Kıbrıs konusundaki müzakere sürecinin çökmeden bir şekilde Cenevre’ye taşınması için BM Genel Sekreteri Antonio Guterres devreye girdi.
Amaç bu ay bitmeden Kıbrıs Konferansı’nın devamını sağlamak.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin bu hedefi gerçekleştirmek için geride bıraktığımız günlerde gerçekleştirdiği mekik diplomasisi Rum Lider Nikos Anastasiades’in olumsuz tavrı nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı.
Eide başaramayınca BM Genel Sekreteri’ne durumu iletti.
Yapılan değerlendirmeler sonrasında BM Genel Sekreteri Guterres liderleri New York’a davet etti.
Liderler BM Genel Sekreteri Guterres ile yapacakları zirve sırasında son sözlerini söyleyecekler.
Tabii ki Guterres de…
Son tango New Yprk’ta oynanacak.
Orada ortaya konulacak tutumlar sonrasında ya Cenevre’nin yolu açılacak, ya da BM Genel Sekreteri durumu ve durumun bu noktaya nasıl geldiğini BM Güvenlik Konseyi’ne rapor etmek durumunda kalacak.
Sürecin çökmesine neden olan sorumluları da raporuna yazacak.
Gelinen aşamada Türk tarafının Cenevre’ye gidilmesi konusundaki tavrı çok net.
Bu konuda bir geri adım söz konusu olamaz.
Türk tarafı ön koşulsuz olacak şekilde daha önce varılan mutabakatlar çerçevesinde Cenevre’ye gitmeye hazır.
Türk tarafının mesajı açık.
Müzakere sürecinde önceden belirlenen zemin ve yol haritası değiştirilemez.
Ön koşul kabul edilemez.
Tüm konuların ele alınacağı şekilde meseleler konuşulabilir.
Buna güvenlik ve garantiler de dahil.
11 Şubat 2014 ortak mutabakat belgesi ile Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı sonunda yayınlanan sonuç bildirisi süreçle ilgili herşeyi ortaya koyan temel belgeler.
Bunları sürecin geldiği bu noktada kimse yok sayıp, yeni kural ve talepler gündeme getiremez.
Zaman gittikçe daralıyor.
Müzakere süreci öyle ucu açık bir şekilde devam edip gidemez.
Müzakereler artık sonuç odaklı yapılmalı…
Cumhurbaşkanlığında dün yapılan toplantıda Türk tarafının bu tutumu bir kez daha teyid edildi.
Aslında Türk tarafının tutumunda müzakere sürecinin başından beri bir değişiklik yok.
11 Şubat ortak mutabakat belgesine imza konulurken hedeflenen çözümdü, bugün de öyle.
Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı eğer 13 Ocak günü Yunan-Rum engeline takılmayıp devam etmiş olsaydı, Türk tarafı orada da çözüm odaklı bir şekilde masada olacaktı.
Bugün de masada…
Sonuç olarak herşey karşı tarafa bağlı.
Onun niyet ve tavrına.
