Nefret - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Nefret

Ahmet OkanAhmet Okan

Zorba müziğinin yaratıcısı ünlü müzisyen Theodorakis genç yaşında ülkesinin kurtuluşu için mücadele etmiş, kurşuna dizilmiş, hatta mezara bile konmuştu.

Ölmemişti, hayatı cuntacılardan nefret etmekle geçmişti…


Vietnam savaşı sırasında binlerce Vietnamlı, Amerikalılardan nefret ediyorlardı ki bir tanesi henüz 17 yaşında kurşuna dizilen Nguyen Van Troi idi. Hem Amerikalılardan hem Amerikan işbirlikçilerinden alabildiğine nefret ediyordu topraklarına çöreklendiler diye.

Kurşuna dizilip ölürken gözleri nefretle doluydu, yüreği insan ve vatan sevgisi ile…

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hayatları idam sehpasında son bulurken yüreklerinde nefret, sözlerinde kararlılık vardı…

İstihbarat marifeti ile hapisten kaçırılan büyük Türk Romancı, hikayeci ve şairi Sabahattin Ali’nin başı bir ormanlık alanda taşla ezilerek öldürülürken, kimin yüreği buna dayanabilir de nefret etmeyebilirdi?

Kimdi o çocuk? Hani yaşı büyütülerek asılırken Kenan Evren Cuntasına aşık olan mı vardı?

Berkin Elvan, Ali İsmail ve diğerleri kurşundan, dayaktan, tekme tokattan sokak ortalarında hunharca öldürülürken, bu canice olaylara tanık olan milyonlarca insanın yüreğine nefret düşmemiş mi? Bu çağdışı gerici zihniyete nefretle bakar olmamışlar mı?

Bilmem ki hangi insanlık dışı olayı saysak!

Cihatçıların tırlara, kamyonlara, minibaslara atlayıp kalabalıklar arasına dalarak insanları çiğnemeleri nefretle karşılanmıyor mu?

Şener Levent ve arkadaşları uyduruk bir senaryo neticesinde “casus” ilan edilip hapse gönderilirken, binlerce insan bu olaya nefretle bakmamış, yollara dökülmemiş miydi?

Kim öldürmüşse öldürmüş, o küçücük çocuklar Kumsal’da bir evde katledilirken, olayı işiten milyonlarca insanın gönlü nefret seline dönüşmemiş miydi? Güneyde ve kuzeyde bu canice girişimler ve dahası tecavüzler düşünüldüğünde hâlâ nefret uyandırmıyor mu?

1950’lerde, 60’larda Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde işlenen yeraltı cinayetleri karşısında temiz yürekli insanlar bütün bu olup bitenlere karşı nefrete kapılmamışlar mıydı?

Bulgarlar tarafından asimile edilmek istenen Türk azınlığa karşı yapılan insanlık dışı muamelelere, göç ve asimilasyon politikalarına karşı nefret duymamak olası mıydı?

Şort giyip sokağa çıktı diye otobüslerde, sokaklarda, parklarda dövülen o genç kızların yüreğine, gerici yobaz zihniyete karşı nefret duygusu oluşmuyor mu?

Köyleri dev makineler eşliğinde yok edilen Kürtlerin yetmez evlerinin barkalarının başlarına yıkılması, bir de yerlerinden edilmesi devlet denilen bir aygıta ve onu yöneten zihniyetlere karşı nefret duymamaları mümkün mü?

Bir okulda ya da bir yardım vakfında el bebek gül bebek yetiştirilecek diye gönderilen aile çocuklarına yapılan tecavüz ve taciz olayları karşısında oluşan nefret duygusunu insanın yüreğinden söküp atmak kolay mı?

Hangi insanoğlu cellada sevgi duyabilir; ona sevgi bağları ile bağlanabilir ki?

Herhangi bir halkın kültürünü parçalamak, zaman içinde eritmek, yok etmek, yok saymak, alışkanlıklarını, hayat tarzını, eğitim sistemini dinamitlemek, bunların yerine başka kültürleri ikame ettirmek,  demokrasisini hiçe saymak, askeri ile parasal gücü ile nüfus politikaları ile bir toprak parçasında yaşananları başkalaştırmak, kendine bağlamak ve sömürgeleştirmek nefreti beraberinde körüklemez mi?

Nefret etmeyelim kardeşim,

Ama nefret de ettirmeyelim…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar