Rum Lider Nikos Anastasiades kendisini şov yapmaya verdi.
Kritik kararlar verip, liderlik yapması gereken zamanlarda sahnede olmayan, bu tür durumlarda çekip gitmeyi tercih eden Anastasiades, görüşmek için Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı beklediğini belirten açıklamalarına devam ediyor.
Anastasiades Cumhurbaşkanı Akıncı ile ne görüşecek?
Görüşecek bir şey kaldı mı?
Kıbrıs meselesinde bir çerçeve anlaşmasına imza koymaya çok yaklaşılmışken Crans Montana’da “ben bunu yapamam” diyen Anastasiades, bugün hangi konularda fikrini değiştirdi ki sosyal içerikli bir yemekten söz edebiliyor.
Aslında işin pratiğine bakarsanız hiçbir konuda Anastasiades fikirlerini değiştirmedi.
Hatta daha da uzlaşmaz bir noktaya taşıdı.
Akdeniz’deki hidro-karbon yatakları konusunda ortamı iyice bir gerdi.
Müzakereleri çıkmaza sokan ön koşullarını her fırsatta tekrar gündeme getirmeye devam ediyor.
Bu arada Rum Ulusal Konsey toplantısında KKTC ile Güney Kıbrıs arasındaki sınır kapılarını kapatma olasılığının incelenebileceğini söyleyebiliyor.
Halbuki kendisinin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile güven yaratıcı önlemler kapsamında yeni geçiş kapıları açılması konusunda vardığı uzlaşmalar var.
Bunları da hayata geçirmemek için bugüne kadar her şeyi yaptı.
Yasal bir düzenleme gerektiren mobil telefonların her iki tarafta da çalışmasını sağlayacak adımı atmamakta direndi. Ve direnmeye devam ediyor.
Ama öte yandan Rum siyasi partileri ile bir araya geldiği toplantıda geçiş kapılarını kapatma olasılığını konuşabiliyor.
İşin özü Rum Lider Anastasiades’in niyeti Kıbrıs’ta bir çözüm değil.
Niyeti başka…
Zaten niyeti çözüm olmuş olsa idi Crans Montana’da yakalanan fırsatı hoyratça harcamazdı.
Kıbrıs meselesinde federal çözüm fikrine çok büyük bir zarar veren o adımları atmazdı.
Onların yerine iki tarafı yakınlaştırıcı, iş birliği ortamını geliştirip, teşvik edici adımların atılmasına fırsat yaratırdı.
Kıbrıslı Türklerin AB’ye uyumunu öngören ve bu yönde çalışmalar yapmak üzere oluşturulan Ad-Hoc Komite’nin Crans Montana’da müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı diye çalışmalarına son vermesine neden olmazdı. Ama oldu ve olmaya da devam ediyor.
Ancak tüm bu olumsuzluklara imza atan Anastasiades, şimdi sosyal içerikli bir yemekten söz etmekte sakınca görmüyor.
Hiçbir şey yaşanmamış gibi müzakerelerin kaldığı yerden başlayabileceğine ilişkin mesajlar veriyor.
Aslında niyeti müzakere etmek ve Kıbrıs sorununu çözmek değil.
Niyeti müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafını oyalamaya devam ederken, öte yandan da kendi hedef ve amaçlarına ulaşabilmek için bildik politikalarını devam ettirmekten başka bir şey değil.
Kıbrıs Türk tarafı bu oyuna gelmeyecektir.
Nafile müzakerelerle bir yere varılamayacağı ortaya çıkmıştır.
Gelinen aşamada hiçbir şeyin eskisi gibi olması mümkün değildir.
Bir hareketlenme olacaksa bu ancak Anastasiades’in ve temsil ettiği toplumun zihniyetinde köklü değişiklikler olduğunu gösteren somut adımlar atması ile mümkün olabilecektir.
Gerisi ucuz bir şovdur ve kimse böylesi ucuz şovların parçası olma niyetinde değildir.
Sosyal içerikli bir yemek belki birgün yenir ama o yemekte Kıbrıs’ın geleceği ile ilgili son ve belki de radikal sözler söylenir.
Ondan sonra da geriye dönüş olmaz.
Ya federal bir çözüm hızla hayata geçer ya da yollar tamamıyla ayrılır…
Anastasiades buna hazır mı?
