Ahlak gelişimi neden önemlidir? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe YazarlarıYaşam

Ahlak gelişimi neden önemlidir?

Nilgün Sarp

Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.

Tolstoy


Günümüzde bir anlam ve değerler krizi olduğunu, insanca yaşamayı mümkün kılan tüm ahlaki değerlerin de artık farklı algılanmaya başlandığını düşünmekteyim. Bu noktada, “ahlak”ın sorgulanması için ne olduğunu ve çocukluktan itibaren hangi gelişim evrelerinden geçtiğini bilmenin yararını  sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türk Dil Kurumuna göre “Ahlak”  “Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre”  olarak tanımlanmaktadır.

Ahlak; hak-haksızlık, doğru-yanlış, iyi-kötü konularında bilinçli yargılama ve karar vermeyi ve bu karar doğrultusunda davranışta bulunmayı kapsayan bilişsel bir yapıdır. Bilişsel yapı çerçevesinde çocukluktan itibaren ahlaki gelişim aşamaları konusunda çalışmalar yapmış kuramcıların başında Kohlberg gelir.

Kohlberg’e göre bilişsel bir yetenek olan ahlak, bireyin kendisinin belirlediği ve aynı zamanda evrensel ilkelerle örtüşebilecek düzeydeki ilkelere göre yargıda bulunması, kararlar alması ve bu doğrultuda da davranabilmesi yeteneğidir. Her birey, kendi çevresindeki sosyal ve kültürel yapıya göre, kendi koşulları çerçevesinde ahlak gelişimini sürdürür. Bu nedenle bireyler arasında ahlak gelişimi açısından aşama farklılıkları gözlenebilir.

Bir başka kuramcı Piaget’e göre; ahlak gelişimi, bilişsel gelişime paralel olarak ilerlemektedir, üst düzey ahlaka ulaşmış herkes, üst düzey bilişsel gelişime kesinlikle sahiptir ancak üst düzey bilişsel gelişime ulaşmış herkes, üst düzey ahlaka sahiptir denilemez!

Piaget`ye göre çocuklar yaklaşık beş yaşına kadar, dışarıdan gördüğü olayları aynen taklit ederler, yani çevrelerinde gördüklerinin ne anlama geldiği konusunda bir fikirleri yoktur.  Yetişkin otoritesine körü körüne bağlılıkları vardır, önemli olan cezadan kaçmaktır.  Bu nedenle yaşamın ilk beş yılında gerçekçi anlamda bir ahlak gelişiminden söz edilemez.

Kohlberg ise bir davranışın sonucunu, o davranışın iyi ya da kötü olduğu belirler demektedir. Yani ödüllendirilen her davranış iyidir, doğrudur. Örneğin okuldaki kavgada arkadaşını döven çocuğa babası “aferin oğlum” derse, çocuk davranışının doğru olduğunu düşünecektir.

Çocuk 6-9 yaşları arasında saf bir çıkarcılık gözetir. Bu evrede çocuk ilk kez kendisi dışındaki diğer insanların da bazı ihtiyaçları olduğunu anlar ancak kendi istek ve gereksinimleri, başkalarınınkinden daha önceliklidir. Bu evrede olan bireyler, çıkarlarına göre davranırlar.

Geleneksel düzey döneminde çocuk ailesi, arkadaşları ve içinde yaşadığı ulus için ilk kez kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar.  Yavaş yavaş özgeciliğin (başkasına yararlı olma) ortaya çıktığı görülür.  “Empati” yeteneğinin kazanılmasıyla birlikte birey kendisini başkalarının yerine koyabilmektedir. Kohlberg`e göre rol alma ya da empati kurma becerisi, gelenek öncesi düzeyden geleneksel düzeye geçişte en önemli bilişsel farklılıktır. Çocuklarının ahlaki gelişimlerine destek vermek isteyen ailelerin, onların rol alması için fırsatlar oluşturması gerekir.

Bireyin kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atabildiği ilk evre; Kişilerarası Uyum Eğilimi (İyi Çocuk Eğilimi) 10-15 yaşlarını kapsamaktadır. Çocuk, yoğun şekilde içinde bulunduğu akran gruplarıyla iş birliğine girer yani ‘iyi davranış’ demek başkalarını mutlu etmek’ demektir. Artık çocuk olayları çevresindeki kişilerin gözleriyle görmeye başlamıştır, davranışlarının temelinde kendisi değil, yakın çevresi yatmaktadır. Burada önemli olan içinde bulunduğu akran grubunun kurallarıdır.  Yaşadığı grubu mutlu etmeye dönük davranışlar geliştirir, dışlanmaktan, ayıplanmaktan korkar.  “Eş-dost, ahbap-çavuş” ilişkisi olarak adlandırılan yapı bu döneme hâkimdir.

Kanun ve Düzen Eğilimi (15-18 yaşlar) döneminde, çocuk toplumsal görevlerini içinde yaşadığı ulusun kurallarına uygun olarak yerine getirir. Artık akran ya da aile “kuralları değil, toplumsal kural ve kanunlar geçerlidir.  Kanunlar tartışılmadan, sorgulanmadan uygulanır; kurallara ve kanunlara uymayanlar onaylanmaz, uygun şekilde yaptırım uygulanır.

Gelenek Sonrası Düzey (Özerk ya da İlkeli Düzey) denilen son aşamaya ulaşabilen bireyler, mevcut otoriteden bağımsız olarak, toplumsal düzeni, yasaları sorgulayabilmektedirler. Birey bu sorgulama sonunda mevcut kuralların insan haklarına, eşitliğe, özgürlüğe gibi değerlere uygun olduğu sonucuna varırsa kuralı kabullenir ve savunur, değilse reddeder. 18-20 yaşlarında Sosyal Sözleşme Eğilimi döneminde; Yasalar, kanunlar, düzen, sistem, olduğu gibi, körü körüne kabul edilmez, sorgulanır gerektiğinde değiştirilebilir.  Kanunlar, uygulandığı bireylere adil olduğu ve ihtiyacı karşıladığı sürece saygıyı hak eder.  ‘Doğru davranış’, ‘insan hakları ve toplum yararı gözetilerek yapılan, kabul edilmiş ilkelere uygun davranış ‘tır. 20 yaş sonrasını kapsayan Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi döneminde birey ahlak ilkelerini kendisi seçip oluşturur. Bu aşama ahlak gelişiminin son aşamasıdır.  Bu aşamada sözü edilen temel ilkeler; adalet, insan hakları, gibi soyut düşüncelerdir.  Evrensel ahlak ilkelerinin özünü “Her ne koşulda olursa olsun, insan hayatı her şeyden önemlidir”  düşüncesi oluşturmaktadır.

Evrensel ahlak evresine ulaşmış bireyler, ihtiyaç duyulduğunda bir başkasını kurtarabilmek için kendi canlarını riske atabilirler. Kohlberg bu döneme çok az insanın ulaşabildiğini ifade etmektedir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar ahlak gelişimi konusunda Kohlberg’in  görüşlerine eleştiri ve katkıda bulunmuştur. Ahlak gelişiminde yaş ve ortam gibi  farklı alanların etkisinin yanında aile, iş, din ve kimlik gibi özelliklerle beraber daha çok alanın gözlenmesinin önemi belirtilmektedir. Örneğin Toplumsal Alan Kuramında (Eliott Turiel), çocuklarda ahlaki yargı ve değerlerinin gelişiminde, sosyal etkileşimlerin önemi vurgulanmaktadır. Çocuklar toplumsal bilginin kaynakları olan ahlak ve toplumsal gelenek alanlarından gelen bilginin farkına yaklaşık olarak dört yaşında varmaktadırlar. Piaget ve Kohlberg’ in vurguladığı, ahlak gelişiminin bilişsel ağırlıklı kuram yapısına karşın, Toplumsal Alan Kuramının sosyal-bilişsel ağırlıklı bir kuram olduğu, çocuğun toplumda yaşadığı değişik ilişkiler yoluyla ahlaki değerlendirmelerini yapabildiği ve kişiden kişiye farklılık gösterebileceği vurgulanmaktadır.

Varolan bilimsel gerçeklere dayalı olarak dünyanın daha yaşanabilir bir ortama dönüşmesine yönelik, çocukluktan itibaren ahlak gelişiminin sağlıklı oluşturulması, tüm toplumun eğitimine yönelik  çabalar uluslararası düzeyde sürekli gündemde tutulmuştur. 1995 yılında Birleşmiş Milletlerin 50. yıl dönümü kutlamaları için Brahma Kumaris’ in hazırladığı uluslararası bir projeden gelişmiş; “Daha İyi Bir Dünya için Değerlerimizi Paylaşalım” isimli proje 12 evrensel değere odaklanmıştır.

Birleşmiş Milletler sözleşmesinin önsözündeki bir ilkeden geliştirilmiş  “Temel insan haklarına, insan varlığının onuruna ve değerine olan inancı yeniden pekiştirmek için”  teması ile  aşağıdaki  12 evrensel değer belirlenmiştir.

  • Mutluluk,
  • Dürüstlük,
  • Alçakgönüllülük,
  • İşbirliği,
  • Özgürlük,
  • Sevgi,
  • Barış,
  • Saygı,
  • Sorumluluk,
  • Sadelik,
  • Hoşgörü,
  • Birlik olarak belirlenmiştir.

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim şuralarında, ahlaki temelleri oluşturan değerler eğitiminin Türkiye’de uygulanması için 1939 yılında başlayan 1. Şuradan en son 14. Şuraya kadar  çeşitli kararlar alınmıştır ancak bu kararlara rağmen okul öncesinden ilk ve orta dereceli okullarda “değerler eğitimi” uygulamaya başlanması, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 2010 yılında  yayımlanan genelgesi ile gerçekleşmiştir. Değerler eğitimi yoluyla  okul öncesinden lise son sınıfa kadar evrensel değerler konularında çocukların farkındalıklarının artırılması ve bilinçlendirilmesini hedeflemiştir. Bu eğitimler için Okullar,  Devlet,  Aileler,  Yerel Çevre,  Akranlar ve Medya’nın katılımı ve desteği de önemlidir. Ancak bu uygulamanın ulusal düzeyde devamı sağlanamamıştır. KKTC de ise Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda bir çalışmasına ulaşılamamıştır.

Çocukların daha yaşanabilir bir dünyadaki geleceği için ahlaki değerleri güçlü bir aile ortamı ve çevresinde yetişmesi, okul öncesinden itibaren aldığı eğitimde bu değerlere sahip eğitim programları ile karşılaşması, bu değerlere sahip ortamlarda karşılaştığı değerlere göre davranması ve kendisine davranılması, yetişkinlikte bu davranışları sergileyen bir birey olarak toplumda varlığını sürdürmesi ve bu bireylerden oluşan toplumda yaşamak, evrensel olarak hedeflenmelidir.

Bu yazıyı hazırlamayı planlarken, içinde bulunduğum bir felsefe grubunda paylaşılan bir şiir ve paragraf ile yazımı bitireyim.

 

NALINCI KESERİ

Benim adıma derler nalıncı keseri

Kibirle gezer hak hukuk nedir bilmem ben

Sevgi saygı bekleme hiç, ruhum serseri

Hep kendime yontar, kendime biçerim ben

 

Ne zaman çıkarıma ters düşse birisi

Gözümü kapatır, düşmanı kesilirim

Ne zaman dostum diyerek sarsa birisi

Dostluğunu burnundan bile getiririm

 

Karakter dediğin dört harf iki heceli

Nasıl bir şey ki bu bilmem, yenir mi, yenmez mi

Tezgahlayıp yoluna koyunca işimi

Yamuk ve düzgün, ak ve kara fark eder mi

 

Benim gibilerine her yerde rastlanır

Bir çıkarımız için bin bir takla atarız

Yalan söyler, söylerken kendimiz inanır

Dar günde ise hemen sıvışır kaçarız

Cevdet Erdemol

 

On sekizinci YY da yaşamış büyük Alman filozofu Immanuel Kant, mezar taşına aşağıdaki metnin yazılmasını vasiyet eder.

“Üzerinde düşündükçe iki şey ruhumu daima yeni ve giderek artan bir hayranlık ve saygıyla dolduruyor. Üstümdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası” Kant’a göre özgürlük düşüncesinin kaynağı ahlak yasasının bilincidir. Çünkü insan, sorumsuz olduğu için değil, sorumlu olduğu için özgürdür. Dolayısıyla insan yapmaması gereken bir şeyi yapmadığı takdirde ancak özgürlüğün bilincine varabilir.

İnsanlığın özgürlüğünün bilincine varması özlemi ile….

Kaynak: Prof Dr Nilgün Sarp,  “Bir Temel Sorun Olarak Ahlak”   Akademik Akıl Paylaşım Platformu

https://www.akademikakil.com/bir-temel-sorun-olarak-ahlak/nilgunsarp/

 

Tepki göster
Bayıldım
1
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
1
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar