Aramızdaki ispiyoncu kimdi... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Aramızdaki ispiyoncu kimdi…

basaran duzgun banner

Uzun bir aradan sonra Ankara’ya gittik.

30 yıl önce mezun olduğumuz okuldan arkadaşlarla buluştuk.


Öğrencilik yıllarımızda yaptığımız gibi günün ilk ışıklarına kadar oturduk, sohbet ettik dertleştik.

Herkesin farklı hayat hikayesi var.

Ortak yanımız gazetecilik.

Birçoğu emekliliğe zorlanarak adeta tasfiye edildiler.

Şimdilerde çocukları başgöz etme ve memleket derdine düştüler.

Gençlik yıllarından daha karamsar ama daha enerjik buldum birçoğunu memleket konularında.

Baş etmekte çok zorlandıkları denli büyük fakat mücadele  etmekte azim dolu.

Saatlerce neler yaptıklarını ve yapacaklarını anlattılar.

Ben sadece dinledim.

Çünkü, bizimkisi uzaktan gazel okuma gibi gelir bana hep.

Türkiye ile ilgili elbette görüşlerimiz-öngörülerimiz vardır, yazıp-çiziyoruz da ama ne kadar etkisi olur ki?

Öğrencilik yıllarında cuntaya karşı illegal eylemler yapardık.

Askeri yönetimin bitmesini, demokrasinin gelmesini, Türkiye halklarının özgürleşmesini falan savunurduk kelle koltukta.

O günlerde bile bir etkimizin olmadığını düşürdüm.

Yani biz öyle istiyoruz diye ve birkaç korsan eylem yapıyoruz diye cunta gitmeyecekti,  Türkiye’ye demokrasi gelmeyecekti. Ya da insanlar özgür olmayacaktı.

Kurulu düzen ve onun uluslar arası ağa babaları ne isterse o olacaktı.

Nitekim öyle de oldu.

Cuntanın kullanım tarihi dolunca yerine sivil uzantıları geldi. Sivil uzantıların ektiği tohumlar yeşerdi şimdikiler yetişti.

Türkiye’nin talihsiz kaderi budur.

Bu kaderi değiştirmek halkın elinde değildir.

Veya halk henüz o kıvama gelmemiştir.

Gençlik yıllarında da  böyle düşünürdüm.

Şimdi hala aynı düşüncedeyim.

 

 


 

 

Ankara’ya gidince ve üniversite arkadaşlarıyla buluşunca o günlerin anıları depreşti tabi ki.

Daha öğrenciliğimin ilk aylarıydı.

Kulaktan kulağa yayılmıştı Kızılay’da büyük bir korsan miting yapılacak.

Ankara’da her yerin silahlı askerlerle dolu olduğu günler.

İntihar gibi bir şeydi yapılmak istenen.

Ama damarda akan deli kanı kimse durduramazdı.

Son dakika bunun bir provokasyon  olduğu ortaya çıkmıştı.

Polisin ve işbirlikçilerin tezgahıydı.

Önlenmese çok sayıda üniversiteli öğrenci telef olacaktı.

 

 


 

 

4 yıl sonra benzeri bir olay yaşayacaktım.

Bu kez okuldaki demokrat öğrenciler organize olmuşlardı.

Demokrasi talep edilmek üzere öğrenci derneği kurulacaktı.

Gayet illegal yollarla Elmadağ’a gitmiştik.

Boyumuzu aşan karın üzerinde oturmuş, “karda piknik yapan üniversiteliler” süsü vermiş ve derneğin ilk toplantısını gerçekleştirmiştik.

Bir başkan ve yönetim kurulu seçmiş sonra da aynı yöntemle gizlice dağılmıştık.

Ertesi gün okula gittiğimde şimdi makamı dekana denk düşen okul müdürü çağırmıştı beni.

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun. (Daha sonra Türk Dil  Kurumu Başkanı olacaktı.)

Kendisi baba tarafından Kıbrıslıydı ve özel bir koruması vardı biz Kıbrıslılara.

Odasına girdiğimde “oğlum niye başını belaya sokmaya çalışıyorsun, dün Elmadağ’da toplanmışsınız” deyiverecekti.

Şoka girmiştim.

İçimizden biri, bir gün önce öğleden sonra biten “gizli” toplantımızı yememiş içmemiş “bir yerlere” ispiyonlamıştı.

Aramızdaki ispiyoncu kimdi?

 


 

 

30 yıl sonraki buluşmamızda bu konuyu da konuştuk arkadaşlarla.

Herkes ispiyoncunun kim olduğuna ilişkin bir tahminde bulunmaya çalıştı.

Ben de bir tahminde bulundum.

Herkes çok şaşırdı.

Benim tahminim sadece “makul şüphe” üzerine kuruludur.

“Makul şüphenin” gazetecilikte yeri vardır.

Makul şüphe ile harekete geçersiniz ve kanıt bulmaya çalışırsınız.

Fakat ben,  şüphelerime kanıt bulmak için uğraşmadım.

Derhal geri çekildim, o gruptan uzaklaştım.

Bizden büyük Kıbrıslı öğrenciler hep ikaz ederlerdi bizi “Türkiyeli gruplardan uzak durun birçoğunun içinde istihbarat vardır” diye.

Haklıydılar.

Ama ben haklı olduklarını öğrenmek için az daha başımı belaya sokacaktım.

Türkiye aynı zamanda böyle bir yerdir de.

Demokrasiye, insan haklarına ve özgür bir yaşama gönül verenlerin dışlanıp aforoz edildiği, ispiyoncuların ise Ankara’nın resmi kulvarlarında keyif sürdüğü bir yer.

Umutsuzluğum boşuna değildir…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar