1968 - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

1968

Ahmet OkanAhmet Okan

Böyle ekim aylarıydı havalar serinler kahvehaneler sandalyelerini güneşe inat dışarıya taşıma cesareti gösterirlerdi.

Parçalı bulutlar aniden havanın kapanacağına dair ipucu verirdi.


Rüzgar hafif esmekte, serin serin…

Girne Kapısında Efe’nin kahvehanesi sandalyelerini yolun orta yerindeki plakanın üzerine yerleştirir, kahveye gelenler sabah serinliği ile vaktini orada geçirirdi.

Kahveler bir tepsi içinde her kahveye ait bir bardak su ile gelir ve ayrı bir hasır sandalyenin üzerine konurdu.

Sandalyeler herkese yetip de artacak miktardaydı, çünkü bir sandalyeyi ayağına, diğer birini koltuğunun altına alan keyif düşkünü bir ahali mevcuttu.

Hiç kimse ayak veya koltuk altına alınan sandalyeye talip olmazdı, çünkü muhtemelen o da öyle oturacaktı…

Yollar tek yol değildi.

Aynı yoldan biri giderken diğeri gelirdi, zaman zaman da arabalar kalabalık yerde duraklar, sandalyesinde oturan tanıdıklarla sohbete dalarlardı ki olağan şeydi…

Gazeteler o vakitlerde okunurdu.

Neredeyse herkesin elinde bir gazete vardı.

Gözlüğünü gözüne geçiren emekli takımı dört sayfalık büyük boy bir gazeteyi imanına kadar okurdu ki o dönemlerde de manşetleri Kıbrıs meselesi süslerdi.

Bu yazı vesilesi ile ve mevsime uysun diye Bozkurt gazetesinin arşivine girerek 1 Ekim 1968 tarihli sayısına göz attık ki manşet şöyleydi:

“İkinci Bölümün Sonunda Bazı Sonuçlara Varılması Muhtemel”

Haber ikili görüşmelerle ilgiliydi ve muhtemel bir anlaşma kapıda gibi görünüyordu!

Kahvesini yudumlarken manşet haberi okuyan Lefkoşalı bir yerli, haliyle umut beslerdi…

O dönemler manşet haberin başlıkları uzun cümlelerden oluşurdu.

Diğer çoğu haberler neredeyse boşlukları doldurmak için kullanılırdı.

Memlekette adi olaylar en az düzeyde olduğundan üçüncü sayfalar da uyduruk haberlere ayrılırdı.

Haberler genellikle tavsiye niteliğindeydi.

Mesela trafik kurallarını anlatan tavsiye veya öğretici nitelikli yazılar vardı.

10 yaşında bir çocuk, trafikte nasıl hareket etmeli, nerelere dikkat etmeliydi…

Gazetelerde “Rum Basını” ndan özetler yine vardı ve okur bir şekilde Rum basınında olup bitenleri öğrenirdi öğrendiği kadar.

Dünyada olup bitenler de bazan günü gününe, bazan da gecikmeli olarak verilirdi…

Reklam sıkıntısı bugün olduğu gibi o dönemlerde de vardı.

Zaten ne kadar iş hayatı vardı ki bir de reklam verilecekti!

Memleket dediğin bir çıngı yer.

Atailer buzdolabı ya da radyo veya araba satıyorsa bunu bilmeyen mi vardı?

Yine de bu tür büyük şirketler zaman zaman reklam verirlerdi.

Sıkıntıya düşen bakkallar da reklam verirlerdi.

Bunlar genellikle tek sütuna verilen küçük duyurulardan ibaretti.

Tarihini verdiğimiz gazetede, Köşklüçiftlik bölgesinin ünlü bakkallarından Blaki’nin “Yardımcı Aranıyor” şeklinde bir ilanı var.

Buna göre bakkal dükkanında işleri çevirecek bir yardımcıya ihtiyaç duyulduğu duyuruluyordu.

Gerisi sinema reklamlarıydı genellikle…

Böyle olmasına rağmen gazete okuma alışkanlığı iyice artmıştı.

Sonbaharın tatlı esintileri eşliğinde surlara nazır bir kahvehanede sabah kahvesi ile birlikte gazete okumak vazgeçilmez bir alışkanlık halini almıştı…

Gazeteler okunduktan sonra atılmazdı.

Gazete sayfalarından şapka yapanlar da vardı, gemicik yapanlar da, markutti yapanlar da…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar