Hepimizin bildiği üzere ülkemizde resmi para olarak Türk Lirası kullanılmakta ve bu para birimine yönelik para politikası açısından müdahil olma imkanımız da bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca Türkiye’de yaşanan her türlü ekonomik ve politik gelişmenin Türk Lirası üzerindeki yansımaları bize, irademiz dışında doğrudan kat ve kat daha fazla yansımaktadır.
Kat ve kat daha fazla yansıma nedeni ise ülkemizde emeğin ücretinin TL olarak ödenmesine karşın, iç piyasadaki bir çok ekonomik ilişkide TL yerine döviz kullanımının yer almasıdır. Ev satın alacaksanız, kira ödeyecekseniz, özel okul har(a)cı ödeyecekseniz, yapı malzemesi satın alacaksanız hatta Türkiye’de üretilen gıda ve alkolsüz içecekleri bile ithal edeceğinizde tüm hesaplamalar döviz üzerinden yapılmaktadır.
Bu sebepledir ki emeği ile geçinen özellikle asgari ücretli açısından en başta kira gibi bir giderin bile sterlin olduğu bir noktada döviz kurları büyük önem arz etmektedir.
Tabloda da görüldüğü üzere 2004 yılından bugüne kadar asgari ücretin sterlin bazında en yüksek değere ulaştığı dönem 540 sterlin ile 2008 yılı olmuş o günden bugüne asgari ücret, sterlin bazında %27 gerilemiş ve bugün bir asgari ücret 396 Sterlin noktasına gelmiştir.
Türk Lirası’nın değer kaybına müdahale etme şansımız olmadığı gerçeğinden hareketle bir nebze olsun emeğin alım gücünü korumak adına ivedi olarak yürütme, iç piyasadaki ekonomik ilişkilerde girdisi döviz olmayan mal ve hizmetlerin piyasada döviz üzerinden satışını önlemeye yönelik yasa tasarıları hazırlamalı ve bunları yasalaştırarak bir nebze olsun halkı rahatlatmalıdır.
