MÜDAHALEYE DAVETİYE ÇIKARTMAK… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe YazarlarıManşet

MÜDAHALEYE DAVETİYE ÇIKARTMAK…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Müdahale diye kızıyoruz ama o ortamı da buradaki sözde yöneticiler yaratmıyor mu?

Neden sözde? Çok açık…Yönetmek için makamlara getirilenler “biz yönetemeyiz” diyorlar da başka bir şey söylemiyorlar.


Tam bir acizlik. “Biz yapamayız, bizim kaynağımız yok, bizim şunumuz yok, bizim bunumuz yok”…

“Devlet” dediğinde merteklerden toz dökülen Tatar, o devletin kuruluş yıldönümünde, kendi acizliğini, bütün bir halka ve devlete yüklemiş, aklınca başarısızlığına bahane arıyor…

“Mimar mühendislere tüm yetkililere bunun projesini çiziniz, ihalesine çıkınız diye talimat vermeme rağmen bir türlü proje çıkmadı; ihale aşamasına gelinemedi. Ne yapacaktım, Cumhurbaşkanımı arayacaktım… Öyle yaptım”…

Ne utanç verici…

E be kardeşim sen o bahsettiğin dönemde Başbakandın. Eğer dediğin gibiyse, önce kabahati kendinde ararsın. Böyle bir zavallılığı çıkıp bahane diye de kimseye yutturamazsın, başarısızlığına da kılıf yapamazsın.

Talimatlarının yerine getirilmediğini söyleyen bir başbakan eskisi…

Eğer dediği doğruysa ve eğer makamının sorumluluğunu taşıyorsa, o dakika ya elini masaya vurur yaptırır, yaptıramıyorsa istifa ederdi.  Her türlü yetkisi vardı. Gidip Türkiye’den “hastane” talep etmeden önce elbette burada her yol denenmeliydi.

Kaldı ki, öyle bir durum yok. Mimarlar Mühendisler Odası hemen açıklamayı reddetti. Oda, Sağlık Bakanlığı’nın talep ettiği raporu, hekimlerle de istişare ederek hazırlamış, 26 Haziran’da da Bakanlığa sunmuştu. Nedense o zaman işlerine gelmedi, kulak arkası ettiler…

Sonra dün Meclis’te kendisi de mimar olan Ersan Saner sorunun bürokrasiyle ve zamanında yanlış çıkarılan yasalara dayandığını itiraf etmek zorunda kaldı. Böylece Ersin Tatar’ın “ne yapayım, çaresizdim” bahanesinin doğru olmadığı ortaya çıktı.

Bence de yapılmayacak bir şey değildi. 45 günde yapılabilecek bir prefabrik hastane projesi vardı. Ha belki içinin ekipmanına yetecek paran olmayabilirdi, belki bir kampanya düzenlerdin, belki son çare gidip onun için Türkiye’den maddi destek talep edebilirdin. Ama Kıbrıs Türkü, becerisiyle, birikimiyle bu hastaneyi yapacak güce sahipti. Halkını küçümsedin, devletini küçümsedin. Şu son seçimler öncesinde yarattığın bölünmeyi daha da körükledin. Övündüğünü zannederken, kendi halkını da sistemini de yerden yere vurdun, birilerinin sosyal medyadan “aç karnınızı doyurduk” demesine yol açtın. Şimdi merak ederim, bunları duyduğunda hoşuna mı gider?

Yine kutlamalar sırasında bir başka ayıp, başta KKTC’nin kurucusu Rauf Dektaş’ın ve Dr. Küçük’ün anıt mezarlarının ziyaret programından çıkarılmasıydı.

Şimdi şu hastane olayıyla, bu program değişikliğine birlikte bakınca, ortaya hem Cumhuriyetin temelindeki iradeye hem de devletin sistemine bir saygısızlık çıkıyor.

Diyeceğim şudur; biz hep böyle birilerini ve başta da kendimizi suçlayıp, aciz duruma düşürerek bugünlere geldik.

Müdahale istemiyoruz da, o müdahaleye nasıl yol açtığımızı ve bugün hala yol açmaya devam ettiğimizi nedense görmek istemiyoruz…

Sebep, kendimize yönetici olarak seçtiklerimizin işin kolayına kaçmaları, yasaydı, reformdu, daha çok çalışmaydı her neyse, gerekeni yapmamalarıdır. Sebep, kendi değerlerimize, tarihimize, hassas noktalarımıza saygı kültürünü yok etmektir.

Öyle bir tablo çiziliyor ki, Kıbrıs Türkü sahipsiz, yetersiz, başarısız, kendi kendini idare etmekten aciz bir topluluktur! İşte bunu yaratan tam anlamıyla yetersiz yönetici sendromudur. Bunun da sorumlusu biziz…

YERİN KULAĞI VAR

MARAŞ’TA NELER OLUYOR:

Uzun zamandır Maraş Vakıf malıdır, Türk toprağıdır söylemleri Erdoğan’ın son KKTC ziyaretiyle yeni bir boyuta taşındı. Erdoğan hem Rumlara çağrı yaparak “gelin mallarınızı alın” diyor, diğer taraftan da “Buranın gerçek sahipleri aslında bellidir ve şimdi de burası gerçek sahiplerine kavuşacağı günü beklemektedir” diyerek kafalarda soru işaretine neden oluyor. Erdoğan, “gerçek sahipleri” derken Vakıflar İdaresini mi kast etti, yoksa orada malı olan Rumları mı pek anlaşılmadı. Hoş Maraş hala daha “askeri bölge” konumunda. Öncelikle Bakanlar Kurulu’nun Maraş’ı askeri bölge statüsünden çıkarması gerekir ama, ortada bu kararı alacak bir hükümet yok…

 

KİMİ KİME ŞİKAYET EDİYOR:

“Toplumun lideri” olarak seçilen kişi ne acıdır ki seçildiği toplumunu şikayet eder, emrindeki bürokrasiyi şikayet eder, hiç olmadı, bir meslek kuruluşunu şikayet eder. Hepsi suçlu bir kendi değil. Adam, kendisine oy veren insanını işe yaramaz görüyor. Bu 5 yıl nasıl geçecek, daha neler duyacağız çok merak ederim…

 

DENKTAŞ’I UNUTTULAR:

Siyasi trafiğin yoğunluğundan mı bilemiyorum ama, sanırım ilk kez rahmetli Denktaş bu yıl ziyaret edilmedi. KKTC’yi kuran ve “Kurucu Cumhurbaşkanı” ünvanını alan Rauf Denktaş kurduğu devletin temsilcileri tarafından unutuldu. Her sözlerinde KKTC’yi dillerinden düşürmeyenler 15 Kasım’da Denktaş’ın anıtını ziyaret etmediler. Akıllarına mı gelmedi, yoksa başka bir sebep mi vardı bilmiyorum ama, büyük ayıp.

 

ELEMANI DA MI TÜRKİYE’DEN İSTEYECEKSİNİZ? :

Hastaneyi yapamadık diye kendine bahane arayan Tatar, şimdi şunu da söylemeli, hastane tamam bitti, ama içini dolduracak personel yok. Ne hekim ne diğer sağlık elemanları belli değil. Onu da mı Türkiye’den isteyeceksiniz? Yoksa bu defa da suçlayacak başkalarını mı bulacaksınız. Bu sizin kötü yönetiminizin, plansızlığınızın, programsızlığınızın sonucu değil mi?

 

BAKANLAR KURULU’NUN ONAYLAMADIĞI KARARLAR:

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu karantinayı ve bazı etkinliklerin yasaklanması kararlarını uzattı. Başımızda hükümet olmasa da çalışan birlerini görmek sevindirici ancak Yasa; Kurul’un aldığı kararların Bakanlar Kurulu tarafından resmi gazetede ilan edilmesini öngörüyor. Kim kendini Bakanlar Kurulu’nun yerine koyuyor bu durumda? Yine mi yasayı bypass ederek? Anlaşılan başka çare yok, Tatar’ın bıraktığı kaos bu işte…

 

HP’YEDÖNÜŞ:

UBP’nin YDP, DP ve Bağımsızların desteklediği hükümet formülü pek olacak gibi görünmüyor. Saner’e bir hükümet kurması için verilen 15 günlük yasal süre hafta sonu doluyor. Durum böyle olunca UBP’de eski ortağı HP’nin yeniden kapısını çalıyor. CTP’nin üçlü bir hükümete sıcak bakmaması üzerine UBP, HP’ye vereceği bakanlık sayısını artırarak, bu hafta işi bitirmek istiyor. Zaten HP’nin de niyeti bu. Olası bir erken seçim son yaşananlardan sonra iki partinin de işine gelmiyor…

 

FOTO GÜNDEM:  YDP, kendisiyle hükümete ortak olmayı kabul etmeyen Koral Çağman’ı “ırkçılıkla” suçladı. O YDP’nin Başkanı Erhan Arıklı Meclis’te daha dün, Rusya’nın Kırım’ı ilhak ederken kullandığı yöntemin, burada Maraş için kullanılması gerektiğini savundu. Şimdi siz söyleyin, bu zihniyete karşı çıkmak ırkçılık mıdır? Keşke Meclis’te daha fazla Koral Çağman’lar olsa…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar