AKEL’İN DORUK ANLAŞMALARI HATIRLATMASI… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

AKEL’İN DORUK ANLAŞMALARI HATIRLATMASI…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Türkiye 1960 yılından beridir Kıbrıs Türk halkının “garantör ülkesi” olarak adadadır.

Devre devre bu garantörlük hakkını kullanan Türkiye, 1963 Kanlı Noel’inden beridir adada konuşlu askeri gücüyle fiilen Türk halkının güvenliğinin garantörüdür..


1974 Barış Harekâtından sonra da “Rum-Yunan ikilisinin saldırılarına” karşı Kuzey’deki Türk halkının sadece güvenliğini sağlamakla kalmamış sosyoekonomik varlığını sürdürmesi için de her türlü parasal katkı altyapı yatırımlarıyla da destek vermiştir..

ÇOK kısaca Türkiye’ye “anavatan” demekten bile sarfınazar eden bazı siyasi parti ve yurttaşlarımıza karşın, Türkiye adadaki siyasi ve ekonomik varlığımızın “hamisi” olarak bizimle birliktedir..

***

FAKAT TARTIŞMALI BİRLEKTELİK! 47 yıldır sayesinde adadaki varlığımızı sürdürebildiğimiz Türkiye ile ayni zamanda da kavgalıyız!

Nitekim bu kavganın rövanşını 2004 de Annan planı referandumunda Güney’deki Rum’un hayır demesine karşılık Türk tarafı “eveti” ile aldı!

TEK NEDENLE: “Rumlarla oluşturulacak federal sistemle birlikte AB’ye üye olmak… (Türkiye de Kuzey’i AB’ye sokarak kendine üyelik kapısını açma fırsatı yaratacağı hesaplarında “evet”ten yana çıkınca referandum’dan KKTC’li ve TC’li olaylarıyla sandıktan “evet” çıktıydı! )

FAKAT Rum tarafı olayın çoktan farkına varmışlığıyla “hayır” diyerek hem referandumu kadük duruma düşürdü hem de Kuzey’e hapsettiği Türk toplumunu kendine muhtaç duruma sokacak yeni bir sosyoekonomik alan oluşturdu..

***

TÜRKLERE KİMLİK PASAPORT VERMESİ İSPATIYDI: Oysa Türk halkını günahı kadar sevmiyor! Buna karşın hem adanın tek tanınmış ve AB üyesi devleti oluşunun ispatını vermek hem de Türk halkının adadan göç etmesini kolaylaştıracak kapılarla yolları açmak için bunu bile göze aldı!

RUM TARAFI öteden beri toprak ve nüfus oranlarını öne çıkardığı “azınlık-çoğunluk” esasına dayalı çözüm formüllerinden yana oldu.

Devre devre bu siyasi çözüm tutumunu derinleştirerek hemen her müzakere aşamasında” kullanırken, ada egemenliğini “çoğunluğuna” dayalı çözüm statüsü haline getirmek amacını hiç gizlemedi! ***

YAZIK Kİ BU GERÇEĞİ GÖRMEK İSTEMEDİK! Hatta bazı siyasi partilerimizle STÖ’lerimiz Rum tarafının bu siyasi tasavvurunun en büyük destekçileriyle  figüranları oldular!

Hatta “Türkiye dışarı, Rumlarla oluşturulacak federal sistemde ortak yönetim içeri” diyecek kadar…

***

AKEL NE DEDİ: Geçen gün “Akel”in medyada haber olan bir beyanatı yayımlandı.

Diyordu ki “Kıbrıs Anayasasına dönüş BM’ler Kararlarıyla Doruk Anlaşmalarına aykırıdır!” ***

DORUK ANLAŞMALARINI UNUTTUYDUK: Doğrusu yıllarca tartışıp yorumlarını yaptığım “1977 Denktaş Makarios ve 1979 Doruk Anlaşmalarını” çoktan unuttuydum.

AKEL unutmadı! Çünkü o anlaşmalar 1974’ün hemen sonrasında “Kıbrıs Cumhuriyetinin yerine ikame edilecek” yeni çözüm planlarıydı.

İlk görüşme, Denktaş’la Makarios arasında 1977’de gerçekleştiydi.

KKTC bağımsız bağlantısız olacak.. Her toplum kendi bölgelerindeki topraklarından sorumlu olacak.. Dolaşma mülkiyet hakları müzakere edilecek.. Federal hükümetin görev ve yetkileri devletin bütünlüğü ile iki toplumluluğu koruyacak şekilde oluşturulacaktı…

***

2.DORUK ANLAŞMASI MÜZAKERELERİ: 1979’da gerçekleşti. 1977 Doruk Anlaşmasına ek, kapsamına “adanın askersizleştirilmesi” ile “Maraş” da girdi. Maraş için “BM’ler gözetiminde yeniden iskâna açılması” öneriliyordu.

Her kadar “iki ayrı bölgenin kendi içlerinde özerk olacakları” kabul görmüşse de Rum tarafının esas amacı “Türkiyesiz Kıbrıs” doğru ifadesiyle “Türkiyesiz bir Kuzey oluşturmaktı!”

***ŞİMDİ AKEL ÖNERİYOR: Ve Anastasiadis gibi aptallık yapmadan  tüm adayı Rum çoğunluk sultasına sokacak Kıbrıs Cumhuriyeti gibi bir garabeti savunmak yerine “Türk halkına kendi bölgesinde özerklik tanıyan 1979 Doruk Anlaşmalarına sarılıyor..

***

SONUÇ: İnanın şu yukarıda yazdıklarım, sürekli tekrarladığım ötesi benzer siyasi sorunlarla ilgili yorumlarım gibi bırakın can sıkmalarını, canımı çıkartıyorlar!

Kİ artık ne Denktaş vardır ne Makarios. Ama hatırları kaldı yadigar. Hâlâ başladığı yerdeler. Nitekim Akel için de 1979’daki Doruk Anlaşmalarında..

***

BİTMEYEN SORUN: Ne itmez bitmez ne sonu gelmez bir sorunmuş şu Kıbrıs sorunu!

Onlarca BM’ler Genel sekreteri, Kıbrıs özel temsilcileri geldi gitti…

Hâlâ “nasıl bir çözüm olsun” peşinde koşulmakta! Kuzey’deki KKTC ve Güney’deki Rum devleti gerçeğine karşın..

…Meğer neymişiz be abi! Belki tanınmış devlet olamadık ama dünya siyaset literatürüne “siyasi çözümsüzlüğüyle” kazınan ender ve önder Kıbrıslı Türk Rum adalıları olduk!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar