Türkiye hapşırsa biz nezle… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye hapşırsa biz nezle…

basaran duzgun banner

Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki tayin ve terfileri karara bağlamak için toplanan Yüksek Askeri Şura’dan sürpriz sonuçlar çıktı.

15 Temmuz darbe girişiminin mağduru komutanlar emekliye sevk edildiler.


Yerlerine başka mağdur komutanlar atandı.

15 Temmuz’un üstünden henüz bir yıl geçmiş olması nedeniyle TSK’nın üst düzey komuta yapısının değişmeyeceği beklentisi vardı.

Tam tersi oldu.

Çıkan bu sonuçla ilgili epeyce yorum ve spekülasyon yapılacaktır.

Eğer hala sorgulayan bir medya kaldıysa bu kararların da sorgulanması gerekir.

Kamuoyunun elbette olanı-biteni bilme hakkı vardır.

Umarım bili de.

Fakat ortada yalın bir gerçek vardır ki tartışma kaldırmaz.

Bu gerçek de şudur;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği sivil kanat ordu üzerinde artık tek hakimdir.

Yüksek Askeri Şura’da alınan kararlar onların eseridir.

Ve bu açıdan bakıldığında da Türkiye hiç de alışkın olmadığımız yeni bir döneme girmiştir.

Askerin sivil seçilmişlerin emrinde olduğu yeni bir dönem.

Geçmişte bunun tersi vardı.

Sivil seçilmişler askerin önünde pat atar, emir alır ona göre politika yaparlardı.

Yetmedi, asker darbe yapar ve bir süre tıpkı politikacılar gibi ülke idare ederdi.

Bu dönem geride mi kaldı?

Şimdilik görünen odur.

Fakat, geleceğin ne getireceği belli olmaz.

Tıpkı darbe olmaz denilen bir zamanda 15 Temmuz hıyanetinin yaşandığı gibi.

 

***

 

Rahmetli Çetin Altan Osmanlı’nın nerdeyse tümü, Cumhuriyetin de önemli bir bölümü tarihinin kışla ile cami arasındaki mücadele tarihi olduğunu yazardı.

Yaşanan iç çatışmalar cami etrafında örgütlenen ve iktidarda söz sahibi olmak isteyen tarikatlarla, kışlalarda örgütlenen ve her daim iktidarı kontrol altında tutmak isteyen askerler arasında yaşanırdı.

Kışlanın (yeniçerilerin) ayaklanıp Osmanlı padişahını (Genç Osman) ırzına geçip öldürdüğüne de tanıklık etti tarih, tarikatların ayaklanıp büyük katliamlar yapmasına da.

Kışlanın kesin hükümranlığı Cumhuriyet ile birlikte Atatürk tarafından tesis edildi.

Fakat o da kalıcı olmadı.

Şimdi tam tersi yaşanıyor.

 

***

 

Bu yeni durum bizi nasıl etkiler?

Geçmişte kışlanın bu topraklarda işlediği günahlara bakıp da “kardeşim olması gereken budur” denilebilir mi?

Yoksa yeni hükümranların yaptıklarından-yapacaklarından korkmak mı lazım?

Bir şeyler yapmak lazım.

Çünkü, Türkiye hapşırsa biz nezle oluruz.

Bu gerçek henüz değişmedi bu topraklarda…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar