40 yıldır gittiğimiz yolun çıktığı sokak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

40 yıldır gittiğimiz yolun çıktığı sokak

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Son 40-50 yılda, bizim yapmaya çalıştığımız gibi eşitliğe dayalı federal bir devlet düzeninde bir araya gelmeyi başaran kaç ülke var?

 


Bilen varsa sıralasın.

 

Ama tersini yapan ya da yapma mücadelesi veren çok.

 

Birileri kaşıdığı için mi yoksa bıraksan kendiliğinden zaten olacağı için mi tartışılır, ama ulus devlet ya da federal devlet yapısından bölgesel ve etnik özerkliğe geçiş trendi var.

 

Sıralayalım çünkü bir tane örnek yok.

 

Yugoslavya kaça bölündü?

 

Kazananı belirleyecek bilgi yarışmasının final sorusudur bu.

 

Daha önce araştırmadıysanız parmak hesabı yapmadan hemen cevap vermek mümkün değildir.

 

Diğer taraftan Çekoslovakya ikiye bölündü.

 

Kimsenin ruhu sezmedi.

 

Hatırlayın yıllar önce Rum ve Türk siyasi parti liderlerinin ilk ortak toplantılarına ev sahipliği yapmıştı bu ülke.

 

Bize de örnek olsun diye, iyi mi?

 

Bugün o kadar yıl bir arada kalmış olmayı nasıl başardıkları olsa olsa gizemli bir doktora tezi konusudur.

 

Irak ve Suriye ve hatta sırası geldi göreceksiniz İran’da yapılmak istenen nedir?

 

Bölünme, ufalanıp parçalanma değil mi?

 

Hem de dini ve dili ayni olanların bölünmesidir.

 

Ortadoğu’da ayni lisanı konuşanlar dahil karşılıklı siper alıp savaşan tarafların tümü de birbirine ‘’Allahu Ekber’’ diyerek saldırıyor.

 

Takan ya da duyan var mı?

 

Tek dert iç savaştan kaçanlar aman bize gelmesinler.

 

Hadi diyeceksiniz bunlar geri kalmış, eğitimsiz.

 

Avrupa’nın göbeğinde Belçika’yı bıraksan bir arada durmaz ikiye bölünür.

 

Avrupa’da başka bölünmeleri tetiklemesin diye bir arada tutuluyorlar.

 

Katalanlar, Korsikalılar, Kuzey İtalya şimdilik nadasa yatmış bekliyorlar.

 

Nereye kadar göreceğiz.

 

Hadi diyeceksiniz bunlar da bize uzak, uygun örnekler değil.

 

Daha da yakına Türkiye’ye gelelim.

 

Kürtlere toplumsal refleks kazandırılarak yaptırtılmak istenen nedir?

 

Bölünmenin pekiştirme eksersizi değil mi 30 yılı aşkındır yapılan?

 

Tüm bu haltların alt yapısını oluşturan, arka çıkanlar, bunun sonucunda ortaya çıkan insanlık dramlarına aman bize bulaşmasınlar da ne olursa olsun diye sırt çeviren, göz yumanlar kim?

 

Peki, tüm bunlar başka diyarlarda olurken, bu bölünmelerin en büyük sponsorlarının 40 yılı aşkındır Kıbrıs’ta yapmak istedikleri nedir?

 

Merkezi güçlü federal hükümet çerçevesinde birleştir.

 

Niye?

 

‘’Bolünmüş olmak bize yakışmıyormuş’’ da ondan.

 

İnsanın içinden şu ölümlü dünyada en büyük ayıbımız bu olsun yıllardır bunun için müzakere etmeye değer miydi demek geliyor.

 

Diğer taraftan da bölünme için elinden geleni yapanların birleştirmeye çalışması insanı bir tuhaf yapmıyor mu?

 

Daha da enteresanı 50 yıl önce o bölünme ve çatışma ortamından en fazla etkilenenlerin bizi geçmişte bölenlerin birleştirme ‘’çabalarını’’ esas amaçlarını düşünmeden ve sorgulamadan bugüne kadar kucaklaması.

 

Sırf bu tezat duruma bakıp ‘’niye’’ sorusuna cevap aramak bile insanın içine şüphe düşmesine sebep olmuyor mu?

 

Birleştirilmek isteniyoruz ama yine kolaycana ufalanıp parçalanabileceğimiz bir şekilde birleştirilmek isteniyoruz.

 

Şimdi de artık ayan beyan ortaya çıktığı üzere bambaşka bir hedefe hizmet için kalıcı olması hep pamuk ipliğine bağlı olacak şekilde bu yapılmak istenmiş.

 

Görüşülen çerçevede bir çözümün olmayacağını hem biz, hem Rum hem de her iki taraf ile irtibatta olanlar görmelerine rağmen bile bile müzakere etmişiz, ettirtilmişiz.

 

Bu çerçevede bir çözümün hayal olduğu kabak gibi gözümüzün önünde durmuş.

 

Görmemiş ya da görmek istememişiz.

 

Rahmetli Denktaş çözümün başka bir modelde olduğunu söylemiş. Taşıdığı ‘’Mr.No’’ etiketinden dolayı bırakın dünyayı Türkiye’ye bunu dinletememiş, inandıramamış.

 

Şimdi Anastasiades Türkiye’nin de oluru ile gevşek federasyonu telaffuz etmesiyle inkâr sürecinden çıkmanın deneneceği sürece girmiş olduk.

 

Her iki toplumda bugüne kadar konuşulan çerçevede anlaşmaya karşı duran kesimlerin de müşterisi olabileceği tespit edilen farklı bir çözüm modelinin detaylı lansmanını bekleyeceğiz.

 

Yıllardır ‘’ille de anlaşma’’ diye içeride ve AB başkentlerinde haykıranlar ‘’ille’’ kelimesinin yükü ile yola devam etmek zorunda kalacaklar.

 

Başlangıçta bu çözüm çerçevesindeki değişime karşı çıksalar da sonunda evet demekten başka çareleri kalmayacağı varsayımı ile hareket edilecek.

 

Bunun yarattığı şaşkınlığı ve getireceği sancıları da Rum tarafı ile birlikte yaşayıp göreceğiz.

 

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni söylem ve iç ve dış ittifakların inşa edileceği bir dönem olacak.

 

İlk defa gazın adının parasal olarak ortaya konduğu çerçevenin gölgesinde müzakere edilecek.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar