eroğlu ve UBP’li vekiller de vardı. Kenan Evren’in Türkiye’de düşünce özgürlüğünü yasaklamak için dilinden düşürmediği; “demokrasi herkesin düşündüğünü istediği gibi söylediği bir rejim değildir” mealindeki sözleri, Eroğlu ile dönemin UBP’li vekilleri arasında, Kıbrıslı Türk soluna ve meclisin “solcu” vekillerine karşı bir tehdit algısı yaratmak için kullanılır. Denktaş da yönetimde İslamcı, ırkçı, darbeci olmuş hiç fark etmez, Türkiye iktidarlarına “laf söyletmemek”, şükranları sunmakla meşguldür.

derviş eroğlu
Derviş Eroğlu

Tabii Kıbrıs sağı her zaman olduğu gibi, o yıllarda da politik menfaati olduğu için 12 Eylül rejimine sarılır.

Nitekim Denktaş kendisini bir süre daha Cumhurbaşkanı, sol muhaliflerini de uzun süre korkutup sindirecek KKTC’yi ilan etme gücünü 12 Eylül generalleri ile adadaki askerler ve dönemin TC Büyükelçisinden alır. Unutmayalım ki “gücünü Kıbrıslı Türklerden aldığı” söylenen, onun lider ve UBP’lilerin de en çok hükümet edip taraftarlarına menfaat dağıttıkları bu KKTC, işte o KKTC’dir.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar