AB garantör olamaz - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
KıbrısManşet

AB garantör olamaz

Slovakya Cumhuriyeti Dış İşleri ve Avrupa İşleri Bakanı Miroslav Lajcak Kıbrıs Türk basınında Havadis’in sorularını yanıtladı ve önemli açıklamalar yaptı:

SINIR ÖTESİ: Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak oluşacak federal devlette Avrupa Birliği’nin garantör olmasının yasal açıdan mümkün olmadığını belirtti ve şunları söyledi: “Bir üye devletin kendi güvenliğiyle ilgili birincil sorumluluk, yine üye devlete aittir.  Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası misyonları yoluyla, AB yalnızca AB Üye Ülkeleri topraklarının dışında hareket edebilir.”


 

TEK SEÇENEK: Havadis gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün’ün sorularını yanıtlayan Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak Kıbrıs’ta federal bir çözüm bulunması için görüşmelerin yeniden başlamasını desteklediklerini belirtti. Lajcak “Birleşik, bağımsız ve egemen Kıbrıs’ın alternatifi yoktur” dedi. Lajcak, iki lider arasındaki görüşmelerin yeniden başlaması için Slovakya’nın misyon üstlenebileceğini kaydetti

 

AB’DE İŞLER İYİ: Son yapılan parlamento seçimlerini Avrupa Birliği’nde işlerin iyi gittiği yönünde değerlendiren Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak mali krizin ve göçmen krizinin bölücü/kutuplaştırıcı etkisini yitirdiğini söyledi. Lajcak “AB’de şimdi zaman iş yapma zamanıdır. Bu, ulusal hükümetler için değil, aynı zamanda Avrupa kurumlarına liderlik edecekler için de açık bir mesajdır” dedi

 

 

 

Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak garantilerle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı ve  Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra oluşacak federal devlette Avrupa Birliği’nin garantör olmasının yasal açıdan mümkün olmadığını belirtti. Lajcak,  “bir üye devletin kendi güvenliğiyle ilgili birincil sorumluluk, yine üye devlete aittir.  Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası misyonları yoluyla, AB yalnızca AB Üye Ülkeleri topraklarının dışında hareket edebilir” dedi.

Havadis gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün’ün sorularını yanıtlayan Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak Kıbrıs’ta federal bir çözüm bulunması için görüşmelerin yeniden başlamasını desteklediklerini belirtti. Lajcak “Birleşik, bağımsız ve egemen Kıbrıs’ın alternatifi yoktur” dedi. Lajcak, iki lider arasındaki görüşmelerin yeniden başlaması için Slovakya’nın misyon üstlenebileceğini kaydetti

Son yapılan parlamento seçimlerini Avrupa Birliği’nde işlerin iyi gittiği yönünde değerlendiren Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Lajcak mali krizin ve göçmen krizinin bölücü/kutuplaştırıcı etkisini yitirdiğini söyledi. Lajcak “AB’de şimdi zaman iş yapma zamanıdır. Bu, ulusal hükümetler için değil, aynı zamanda Avrupa kurumlarına liderlik edecekler için de açık bir mesajdır” dedi

Slovakya Cumhuriyeti Dış İşleri ve Avrupa İşleri Bakanı Miroslav Lajcak sorulara şu yanıtları verdi:

 

Soru: Avrupa Birliği’nde işler yolunda gitmiyor mu? Avrupa Birliği’nin temel değerlerine karşı olan aşırı unsurların Avrupa Parlamentosu’nda güçlenmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanıt: Aksine, bize göre, AB’de işler iyi gidiyor. Son mali ve göç krizleri – henüz tam olarak çözülmemiş olmasına rağmen- kutuplaştırıcı/bölücü etkilerini yitirdi ve son 25 yılda en fazla katılımın sağlandığı Avrupa Parlamentosu’na yapılan son seçimler, Avrupalıların çoğunluğunun daha güçlü, daha etkili ve daha birleşik bir Avrupa yönünde irade ortaya koyduklarını gösterdi. Bu güçlü bir işarettir – aynı zamanda AB yanlısı ve demokrasi yanlısı güçler de Slovakya’daki oyların çoğunluğunu aldılar. Bu, AB’ye ve değerlerine verilen desteğin güçlü kalmaya devam ettiği ve halkımızın Avrupa’da neler olduğu hakkında bir şeyler söylemek istedikleri anlamına geliyor!

Şimdi zaman iş yapma zamanı. Bu, ulusal hükümetler için değil, aynı zamanda Avrupa kurumlarına liderlik edecekler için de açık bir mesajdır.

Ve vatandaşlarımız reform istiyor. Sadece ekonomik büyüme ve refah ile ilgili konularda değil. Aynı zamanda, kamusal yaşamda daha fazla şeffaflık, daha fazla demokratikleşme ve daha fazla siyasi katılım ve yolsuzlukla mücadelenin artırılması gibi konularda da çağrıda bulunuyorlar. Ve bu sefer de, Avrupa Parlamentosu’nda, son oluşumundan farklı olarak, en az üç partinin çoğunluk oluşturması gerekiyor. Ancak bunun birçok olumlu yönü var! Avrupa Parlamentosu farklı siyasi görüşlerde ve ulusal hassasiyetlerde daha temsili ve daha çeşitli hale gelmiştir. Bu gerçek bir demokratik sonuçtur.

 

Soru: İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışı ile birlikte birliğin dağılacağı veya zengin ülkelerin tahakkümüne gireceği şeklindeki görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanıt: Bugünlerde Brexit hakkında konuşmadan AB hakkında konuşamıyoruz. İngiliz halkı, demokratik haklarını kullanarak düzenledikleri referandumda AB’den ayrılma kararı aldı ve bu karardan her ne kadar da üzüntü duysak da buna tamamen saygı duyuyoruz. Brexit halen devam eden bir süreçtir ve buna ilişkin hiç kimse bu günlerde nihai sonucu tahmin edememektedir. Brexit’in gerçekleşmesi durumunda, İngiltere’nin AB’den bir Ayrılma Anlaşması (Withdrawal Agreement) temelinde düzgün bir şekilde çıkmasının, mümkün olan en iyi çözüm olacağına inanıyoruz. Ancak aynı zamanda AB, “sert Brexit” (anlaşma olmadan yapılacak Brexit) senaryosuna da hazırlanıyor. Şimdiye kadar, Brexit’in olma olasılığı, Avrupa’yı birbirinden daha uzak tutmak yerine daha da yakınlaştırdı ve bizler de bu işbirliği ruhunu korumayı umuyoruz. Çünkü bu süreç, AB’den çıkmanın bazı aktörler tarafından lanse edildiği gibi kolay ve ideal bir çözüm olmadığını ve sağlayacağı avantajlardan çok daha fazla tehlikeler barındırdığını göstermektedir.

Bir noktayı ekleyeyim, İngiltere hala AB’deki en büyük ikinci ekonomidir. İngiltere’nin ayrılması durumunda, AB’deki güç dengesi daha orta ölçekli ekonomilere kayabilecektir.

Soru: Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununda etkisiz olduğu ve Kıbrıslı Rumları (Kıbrıs Cumhuriyeti) tam üyeliğe alarak tarafsızlığını yitirdiği söyleniyor. Sizin düşünceniz nedir?

Yanıt: Kıbrıs’taki durum, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 2004’te AB’ye katılmasından çok önce vardı. Ve AB üye devletleri, AB üyeliğinin her iki toplumun da sorunlarını uluslararası hukuka uygun ve ortak Avrupa değerleri çerçevesinde çözmelerine yardımcı olacağına inanıyordu. Ve belki de hala inanmaktadırlar.

Bir gözlemci olarak AB, her iki topluma da yakınlaşma sürecinde destek vermek ve onları yeniden birleşmeye doğru cesaretlendirmek için süreci yoluna koymak amacıyla elinden geleni yaptı. Avrupa Komisyonu Görev Gücü başta olmak üzere bir grup yerel, ulusal ve uluslararası paydaş, Kıbrıs’taki Slovak Büyükelçiliği, Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNFICYP), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), iki toplumlu Teknik Komiteler ve yerel Sivil Toplum Kuruluşları gibi diğer paydaşlarla işbirliği içinde birçok aktivite gerçekleştirdi. Tüm faaliyetler, ara bölgedeki yeni geçiş noktalarının şantiyelerine yapılan ziyaretler, ortak sosyal ve kültürel etkinlikler, okullara, hastanelere ve diğer kamu kurumlarına yapılan ziyaretler her zaman her iki topluma da hitap eder şekilde olmuştur.

Soru: Avrupa Birliği oluşturulacak Federal Kıbrıs devletinin güvenliğini sağlayabilir mi? Böylesi bir gücü ve misyonu var mı?

Yanıt: AB, çeşitli araçlar ve süreçler kullanarak daha gelişmiş güvenlik için bir çerçeve sağlamış olmasına karşın, bir üye devletin kendi güvenliğiyle ilgili birincil sorumluluk, yine Üye Devlete aittir.  Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası misyonları yoluyla, AB yalnızca AB Üye Ülkeleri topraklarının dışında hareket edebilir.

Ancak AB içerisinde, Kıbrıs’taki uzun süredir devam eden sorunlara sürdürülebilir ve kalıcı  ve tüm aktörler için uygun  bir çözüm bulmanın güvenliğin sağlanması için en iyi yol olduğuna inanıyoruz.

Bugün Kıbrıs sorununu çözme sürecinin bir çıkmaza girdiği ve barış müzakerelerinin yeniden başlaması umudunun azaldığı izlenimine sahip olduğumuz bu günlerde, uluslararası hukukun ve çok taraflılığın (multilateralism) ötesinde çözümler aramaya yönelmemeliyiz.

Bugün görmekte olduğumuz adadaki barış, iki toplum, BM, AB ve diğer uluslararası aktörler arasındaki fikir birliğine varmaya yönelik uzun vadeli çabaların bir sonucudur. Bu kırılgan huzuru elbette korumak zorundayız ve şu ana kadar elde ettiğimiz şeyleri geri alabilecek / tehlikeye atacak aceleci veya sonucunu öngöremediğimiz eylemlerde bulunulmamasını sağlamalıyız.

Kıbrıs ve daha geniş bölge için atılacak tarihi bir adım için hala bir fırsat penceresi bulunmaktadır. Slovakya, herkes için kabul edilebilir bir çözüm bulma konusunda dürüst ve tarafsız bir arabulucu rolünü oynamaya devam etmeye hazırdır.

Soru: Slovakya’nın Kıbrıs sorunuyla ilgili üstlendiği misyon (Türk ve Rum siyasi parti başkanlarını biraraya getirme) devam edecek mi?

Yanıt: Son 30 yıldır Slovakya, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk siyasi partileri arasındaki iki toplumlu diyalogun devam edebilmesi için arabuluculuk görevi üstlenmektedir. 242 Slovak barış gücü askeriyle Slovakya, Birleşmiş Milletler Kıbrıs’taki Barış Gücü’ne (UNFICYP) önemli bir katkı sağlamaktadır. Kıbrıslı Türkleri ile Kıbrıslı Rumları Kıbrıs’ta bir araya getirmek için arabuluculuk görevini devam ettirmeye yönelik elimizden gelenin en iyisini yapma niyetindeyiz. Yakın geçmişte, iki toplumlu siyasi forum, kendi güven artırıcı tedbirlerini  geliştirdi ve uyguladı. Bunlar arasında ibadet yerlerine, kültürel miras alanlarına, inşa halindeki geçiş noktalarına ve askeri müdahalelerin ve etnik çatışmaların kurbanlarının mezar alanlarına ziyaretler yer almaktadır. Ve her iki toplumun uzlaştırılmasında İki Toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesi’nin rolünü vurgulamaktadırlar.

Soru: Slovakya Kıbrıs’ta nasıl bir çözüm istiyor?

Yanıt: Dürüst olalım, statüko sürdürülebilir değil. Ancak bu, çözümün adanın daimi olarak bölünmesi anlamına gelmemelidir.  Uluslararası toplum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ile belirlenen çerçevenin ötesine geçen bir çözüme izin vermeme yükümlülüğüne sahiptir.

Birleşik, bağımsız ve egemen Kıbrıs’ın alternatifi yoktur.

Bununla birlikte, barış sürecinin sahipliğini korumak ve -herhangi bir dış müdahale olmadan- gelecekleri hakkında son kararı vermek  size, Kıbrıs halkına bağlıdır. Slovakya çok taraflılığı (multilaterism) tamamen destekliyor ve bizim için diplomasi ve diyalog yoluyla çatışmaların barışçıl çözümü, kalıcı ve sürdürülebilir barışın sağlanmasındaki tek mümkün yoldur. BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve BM Genel Sekreteri’nin tavsiyeleri doğrultusunda, her iki toplumun liderleri de dahil olmak üzere Kıbrıs meselesinin tüm aktörleri tarafından kabul edilen ve uluslararası hukuka ve ortak Avrupa değerlerine uygun bir çözümü memnuniyetle karşılıyoruz.

 

 

Soru: Kadife ayrılıkla bölünen bir ülke Kıbrıs’ta niye federal birleşmeyi savunuyor?

Yanıt: Bölünmüş bir Kıbrıs, uluslararası hukukun ilkelerine dayanan bir diyalogun değil, kabul edilemez, tek taraflı bir çözümün… yani şiddetli çatışmanın ve askeri harekatın bir ürünüdür.

Uluslararası toplum olarak bu yaklaşımı kabul edemiyoruz , bu yaklaşım halklar arası, etnik veya dini gruplar arasındaki anlaşmazlığı çözmez, aksine yönlendirir.  Sonuç olarak tehlikeli bir donmuş çatışma tehdidiyle karşı karşıyayız ve bu da Kıbrıs halkının muazzam sıkıntılarına neden olacak.

Bugün, Kıbrıs sorununu çözme sürecinin bir çıkmaza girdiği ve barış müzakerelerinin başlaması için umutların azaldığı izlenimine sahip olduğumuzda, uluslararası hukuk ve çok taraflılığın ötesinde çözümler aramaya yönelmeliyiz.

Kıbrıs ve daha geniş bölge için atılacak tarihi bir adım için hala bir fırsat penceresi bulunmaktadır. Ve Slovakya, herkes için kabul edilebilir bir çözüm bulma konusunda dürüst ve tarafsız bir arabulucu rolünü oynamaya devam etmeye hazırdır. Fakat nihayetinde, Kıbrıs’ın geleceği ile ilgili karar Kıbrıslıların kendilerine aittir. Kıbrıs’la ilgili karar almak bize yani uluslararası topluma bağlı değildir. Ancak, birleşik bir Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz bölgesinde barış ve istikrarın tesis edilmesinde önemli bir mihenk taşı   olacağı su götürmez bir gerçektir.

Soru: İki lider arasındaki görüşmelerin yeniden başlaması için ekstra olarak nasıl bir misyon üstlenmeyi düşünüyorsunuz?

Yanıt: Slovakya, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk siyasi partileri arasındaki diyalogun tarafsız bir aracısı olarak yardım eli vermeye devam edecektir. Slovakya Büyükelçiliği ve AB Delegasyonu tarafından organize edilen “Kıbrıs’ta barışı sağlamak için Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk siyasi partileri arasında 30 yıllık diyalog” konulu uluslararası konferansa katılmak ve “Resimlerde 30 Yıllık Barış Diyaloğu” sergisini açmak için Kıbrıs’ta bulunmaktayım.  Bu fırsatı, diyaloğu canlandırmak için kullanmayı dört gözle bekliyorum. Çünkü siyasi irade ve liderlerin gerçek cesareti olması durumunda, bir çözüme varılabileceğine kuvvetle inanıyorum. Bu mesajı, gerçekleştirdiğim bu ziyarette ileteceğim.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar