“Amansız demek; inatçı demek, sürekli demek… Amansız demek; gururuna sarılmak demek. Amansız, rakibine diz çökmez. Amansız, zamana yenilmez…. Amansız, acıyı yener. Amansız, kendini feda eder… Amansız asla pes etmez. Amansız kanının son damlasına kadar savaşır… Amansız ol” demişti genel futbol direktörü Sinyor Fatih Terim oynadığı reklam filminde. İlgili kısa filmde Türk Milli Takımı oyuncuları da yer almıştı. Arda Turan köpek balığını, Volkan Demirel akrebi ve Hakan Balta da Rottweiler cinsinden yırtıcı bir köpeği temsil ediyordu. İşte, bu aralar bu reklama sardık biz de. Hani şu “bazı sözler vardır baş kese, bazı sözler de vardır savaş durdura” demişti ya Kanuni, işte herkesin hayatında da öyle sözler vardır ki bir anda değişir ve de artık zihin olarak da uçmaya hazıdır. İşte bu dürtmeye de “motivasyon” denir. Aslında amansız demek; “öldürücü” demek ama bu saate birilerini öldürecek hâlimiz yok. “Futbol mu oynayacağız, yoksa kılıcımız karşısında ‘aman’ dileyecek olan düşmana bile acımasız davranacak kadar şiddetli bir savaşa mı gireceğiz?” diyebilirsiniz sosyolog Haşmet Babaoğlu gibi ama n’esterse olsun herkes konuyu anlamıştır. Bi’defa herkesin hayatında ‘amansız ol’ hâlleri var ve de olacaktır, olmalıdır da. İlgili reklam filmindeki baş aktör Fatih Terimi’in narsist hâllerini Sağır Sultan bile duymuştur. Bu aralalar maç başı 250 bin USD’lik milli görevlendirme(!) konusunda hassas davranıyor ya, Galatasaray da içerde, dışarda ha’bire puan kaybediyor mâlumunuz üz’re. “Jose Mourinho’nun geleceğini bilsem bir yıl daha yedek otururdum ama aman yanlış anlaşılmasın Fatih Terim de babam gibidir” diyen Drogba bile eyyam yaptığına göre Fatih Bey’de illâ ki vardır bir hikmet. Başarı mı? Sözümüz yok. Adamcağız futbolda Avrupa Şampiyonu olmuş ilk ve de herhalde son Türk teknik adam bildik. Arkasından Rui Costa ile Floransa’da coşuş ve de ordan da Milano’ya uçuş. Tabii Sinyor Terim’in artistik tavırlarını yer mi Milano çocuğu! Maldini, Inzaghi ve Costacurta teşkilatı bizim adamı yollattı. Milan Kulübü babalarının çiftliği ya, gayet normal. E tabii İstanbul’da dönüş ve de o yıl şampiyon olmuş Galatasaray teknik adamı Lucescu’yu harcadılar. Eee, ne de olsa Cimbom babalarının çiftliği 33 milyon USD’lik transfer harcaması ve nal toplama yılı oldu 2’nci Terim Dönemi. Ama bizim adam biraz tatilden sonra yine görünmez eli(!) sayesinde başa geçti ve sonunda şampiyonluk. E bu aralar aklı milli takımda ya, kolay değil; Sporda bir koltuk anca bir karpuzu kaldırabilir. Hâl böyle olunca da Andorra ve Bükreş’te uçuş ama Şampiyonlar Ligi’nde çöküş oldu. E ‘ikiz görevli’ dalgaları olmuyor sporda bildik. Neyse, “amansız ol” diye başladık taa nerelere geldik. Bu aralar iyice azıttık kardiyo işlerinde. Kardiyo (Cardio); Oksijenli ortamda sohbet koşularını temsil eden ılımlı egzersizi temsil eder. İşin içerisinde keyifle yağ yakma vardır. E hâl böyle olunca da saatte 8 kilometreyi geçmeyen koşular yapmak da şart olur. Bu aralar arkadaşlarla her gün minimum bir buçuk saat koşuyoruz. Toplamda 12 kilometre yapıyor. Bazen de işi abartıp taa 16 kilometreye kadar da çıkıyoruz. E işin içerisine “amansız ol” da girdi mi etti mi size günde 20 kilometre! Neden mi? E Chicago – Toronto tatili ile üzerimize 5 kilogram çakmıştık, sigara illetinden uzaklaşma ve de Londra – Galler turu da toplamda 10 kilogramlık bir artış söz konusu. Gerçi işin içerisinde de günde 150’lik şınav var ya; bu artışın içerisine kas da dahil oldu. Sonuç mu? Daha askerliğimiz çok! Sonuçta 2014 yaz’a hazırlık şimdiden başladı. Erken mi? E altı ayda gabak bile yetişmez a dostlar. E hade “amansız ol” ama Cimbom gibi değil değerli okuyucum. Sağlıkla a dostlar…
