AB değerleri ayaklar altında... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 1, 2024
Köşe Yazarları

AB değerleri ayaklar altında…

Avrupa Birliği’nin temeli, İkinci Dünya Savaşı sonrası atılmıştır.

Birliğin oluşmasında, savaş sırasında yaşanan ırk ayrımcılığına dayalı eşi görülmemiş vahşetin etkisi olduğu açıktır.
O nedenle, bu acılar bir daha yaşanmasın diye bazı değerler, değiştirilemez kurallar olarak konulmuştur.
Bu değerler insan hakları, halkların eşitliği ve her türlü ayrımcılığın önlenmesidir.
AB üyesi her ülkenin mutlaka saygı duyması gereken değerlerdir bunlar.
Din, dil, ırk, milliyet ayrımcılığı içeren ifadeler artık ayıplanmaktan da öte, ceza yasalarıyla cezalandırılmaktadır…
Avrupa Birliği üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Socratis Hasikos’un gazetelerde yer alan açıklamaları resmen kanımı dondurdu.
Hasikos, açıklamasında, Kıbrıs’ın küçük bir ada olduğunu ve en fazla 300 Suriyeli mülteciyi alabileceklerini söylüyordu.
Ama açıklamanın asıl şok edici kısmı şuydu: Hasikos, alınacak olan mültecilerin “tercihen Hristiyan” olması gerektiğini ifade ediyordu…
Bırakalım Avrupa Birliği’ne sıklıkla yöneltilen “Hristiyan bir birlik” olma suçlamalarına malzeme sağlayacak olmasını, bu açıklama alenen Avrupa Birliği’nin üzerine kurulduğu değerleri ayaklar altına alıp çiğnemek demektir…
Hasikos, savaştan kaçıp canını kurtarma derdinde olan Suriyeli mülteciler arasında dahi Müslüman-Hristiyan ayrımı yapmaktadır…
“Şartlarımız gereği mülteci alımına gitmeyeceğiz” dese, anlayışla karşılanabilir.
Ama ölümle burun buruna olan mültecileri dinine göre ayırarak kabul edeceğini söylemek, insanlıktan nasibini hiç almamak demektir…
Böylesine ırkçılık kokan bir açıklamayı Avrupa Birliği yetkilileri kınayacaklar mı?..
Yarım ağızla da olsa yapacaklarını umalım.
Gelelim bu açıklamanın diğer boyutuna…
Bu açıklama, bir Kıbrıs Türkü olarak beni başka bir açıdan daha rahatsız etti.
Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi organlarından fiilen ayrılmış olsa dahi, Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına göre Müslüman bir toplulukturlar ve bu anayasanın kurduğu devletin iki ana unsurundan biridirler…
Anayasa’yı kuran toplumlardan birinin, diğer kurucu toplumu açıkça rahatsız edecek böyle bir açıklamayı yapması en hafif deyimle saygısızlık değil midir?..
Laik bir toplum yapısı olsa da, bu açıklamanın her Kıbrıslı Türkü rahatsız ettiğine ve ayrımcılığa uğramış hissettirdiğine adım gibi eminim…
Barış görüşmelerinin olumlu bir havada devam ettiği bir ortamda ister istemez aklıma bir soru takılıyor: Etnik temizlik amacıyla bu adada büyük acılara sebep olmuş zihniyet hiç mi değişmedi?..
Bu açıklamaya hak ettiği şekilde bir yanıt vermeyi, Sn. Akıncı’dan bir yurttaş olarak rica ediyorum…


YERİN KULAĞI VAR

SAYIN KALYONCU NE DİYORSUNUZ:
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Ocak 2016’dan itibaren, daha önce işten durdurulan 88 kişiyi yeniden istihdam edeceklerini söylüyor. Bu noktada şunu sormak gerekiyor; “Aynı yöntemle mi?” Yani münhalsiz, sınavsız. Peki o zaman bu hükümet kurulurken, verilen sözler ne olacak? Bunu ortağına sormuş mu? Bunu halka sormuş mu? Kurultay gailesiyle 88 kişiyi memnun edecek diye, aynı adaletsizlik devam mı edecek?..

KAMU TARTIŞILIYOR:
Kamudaki mesai saatleri bu kez iş çevreleri tarafından tartışılıyor. Aslında sadece mesai saatleri değil, kamunun her yönü tartışılıyor. Sevgili Ali Bizden, geçtiğimiz gün vergi borcu olmadığını kanıtlamak için nasıl kapı kapı gezdiğini anlatıyordu. Dün de Toparlanıyoruz Hareketi Başkanı Serkan Mesutoğlu, memurların bet ofis, casino reklamlı kırtasiye malzemelerinden bahsetti. Belki şekilcilik gibi gelebilir ama kurşun kalemin bile imza karşılığı alındığı kamu sisteminin nereden nereye gelmiş olduğunu gösteren çarpıcı bir örnekti. Hükümetin öncelikli reform konusuydu kamu. Merak ediyorum, tasarı Meclis’e gitmek üzere hazırlandı mı, yoksa Meclis açılacak da çalışmalar öyle mi başlayacak?..

ZAMANLAMA MANİDAR:
Yerel bir gazetemizin dün manşetinde, Hüseyin Özgürgün’ün, batan Kredi Bankası’nda muhasebe müdürü olarak çalışan annesinin yardımıyla yüklü miktarda para çıkışı yaptığı iddiası yer aldı. Bu iddia doğru veya yanlış olabilir ancak, UBP’de genel başkanlık yarışının kızıştığı bu günlerde, yıllar önce batan bir banka ile ilgili ve belgesi olmayan bu tür iddiaların ortaya atılması, zamanlama açısından biraz manidar olmadı mı sizce de?..

KEŞKE SADECE HÜKÜMET OLSA:
UBP genel başkan adayı Zorlu Töre diyor ki, “Ben seçilirsem mevcut hükümetin yürümeyeceği inancındayım…” Aslında Zorlu bey de bu yarışta iddiası olmadığını iyi biliyor ancak, birileri “çık” dedi, o da gereğini yaptı. Ola ki kazanırsa, sadece hükümetin değil, UBP’nin bile yürüyecek hali kalmayacak…

HAVA BİLE İNANMADI:
KKTC’yi ziyaret eden Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı Kıbrıs konusunda verdiği demeçte, “İyi bir hava yakalandı, adadaki olumlu gelişmeler ve atmosfer umut veriyor” sözlerinden sonra, hava bile inanmadı, adeta nazire yaparcasına ortalığı tozu dumana kattı. Bırakın umudu, bir adım önümüzü göremiyoruz…

SUÇ MAKİNESİ SOKAKLARDA: Adam meslek haline getirmiş. Sürekli aynı yöntemle insanları dolandırıyor. Gazete haberlerine baktım, 2011’den beri yapıyor. “Benzinim bitti, yolda kaldım, para verir misiniz, hemen getireceğim” diyor, kayıplara karışıyor. Yalnız ilginç olan, suçu defaaten işlediği halde yine sokaklarda, yine aynısını yapmaya devam ediyor. Geçen Ocak ayında yine polis kimliğine bürünmüş yakalanmıştı. Temmuzda bir kere daha… Eylüldeyiz, adam yine dışarıda. Haydi biz halk olarak iyi niyetliyiz de, adam suç makinesi, nasıl serbest kalıyor. Öncekilerle birleştirilse ömür boyu hapisten çıkamaz. Nasıl oluyor, anlamak mümkün değil…

 

ZİRVEDEKİLER
Armağan Candan: “Rum Bakan tercihen Hristiyan olmak üzere 300 mülteci kabul edebileceklerini söylemiş. Ayrımcı. İnsani değil. Eleştirelim. Ama onu eleştirirken Kıbrıs Türk tarafı olarak 300’ün 100'ünü de dini, ırkı ne olursa olsun biz almaya ve sahip çıkmaya hazırız diyebiliyor muyuz? İnsani sorumluluğu paylaşmaya da var mıyız? Yoksa sadece nimetlere mi ortağız?..”

DİPTEKİLER
Ünal Üstel: Bir partinin başkan adayı, Meclis Başkan Yardımcılığı kimliğini kullanarak, Cumhurbaşkanı’na gidiyor ve “Tabanım adına müzakereler konusunda bilgi almak istiyorum” diyor. Kural yok, kaide yok, protokol yok, disiplin yok. Herkes kafasına göre. Cumhurbaşkanı’nın her gelene konuyu anlatacak kadar boş vakti var mıymış? Hem sonra diğerleri de sıraya girmeyecek mi? Neresinden baksanız faul. Kendi partilerinin çivisini çıkarttılar, şimdi sıra devletin adabında…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar