Müzakereler konusunda neler olduğunu merak etmekteydik. Rum tarafından gelen haberleri de kuşkuyla izlediğimizden, bizim taraftan bir ses çıkmasını bekliyorduk.
Dün Cumhurbaşkanı’nın sözcüsü Barış Burcu bir basın toplantısı düzenledi.
Ancak anlattıkları, görüşülen konuların başlıkları ve bir de iki tarafın anlaşma yönündeki iradelerini vurgulamakla sınırlı oldu.
Toprak konusunda Rum basınında çıkan haberlerin toplumda yarattığı endişeyi gidermek adına, sadece kriterlerin ele alındığını, harita konusunun konuşulmadığını söylemekle yetindi. Bir de güncel konularda güven yaratıcı önlemler hazırlandığına dikkat çekti.
Güzel, zaten Akıncı’nın seçilmesinin sebebi de buydu. Halkın çoğunluğu, haklarımızı teslim etmeden ama aynı zamanda, ayak da sürümeden bir yol yürünmesini istemekteydi. Bunu da sandıkta gösterdiler.
Ancak, Anastasiadis’in önceki gün basına düşen bir açıklaması vardı.
Bugüne kadar, Talat hariç diğer liderlerin aslında konfederasyon görüştüğünü, Akıncı ile “temiz” federasyonu görüştüklerini söylüyordu.
Ayrıca sürekli olarak, bu kez umutlu olduklarını tekrar ediyordu…
Bugüne kadar umutsuzken, aniden umuda sarılmasının bir nedeni olmalı. Bunu tek başına Akıncı’nın liderliği ile açıklamak yetmez. Üstelik de yeni süreç başlayalı, şunun şurasında bir ay…
İşte o noktada, masada değişen ne gibi var diye düşünmeden edemiyor insan.
Denktaş’ı bir yana bırakırsak, Eroğlu’nun döneminde masaya gelen konular bir devamlılığın ürünüydü. Ortak bir Türk tutumu vardı.
Zaten Burcu da, Eroğlu’nun imzaladığı 11 Şubat belgesinin aynen masada olduğunu açıklıyor…
Bu kadar kısa sürede adına “Anastasiadis-Akıncı kağıtları”, yani kısaca “AA” denen kağıtlar nasıl ortaya çıktı?
Ne değişti?
İşte Barış Burcu’nun bu konularda biraz daha açık olmasını beklerdik. Rumları bu kadar tatmin eden, umutlandıran neydi?
Sadece iyi niyet mi?
Dilerdik ki, daha somut notlardan bahsetsin.
Belki daha erken, kesinleşmiş bir durum olmadığı söylenebilir. Ya da sürecin gizliliği buna engel olabilir. Eylülde garantörlerin de katılacağı toplantının da beklenmesi gerekebilir.
Ancak şu unutulmamalıdır ki, Kıbrıs Türkü de en az Rum halkı kadar bilgilendirmeyi hak ediyor.
Daha doğrusu, Rum Yönetimi’nin kendi basınına yaptığı sızdırmalar konusunda, bizimkilerin ne dediğini duymak istiyor.
Unutulmasın ki, Akıncı’ya oy verenler kadar, vermeyenlerin de kaderi masada….
