Türkiye ve Kıbrıs’ı karanlıklara sürükleyen, insanları ve kurumları hallaç pamuğu gibi dağıtan Kenan Evren öldü.
Kenan Evren ÖLDÜ ama yarattığı eserleri durmaktadır.
Biz Kıbrıslı Türkleri dünyadan tecrit edip, AÇIK HAPİSHANEYE koyan KKTC, Kenan Evren rejiminin giderayak, Türkiye sivil otoritelerini zora sokmak ve Denktaş rejimine güç vermek için yapılan bir uygulamaydı.
Kenan Evren’in yaptıkları düşünülünce, ölümüne gösterilen tepki dolayısıyla, toplumun yeniden kendi yüzüne bakması gerekiyor.
Türkiye’de Parlamento’da bulunan 4 siyasi partinin de Kenan Evren’in cenazesine katılmaması, pasif bir davranıştır. Cenazesine, sadece askeri erkanın katılması ise, BİR SKANDALDIR.
Sırf asker kökenlidir diye, askeri komutanların cenazeye katılmaları, ASKERLERİN, DEMOKRASİ YOLUNDA, yaya kaldıklarının da işaretidir.
Kenan Evren’in uygulamalarını, YENİDEN HATIRLAYALIM:
İstanbul’daki KANLI 1 MAYIS provokasyonu, insanların çaresiz insanlara karşı giriştikleri ÇORUM KATLİAMI, KAHRAMANMARAŞ’ta ALEVİ ve ilerici insanların evlerinin işaretlenerek, yapılan KATLİAMLAR, 12 Eylül öncesinde, askeri diktatörlük koşullarını getirmek için atılan iğrenç ve kanlı adımlardı.
Bunlar yetmezmiş gibi, meclis, derin devletin adamları sayesinde kilitlenmiş, ekonomik provokasyonlarla özellikle SİVİL HÜKÜMETLER kilitlenmiş ve DARBENİN GELİŞİ adım adım tezgahlanmıştı.
EVREN darbesiyle birlikte, daha önce akan kanı durduramayan askerler, 5-10 gün içerisinde Türkiye içindeki istikrarı sağlayabilmişlerdi. Bu olay bile çok öğreticidir.
12 Eylül süreci öncesindeki çalkantılar, askeri müdahalenin ardından yerini mutlak baskının hakim olduğu bir atmosfere bıraktı.
Darbenin ardından 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişinin cezası infaz edildi.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Üç gazeteci silahlı saldırıda öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi açlık grevinde öldü.
7 Kasım 1982’de Yeni Anayasa için halk oylaması yapıldı. Anayasa yüzde 90’ın üzerinde oyla kabul edildi. Evren yedi yıllığına Cumhurbaşkanı seçilirken, Milli Güvenlik Konseyi de Cumhurbaşkanlığı Konseyi’ne dönüştü.
Türkiye, hala bu 12 Eylül Anayasası ile yönetilmekte ve ne yazıktır ki, sivil otoriteler aralarında anlaşıp, yeni bir anayasa yapamamaktadırlar.
Amerika’nın has adamı olan Kenan Evren, yaptıklarıyla hala Türkiye ve Kıbrıs halkının baskı altında anti demokratik bir çerçeve içerisinde kalmasının en önemli figürlerinden biridir.
Tarih, Kenan Evren ve ekibinin uygulamalarını hiç de iyi yazmayacaktır.
