ANASTASİADİS, KIBRIS’LA İLGİLİ KİM VARSA TAKMIŞ YULARLARINI SÜRÜKLEYİP GÖTÜRÜYOR! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

ANASTASİADİS, KIBRIS’LA İLGİLİ KİM VARSA TAKMIŞ YULARLARINI SÜRÜKLEYİP GÖTÜRÜYOR!

İkisini de rahmetle anıyorum. Her iki lider de espritüeldi. Şaka yapmasını sevdikleri kadar şakaları da kaldırırlardı. Ve her iki lider de sırası geldiğinde kendi özeleştirilerini yapacak kadar demokrattı…
Denktaş’la Özal’dan söz ediyorum. Denktaş’ın Ankara kapılarını aşındırdığı dönemlerdi. Toplantı üzerine toplantılar yapılıyordu. Yine bir toplantıda Denktaş’ın konuşmasından sonra Turgut Özal’ın oturduğu yerde unuttuğu notları arasında Denktaş için aceleyle yazılmış şu mealde not bulmuşlardı: “İyi be, adam bize yuları taktı istediği yere çekip götürüyor…” (Bu mealde bir şeyler.)
Anastasiadis’in tutumuna baktıkta nedense doğruluğunu pek de bilemediğim Özal’ın Denktaş için karaladığı satıları aklıma geliyor. Adam ekimde başlaması beklenen görüşmeleri sürüye sürüye aralık ayının ortalarına kadar taşımış, hala oynuyor! Kıbrıs’la ilgili kim varsa, takmış yularlarını çekip götürüyor!
Başlarda “ben laf olsun diye müzakere masasına oturmam” dediydi. Ardından da “işte olmazsa olmazlarım” diyerek koşullarını açıkladıydı. Ki sonrasında zaten görüşecek bir şey kalmıyordu…
Hala ısrar ediyor! Bu kez “ortak açıklama” konusunda AB’den sonra BM’ler çevrelerini de ikna etti. Eroğlu’nun daha ne kadar direneceğini bilemiyoruz. Ancak görünenle anlaşılan şudur:
Eroğlu ile Anastasiadis mesela bugün bir araya gelseler “kapsamlı müzakereler” öncesinde “nelerin müzakere konusu olmayacağının” kararına varacaklardır! Kısaca Türk tarafı açısından bakarsak mesela Eroğlu, Özdil Nami’nin dediği gibi “hedef iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyondur” lafını ağzına alamayacaktır çünkü bu Anastasiadis için konfederasyonu çağrıştırmaktadır, kabulü mümkün değildir.
Mesela Eroğlu Kuzey Güney Federe kanatlarına “devlet” demeyecektir çünkü Anastasiadis için “tek egemen devlet Kıbrıs devletidir!”
Eroğlu, “Federe kanatların kendi içlerinde siyasi ve ekonomik özerkliklerinin olmasını bile isteyemeyecektir çünkü Anastasiadis için “tek devlet tek yurttaşlık ve tek uluslar arası temsiliyetten” başka bir çözüm alternatifi yoktur…
BUNA KARŞILIK: Öyle zannediyoruz ki dananın kuyruğunu kopartmak için kapsamlı müzakerelerden önce Eroğlu’nun Anastasiadis’le “Ortak Açıklamada” yer alacak konuları müzakere etmesi yararlı olacaktır. En azından hem Kıbrıs Türk halkı hem AB ile BM’ler çevreleri bir kez daha Anastasiadis’in ne istediğiyle ne olduğunu daha açık seçik görürler!        
**********      
HAVA KOŞULLARI NEDENİYLE NE ZAMAN OKULLAR TATİL EDİLSE, İŞE KÖR ŞEYTAN KARIŞIR!

Dün gazetelere şöyle bir göz attım, pööö! Refiklerimiz “Köşelerinde” “hava muhalefeti nedeniyle okulların tatil edilmesine” veryansın ediyorlar! Haklılar tabii.
Nitekim dün yazımı göndermeden önce “Eğitim Bakanlığı’nın bir günlük tatil kararını” işitmiştim. Ve yazdıklarımın altına, “istemez misiniz yarın günlük güneşlik olsun” diyerek bir ulama yapmıştım. Sonra baktım zaten yazılarım uzun beterince uzayacak, sildiydim. O sildiğim yazı şöyle bir şeylerdi:
Bir gün “Pazar Sohbetimde” anlatırım. Mesela bazı köylerde öğretmenlik yaparken, kışta kıyamette öğrencilerin ısınmak amacıyla mangal niyetine yapılmış teneke kaplarda yanmış kömürlerle geldiklerini, sıralarının altına koyup ısındıklarını çok gördüydüm. Ses çıkarmaz “kör olası fukaralıkla yokluk” derdim!
Fakat hava ne kadar sert olursa olsun “okul tatil etmezdik.” (Tek öğretmenli, tek odada, altı sınıflı o eski köy okullarından söz ediyorum.)
Tabii artık ne öğrencilerimiz öylesi öğrencilerdir ne de okullarımız öylesi okullardır. Mesela bildiğimce Mağusa’da kliması olmayan tek bir okul vardır o da Cambulat Özgürlük Ortaokulu’dur. Öteki tüm okulların her sınıfında klima vardır…
KISA KESİYORUM. Yine böylesi bir kış gününde dönemin Eğitim Bakanı arkadaşım Eşber Serakıncı baktı ki memleketi seller almış, fırtınalar kopmuş, okulları bir günlüğüne tatil ettiydi… Kör şeytan. Ertesi gün sanki yaz havası vardı. Eşber arkadaşıma gazetedeki Köşemde, bize günlük güneşlik bir tatil günü yaşattığı için hayır dualarımla teşekkürlerimi iletmiştim.
Galiba bir evvelki yıl da öylesi bir tatil verildiydi o da günlük güneşlik çıktıydı!
Doğrusu dünkü tatil kararını işittikte eşe dosta, “istemez misiniz yarın günlük güneşlik olsun dedimdi.” Nispeten öyle oldu! Hava dinmiş, yağmur durmuştu…
Yok, yok! Kötü hava koşullarında tedbir alınması iyidir de, işte o dediğim “kör şeytan!” Kaçıncıdır Eğitim Bakanlığı’nı güç durumda bırakıyor!         
**********    
BİZ ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAZSAK, DIŞTAKİLER BİZİM İÇİN NEDEN KOYSUNLAR?

Bazı gazeteci arkadaşlarımız bileceklerdir: Birlikte gittiğimiz bir Ankara ziyaretinde yine ve her zamanki gibi “ekonomik açmazlarımızı” seslendiriyor, bu arada KKTC’ye geldiğinde kendisinden “yatırım yapmasını” isteyen yetkililere, Sakıp Sabancı ağa’nın, “ben buz üzerine yazmam, önce siz elinizi taşın altına koyun göreyim” dediğine ateş püskürüyorduk…
Tam o dönemlerde bir Karanfil ekimi olayımız da vardı. Antalya Çiçekçilik Kooperatifinin, “siz karanfilleri yetiştirin biz sizden alıp AB’ye satışını yaparız” sözü üzerine üreticilerimiz devlet desteğiyle dağı taşı karanfil fideleri ile doldurdulardı.. .Ne var ki sözlerinde durmayınca bir kazık da Antalya’daki kooperatiften yedikti!
Gazeteci refiklerim bunları anlatıyor, yakınıyorlardı… Ecevit dönemi olmalıydı. KKTC’den sorumlu Karaca soyadlı zat leblebi çiğneyip demir püsküren arkadaşlarımı sabırla dinliyor şöyle diyordu.
“Ben o Sabancı konusunu bizzat Sakıp ağa ile konuştum. Adamın söylediği şuydu. “Ben yatırım yapmam demedim. Siz ne istediğinizi söyleyin, fizibilite raporlarını hazırlayın, bize iletin, gereğini yapalım” dedim…
Karanfil olayında da “yerden göğe kadar haklısınız” dediydi…
Ancak o “ne istediğinizi fizibilite raporlarınızla birlikte söyleyin lafı” benim için sonrası yazılarımla görüşlerimin eğer konu ekonomik yatırımlarsa mihenk taşı oldu.
ÇÜNKÜ: Kendi kendimize “neden Türkiye yatırım yapmıyor” diye dövünüyoruz! Yaptı mıydı da “neden yaptı” diyerek şikayet ediyoruz! Örnekleri son dönemlerden verelim.        
Mesela Ercan Havaalanı “yap işlet devret” olayı! Taş Yapı’ya al bu alana pist yap falan diyerek 25 yıllığına devrettik. Sonra da karşısına geçip “biz ne iş ettik” diye yakınmaya, “iptal edeceğiz” demeye başladık! Neden? Çünkü bu alanda ne yapılması gerektiğini bilmiyorduk! Devlet ve bakanlık kademelerinde bir fizibilite raporumuz yoktu! Kıbrıslıca söylemek gerekirse “ala guduru iş yapıyorduk!”
Öte yandan petrol dolum tesisleri olayını yaşadık! KKTC’ye gerekmez miydi? Bir yer bulup “git orada tesisini kur” diyemedik! Ne kazandık, ne kaybettik? Hadi hiç olmazsa bunun raporunu çıkartın!
Şimdi önümüzde Kıb-Tek olayı vardır: Telekomünikasyon olayı vardır. Özele devredilmelerini istemiyoruz. “Özerk” olacaklar diyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz!
Mağusa Limanı yeni bir halka! Her gelen yetkili bakan ikide birde limana uğrayıp dönüp durduktan sonra “yapacağız edeceğiz” diye diye havanda su dövüyor! Liman dediğiniz kırk yıldır ayni liman. Pardon daha beter olmuş, tam bir felaket!
Geçen gün baktım bazı STÖ’leri yine Mağusa ile ilgili serzenişlerde bulunuyorlar: Ki son zamanlarda bayağı da iyi işler çıkarmışlar en azından AB’nin parasal yardımlarından yararlanıp bazı eski eserlerin restorasyonunu gerçekleştirmişler. (Mesela Mağusa İnisiyatifi, Mağusa Suriçi Derneği gibi.)
Fakat Mağusa Suriçi Derneği hem yakınıyor hem şikayet ediyor: Gelişim ve turizm açısından ilgili Bakanlıklar Mağusa için her hangi bir plan ve proje üretmiyorlar. Dolayısıyla kimse de gelip böylesi bir “bilinmezliğe” yatırım yapmaz diyorlar. En azından Mağusa’yı da kapsamına alacak bir “Bölgesel Turizm Otoritesi” oluşturun diyorlar…
İşte hep aynı sorun: Makam sahibi yetkili ve sorumlu kişiler eğer ellerini taşın altına koymuyorlar, sadece “yapıp edeceğiz” lafları ile zevahiri kurtarmaya çalışıyorlarsa “dışımızdakiler” bizim için neden yatırım rizikolarına girsinler?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar