Türkiye'de darbeyi solumak... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye’de darbeyi solumak…

Hüseyin Ekmekçi

 

Mersin’de heyecanla, Eto’o’nun yardım maçının galasını izliyorduk…


Diğer yandan diziler…

Elimde telefon…

Sosyal medyayı takip ediyorum.

Derken bir bilgi,  “Jandarma, Boğaz Köprüsü giriş ve çıkışlarını kapattı”…

Bu devam ederken bir bilgi daha, “F16’lar Ankara semalarında uçuyor”.

Kendi kaynaklarıma sarıldım.

Durum vahimdi.

İhbar şuydu, “Kaçırılan uçaklar var. Ankara’da Beştepe ve Anıtkabir, İstanbul’da köprüler vurulacak, uçaklar kamikaze saldırısı düzenleyecek”…

Bu gözle bakarken olaya…

Acı ile yüzleştik…

Önce, tatilimizi geçirdiğimiz sitenin mikrofonlarından ezan ve sela başladı…

23.00 gibi başlayan ezan, vakitsizdi…

“Vakitsiz ezan ve selam cihat çağrısıdır” dedi bir arkadaşım.

Sonra süreç çorap söküğü gibi gelmeye başladı…

Ordu içerisinde darbe

Ortada bir darbe girişimi vardı…

Ancak, bilgiler muallak…

Darbe siyasilere mi…?

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mi?

Çok geçmeden ortaya çıktı ki, her ikisine de…

Böyle darbe mi olur?

Bilgiler dehşet vericiydi.

Alt kademedeki subaylar…

Ki üst kademe yönetimlerine gelebilmeleri için 6-7 yıl daha vardı…

Darbe girişiminde bulundular.

Hedef, TSK üst kademesini ele geçirmek, ardından da siyasete doğru ilerlemekti.

Öyle de oldu.

Haberler peşi sıra geldi…

Köprü ele geçti…

Genelkurmay Başkanı esir alındı…

TRT ele geçirildi…

Anadolu Ajansı ele geçirildi…

Kısacası, önce ordu içerisinde, sonra da iletişim kanallarında ciddi bir darbe girişimi vardı…

Korktuğu her halinden belli bir kadıncağız çıktı TRT’ye…

Bildiri okudu:

“Ordu yönetime el koydu. Tüm ülkelerle anlaşmalar aynen uygulanacak…”

Bu neydi ki şimdi?

Bildiğiniz darbe,

Üstelik, ekran başında naklen izledik…

TSK out, polis in…

Öyle yapar ya gençler…

Out…

In…

Aynen öyle oldu.

Uzun süredir dönüştürülen polis, AK Parti Hükümeti’nin en büyük gücü oldu.

Valiler ve polis…

Önce asker yürüdü…

Ardından polis geldi süpürdü…

Türkiye’nin en büyük gücü olarak gösterilen TSK yerle yeksan olurken, siyasetin yönettiği polis, “rejim koruyordu…”

Böylesi bir ortam vardı…

Camilerde imam hiç susmadı…

Dediğim gibi…

İmamlar hiç susmadı…

Ezan okudular…

Sela verdiler…

Halkı sokağa davet ettiler…

Olaylar toplum tarafından saat 00.00 gibi idrak edilmeye başlandı.

Hükümet halkı sokağa davet etti…

Tankların önüne halk geçti…

Camilerde ezan hiç susmazken…

Gecenin karanlığı “Ya Allah Bismillah Allah’u Ekber” sesleri ile delindi.

Evet…

Bir darbe vardı…

Asker askeri ele geçirmiş…

Sıra siyasete gelmeden halk, sokağa inmişti.

Oysa, bunca darbe yaşayan Türkiye’de, elden ayaktan ilk giden “şapka” değil miydi?

Siyaset serbestti…

Camilerden ve medyadan halkı yönetti.

Halk askerin karşısına dikildi…

Bu yobazlar darbeciler kadar tehlikeliYOBAZ copy

En iyi darbe, en kötü demokrasiden de kötüdür.

