Kullandığımız dizüstü bilgisayar, tablet, akıllı telefon, otomatik geçiş sistemleri ve banka ATM'lerinde biyolojik tanıma teknolojileri hızla yaygınlaşıyor. Bunun başlıca nedeni ise yüksek güvenlik ve kolay kullanım özellikleri. Akıllı cihazlar işlem yapmak için biyolojik yöntemlerle kimlik tanıyor. Bir yandan da beğendiğimiz müzik, sevdiğimiz resim ve okuduğumuz kitaplar gibi özel alışkanlıklarımız kullandığımız mobil cihazlardan, sosyal ağ hesaplarından ve internette bıraktığımız dijital iz üzerinden takip ediliyor. Ses tanıma teknolojileri çağrı merkezlerinde, avuçiçi tanıma hastanelerde, parmak izi ülke girişlerinin olduğu gümrüklerde sıkça kullanılmaya başladı. Biometrik tanıma adı verilen bu teknolojiler bir başka insana asla benzemeyen ses, parmak izi, avuçiçi ve retinaya sahip olmamızdan yola çıkılarak kullanılıyor.
KULLANIMI DAHA KOLAY
Farklı donanım ve şifreler kullanılarak hazırlanan güvenlik çözümleri karmaşık ve kullanımı kolay olmadığı için tercih edilmiyor. Biyolojik tanıma sistemleri her kullanıcı için farklı ve kullanımı kolay olduğu için tahmin ediliyor. Çağrı merkezlerinde kimlik tanıma için beklemeyi, banka ATM'lerinde kartsız işlem yapmayı, kimlik olmadan tanınmayı sağlıyor. Akıllı kartlar, telefonlar ve internet tarayıcıları üzerinden hangi şarkıları beğendiğimiz, hangi filmleri sevdiğimiz, arkadaşlarımızın doğum günü gibi bilgilere göre alışveriş önerileri sunuluyor. Sık gittiğimiz restoranlara göre öneriler artıyor.
TAKİP EDİLMEK KORKUTUYOR
Bıraktığı izlerle sürekli takip edilebilen insanlar, mahrem bilgilerini korumak da istiyor. Kişisel bilgilerin ele geçirilmesini engellemek için caydırıcı önlemler almak gerekiyor. Sonuçta insanların güvenli ve güvenilir bulmadığı yerlerde rahat hareket edemiyor. Mahremiyet duygusu sosyal ağlarla birlikte değişiyor. Değişimden herkes memnun değil. Takip edilme duygusu şeffaf davranmayan internet şirketlerine zor anlar yaşatabiliyor. Sonuçta sadece bireyler ve kurumlar için de hiçbir şey sonsuza dek gizli kalmıyor.
İNTERNET SİZİ ELE VERİYOR
Kullandığımız cihazlarla her gün her dakika dijital iz bırakıyoruz. Mahremiyet duygusu bazıları için sorun olmayabilir. Ancak kişisel bilgilerin internet üzerinden toplanabileceğini unutmayın. İşte o izlerden sadece birkaçı:
Tuttuğumuz futbol takımını ilan ettiğiniz twitter hesabı, şifrenizdeki futbol takımı bilgisi için iyi bir kaynak olabilir.
Tatilde olduğunuzu ilan ettiğiniz Instagram fotoğrafları evinize girmek isteyenler için paha biçilmez bir bilgidir.
Kuzenlerinizin veya dayınızın soyadı Facebook üzerinden "Anne kızlık soyadı" peşinde olanlara hazine değerinde bilgi içerir.
FourSquare'de yer bildirimini yaptığınız anda sık gittiğiniz yerler hakkında detaylı bilgiyi herkesle paylaşmış oluyorsunuz.
Kopyalanma tehlikesi var
Biyolojik tanıma sistemleri her ne kadar her insan için benzersiz bir koda sahip olsa da, asla kopyalanamaz değil. 10 yıl önce bile jelatin benzeri malzemelerle parmak izinin kopyalandığı kanıtlandı. Ancak biyolojik sistemler de yerinde saymadı. Tam tersine parmak izini, ses tanımayı ve avuçiçi tanımlayan daha çok detay kullanılınca kopyalama riski düşüyor.
E-ticaret korkusu azalacak
Parmakizi ve ses tanıma teknolojilerinin kullanılma eşiği mobil cihazlara kadar ulaştıkça e-ticaret uygulamaları da bu çözümü kimlik tanıma için kullanılmaya başladı. Apple iPhone 5S ile birlikte kullanmaya başladığı parmak izi çözümüyle AppStore'dan uygulama indirirken, iTunes'tan şarkı indirirken kullanılmaya başladı.