Hazırlanan anlaşma da, tüm halkın onayına sunulacak…
Her zaman için en büyük şikayetimiz, haberleri Rum basınından duyuyor olmaktı. Madem bu dönemin farklı olduğu iddiası var, o zaman bu konuda da farkı görelim…
YERİN KULAĞI VAR
YENİDEN AİHM TEHLİKESİ:
Taşınmaz Mal Komisyonu müracaatçı Rumların paralarını ödeyemeyince, KKTC yeniden AİHM tehdidiyle karşı karşıya kaldı. 8 aydır tek kuruş ödeme yapılamadığı, paraların 13. maaşlar için harcandığı iddia ediliyor. Hal böyle olunca da, paralarını alamayan Rumlar yeniden AİHM’ye gitmeyi düşünüyor, bunu da buradaki muhataplarına bildiriyorlarmış…
OMBUDSMAN, SONUNDA:
Şükürler olsun bir Ombudsman’ımız var artık. Daha 3 gün önce, konuyu gündeme getirmiş, hükümet programında “yasal düzenlemesi yapılacak” denilmesine rağmen, ne bu düzenlemenin yapılabildiğini ne de atama için adım atıldığını yazmıştık. Cumhurbaşkanı Akıncı, 2012’den beri boş olan, devletin en üst denetim organına Yüksek Mahkeme Yargıcı Emine Dizdarlı’yı atadı. Keşke Meclis de işi sürüncemede bırakmadan, tatil sonrasını beklemeden onayını verip ve atamayı tamamlasa…
ZEREN MUNGAN YORULDU MU:
Maliye Bakanı Zeren Mungan’ın yakın mesai arkadaşlarına, çok yorulduğunu ve artık bu işi bırakmak istediğini söylediği iddia ediliyor. Hem CTP, hem de DP kanadından tepki gören Maliye Bakanı Mungan’ın, son olarak Talat’ın korumaları ve sekreterinin fazla mesailerini ödememesi, yeni kabinedeki durumunu oldukça zora sokmuş…
ESKİDEN KİM OTURUYORSA:
Kar-İş Başkanı Menteş Aytaç, çalışma izinli taksi şoförlerine 1 Temmuz’dan itibaren getirilen yasağa tepki göstererek, “Direksiyona kimi koyacağız? Gidenlerin işini kim yapacak?” sorusuna yanıt ararken, hükümetin bu konuyu yeniden değerlendirmesini istemiş. İyi de adaya gelişinin ertesi günü direksiyon başına geçen, can emanet edilen, ülke hakkında hiçbir bilgisi olmayanların trafikten men edilmesi kadar doğru bir karar olamazdı. Kusura bakmayın ama biz vatandaşlar bu tiplerden çok çektik. Keşke bu karar daha önceden alınabilseydi. Merak etmeyin, hakkını verdikten sonra, direksiyona oturacak yeteri kadar taksici bulursunuz…
İNŞALLAH CAYMAZLAR:
Doğru bir iş yapıldığında, destek görüyor. Çalışma izni ile taksi şoförlüğü yapılamayacağı kuralı da böyle oldu. Sıra minibüs, kamyon, otobüslerde. Özellikle şehir trafiğini alt üst edenler bunlar… Adam KKTC’ye geliyor, bir ay içinde ehliyet alıyor, altına koca kamyonu veriyorlar… Dileriz bazı kesimlerden gelecek tepkiler Bakanlığa geri adım attırmaz da, bunlar da yasaklanır…
MALİYE’NİN İNTERNETİ:
27 bin dolarlık borç ödenmeyince bakanlığın interneti birkaç günlüğüne bile olsa sustu. Denk bütçe yapmak adına, önce memura verilecek hayat pahalılığını kaldıran, ardından harcamalarda kısıtlamaya giden Maliye Bakanı, anlaşılan tasarruf tedbirlerini fazla kaçırınca, kendi bakanlığındaki internet bağlantısı için ödemesi gereken parayı da ödemedi. Böyle olunca da, bakanlık günlerce internetsiz kaldı. Tasarruf tamam da, bu kadarı biraz fazla olmadı mı sayın bakan?..
ZİRVEDEKİLER
Hayri Orçan: Belediyeciliğin görevlerinin sadece çöp toplamak, çalışanın maaşını ödemek olmadığının en güzel örneğini verdi Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan. Tatlısu’ya yaptırdığı ve Kıbrıs tarihinin önemli figürlerinin yer aldığı minyatür eserler, sadece bölge halkı için değil, tüm ada için bir ilk. Kutlamak isterim…
DİPTEKİLER
Çevre Bakanlığı: Geçtiğimiz hafta yollardaki ot temizliğini denetleyen Çevre Bakanı, bu kez de Kalkanlı’daki çöplüğün kaldırılışına nezaret etmiş. Oysa Çevre Yasası var. Kalkanlı’daki çöp alanı da, bu yasaya aykırı bir uygulamaydı. Bakanlığın yapması gereken, o çöp dağları oluşmadan önlem almak, yapanı da cezalandırmaktı. Yasa Bakanlığa her türlü yetkiyi veriyordu. Şimdi kaldırıldığını duyurmak şov değil de nedir Allah aşkına…