Bu net…

Sandıkla gelen sandıkla gitmeli…

Bu Türkiye için de dünya ülkeleri için de böyle…

Ancak geri kalmış ülkelerde, ordu darbe yapar…

Demokrasiye saygı duymaz…

AK Parti de Erdoğan da, seçimle geldilerse, darbe ile gitmeyecekler.

Gitmemeliler de…

Onları halk götürmeli…

Fethullah, ordu ya da FETÖ- Ordu iş birliği değil…

Lakin…

Bir olay var ki, gözüm korktu, Türkiye için endişelendim.

“Hade” deyince sokağa inecek…

Kafa kesecek…

Zikir yapacak…

“Bunu İslam adına yaptığını düşünecek” o kadar insan var ki Türkiye’de…

Nitekim…

Köprüde…

“Dört kişi öldürdük, beşinciyi de bize verin” diye koşuşan tarikatçılara şahit olduk…

Bildiğiniz rezalet…

Bu yobazlar, en az darbeciler kadar tehlikeli…

Ve Türkiye önümüzdeki en az 50 yıl daha bu yobazlarla yaşamak zorunda… 

KAFAMA SIKARIM1 copy

 

Yazık bu gençlere…

Aklıselim herkes de gördü ki…

Erat takımı…

Yani…

Rütbesiz ya da uzman erler, onbaşılar…

Ülke yıkılırken, halen tatbikat yaptıklarını sandılar…

 

Köprü ele geçirilirken de…

TRT işgal edilirken de…

Sadece bunun bir tatbikat olduğunu düşündüler…

Anadolu’nun, “Vatan için ölmeye hazır” genç evlatları, maalesef bu kez farkında olmadan bir kumpasın içinde yer aldılar…

En azından büyük bir bölümü…

Polis…

TSK mensuplarını yerle bir ederken…

Emir kulu er ve erbaşlar, yani eratlar…

Bir kez daha baş verdiler…

Üstelik başları vücutlarından ayrılırken, bu kez yobazlar sahnedeydi…

Üstelik, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları arasında…

Galip Mendi nerede?GALİP MENDİ copy

Jandarma’dan bir grup…

Bir grup havacı…

Ve denizci subaylarla, bazı emekli subaylar deniyor isyancılar için…

Tümünün cemaatçi olduğu da tespit edildi.

Herkesin ortak fikri de, “Ağustos ayında tasfiye edileceklerdi, erken davrandılar”…

Ancak…

Tüm komutanlardan bir süre haber aldık…

Tanıdık bir isim hariç…

Galip Mendi…

Jandarma Genel Komutanı…

Eski Güvenlik Kuvvetleri Komutanı…

Galip Paşa…

Haber alabildiniz mi?

Ve evet…

Darbeyi iliklerimize kadar Türkiye’de soluduk…

Korkulu gözler…

Belirsizlik…

Skandallar zinciri…

AK Parti ve Erdoğan, darbeden güçlenerek çıkarken, TSK’nın resmen itibarsızlaştırıldığına şahit olduk.

Üstelik ben 36 saat uykusuz ekran başında gelişmeleri izlerken…

Paşamızdan tek bir iz yoktu…

Şehitlikle vatan hainliği arasındaki ince çizgi!



20 yaşındasın.

İsteğin dışında askere alınıyorsun.

Şırnak’ta bir komutan emir veriyor kırsala çıkıp yol kesiyorsun.

Çatışma çıkıyor ölüyorsun, şehit oluyorsun.

20 yaşındasın.

İsteğin dışında askere alınıyorsun.

İstanbul’da bir komutan emir veriyor, Boğaziçi Köprüsü’ne çıkıyor yolu kesiyorsun. 

Ne olduğunu anlayamadan biri gelip boğazını kesiyor ölüyorsun.

Vatan haini oluyorsun.

Vah Türkiye’m vah…

 Vah Türkiye gençliği vah…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar