Akıncı da bu suça ortak oluyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Akıncı da bu suça ortak oluyor

Hüseyin Ekmekçi

Yeni Din İşleri Başkanlığı Yasası, tamamen, Ulusal Birlik Partisi’nin seçim stratejisine hizmet etmektedir.

“Bana gerekçe gösterin” diyerek Talip Atalay’ı görevden almayan sayın Mustafa Akıncı da bu suça ortaktır.

Resmen Din İşleri Başkanlığı, Talip Atalay’ın çiftliği haline geldi.


FETÖ falan ,bunları geçin.

Türkiye’de “aklanmış” olması, benim nazarımda sayın Atalay’ı hiç ama hiç aklamaz.

Aidiyeti bu topraklara değil, benim sorunum orada başladı.

Devamında, ne CTP’li başbakanlar, ne UBP’li başbakan görevden alınması için kılını kıpırdatmadı.

Hüseyin Özgürgün, “Görevden alınsın” dediği gün de, bu kez devreye Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı girdi.

Hükümetin çok sayıda çarpık- çurpuk atamasına engel olmayan, görevden almalarına ses çıkaramayan Mustafa Akıncı’nın, Talip Atalay olayında, “gerekçe isteme” huyu nüksetti.

Ancak, oyun başkadır, büyüktür, tehlikelidir.

Adaletsizlik hüküm sürmektedir.

Yeni yasa ile, resmen ciddi bir kadrolaşma başlamaktadır.

İmamlar zaten siyasetin içerisinde.

Camiler boşalmakta, Lefkoşa’daki merkez, “hatır- gönül” ilişkileri ile geleceği kurgulamaktadır.

Dörtyol Camii, üs olarak kullanıl makta, neredeyse, tüm dizayn o noktadan yapılmaktadır.

Nedir bu dizayn?

Hızla, Din İşleri başkanlığı siyasallaşıyor.

Atatürk İlke ve İnkılapları, Laiklik gibi temel kavramlar ayaklar altına alınmakta, gelecekte olası müdahalelerin önü kesilmektedir.

Hangi makama, kimin atanacağı dahi bellidir.

Düşünün, bu yeni yasa, Talip Atalay’a padişah yetkileri veriyor.

Bir çok yeni makam belirlenmiş, makamlar belirlenmeden önce, şahıslar belirlenmiştir.

Yani, “önce şahıslar belirlenmiş, sonra şahıslara göre makamlar tasarlanmıştır.”

Akıncı, benim nazarımda bu suça da ortaktır.

Talip Atalay gitse de olur

Talip Atalay, can havliyle kendisini yasanın üzerine atmıştır.

6- 7 yıldır, çoğu atama yazısı olmadan sürdürdüğü o görevde, atamalar bitince kalmasa da olur.

Zira, “kadrolaşma” istedikleri gibi yapılmış oluyor böylece…

İmamların, “Barem 18 kavgası” var bu memlekette.

Siyaset, imamın maaşını Barem 18’e çıkarmak için yasa yapıyor.

İmamlar da birbirini eziyor.

Eskiden bu ülkede, her cemaat, kendi imamını öderdi.

İmam da, “Allah yolunda” görevini yapardı.

Şimdi?

“Siyaset ve maaş yoluna” dönüldü.

Herkes birbirini eziyor

Bakınız.

Bu mektubun sahibi bir imam arkadaş.

İlahiyat Mezunu…

Bir çırpıda şunları yazmış:

“Herkeslerden köşe bucak saklanan yasa sonunda geçti ve Dörtyol camisinde tüm görevlilere alel-acele 100 saatlik kurs veriliyor.

Ama idari kadroya atanacak isimler belli.

Din İşleri Başkan Yardımcıları Fahrettin Öğdü ve Mustafa Küçük. Tebrik kabul ediyorlar.

Ayrıca 18 bareme çıkacak idari kadroda yer alacak imamlar da önceden belliydi.

Şimdiden kendilerini Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Uzun’un atadığı kulislerde dolaşıyor…

29 yıllık görevli, ilkokul mezunu temizlikçi yani kayyum arkadaşlar ise bu kursa katılmadığı gibi kadroda yer alamıyor…

Bir kaç zaman sonra bunların sözleşmelerine son verilecek ve İlahiyat mezunu yeni görevliler alınacak.

Yasada koruma altına alındıklarını ifade ediyorlar ama yasa kadro için en az lise mezunu ön görüyor.

Adada bulunan İlahiyat fakülteleri ve Hala Sultan Koleji mezun vermeye devam ediyor.

Ne olacak bu mezunlar?

Kimsenin umurunda değildir.

Ne vardır peki?

Kendileri olsa da olmasa da sistemlerinin sağlıklı ilerlemesi…

 


Akıncı da seyrediyor

talip-atalayGünün sonunda, “kerhen” de olsa, Başbakan Hüseyin Özgürgün gereğini yaptı.

Mustafa Akıncı ise, “papazın hatırına” da denilen, “dinler arası diyalog” görüşmeleri var ya…

Hatırına…

Atalay’ın ülke içi çarpık işlerine göz yummaktadır.

Bilerek ya da bilmeyerek.

Bugün, bu yasa üzerinden Atalay “padişah” yetkilerini kullanıyorsa…

Müsebbibi Mustafa Akıncı’dır.

Acısı bugün değil belki ama…

Bu toplum tarafından ileride anlaşılacaktır.

 


“Türkiye ödüyor, biz mi ödeyelim…”

Özdemir BerovaYeri gelmişken…

Havadis ailesi olarak, ilahiyat fakültesi mezunu KKTC vatandaşları dururken, Türkiye’den din ahlak hocası, imam geldiğini söylemiştik.

Buna isyan eden mezunların serzenişlerini kamuoyu gündemine taşımıştık.

Cevap gecikmedi:

“Türkiye’den gelenleri Türkiye  ödüyor. Yeni imam, din bilgisi öğretmeni için münhale çıkarsak, bunu KKTC maliyesinden ödemek zorundayız…”

Böyle de bir rahatlığımız var.

Umarım “eğitim bakanı” da Türkiye’den yollanır.

Biz de boşuna eğitim bakanlığı kadrosu için maaş ödememiş oluruz…

 

 


“LTB kendi parası ile asfalt dökecek”

Gazetemizde yer alan bir haber başlığı da bu…

Tuhaf geliyor değil mi kulağa, göze?

Bir belediyenin kendi asfaltını dökebilmesi için kendi parasını kullanmasından daha doğal ne olabilir.

Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a…

Yerel seçimlere daha sekiz aylık bir süre var.

Kim aday olur, kim ne kazanır bilemem.

Kim aday olur, kim olmaz, onu da bilemem.

Bildiğim bir şey var.

Lefkoşa Türk Belediyesi de diğer bir çok belediye gibi “normalleşmeli…”

Hatta, başkent belediyesi olarak, koşmalı, örnek olmalı.

Bu anlamda, gazete sayfalarını hazırlarken ortaya çıkan bu başlık dikkatimi çekti.

Maaş ödeyemeyen, yolları pislikten ve çöplükten geçilmeyen belediye, kısa süren Kadri Fellahoğlu ve devam eden Mehmet Harmancı dönemlerinde düzü gördü.

LTB sınırları içerisinde yaşayanlar da, “normalleşme” için daha çok çaba harcıyor.

Ama, benim Lefkoşa için söylediğim bir şey var, yazıyı da onla bitireyim:

“Lefkoşa Türk Belediyesi’nin geçmişinden hesap sormayıp, yağmalanmasına, ‘benim de kızmı- oğlumu- eşimi işe al, bana da ihale ver’ diye ortak olanların, sadece bugüne bakıp eleştiri yapması insafsızlıktır. Eleştiri çitamızı gözden geçirmekte fayda vardır…”

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar