YER ALTI SEVDALARI - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

YER ALTI SEVDALARI

Sana hiç itiraf etmedim;

El ele yürüdüğümüz kömürlüğün yüksek ve karanlık kaldırımlarından korkmuştum her daim.
Hani nefretle anlatırdık birbirimize ikinci şubeye her gidişimizi.
Oysa, beşinci şubede kimsenin duymayacağı işkence çığlıkları yükselirdi ve gencecik bedenler beşinci kattan o kaldırıma atılırdı.
“İntihar” diye geçirilirdi kayıtlara. Etimesgut’ta kimsesizler mezarlığında defnedilirlerdi bir gece vakti.
Aylarca arayıp dururdu yakınları.
Kömür tozlarının savrulduğu o yüksek ve karanlık kaldırımlar, gencecik masum ve inanmış insanların kanıyla yıkanırdı.
Sen bunları bilmezdin.
“Geldiğimizde otlar yemyeşildi ve kuzeydeydi güneş. Kömür deposu boşaldı işte, Mamak’a sonbahar geldi” şarkısını mırıldanırdın mutlulukla, kömür kokularının arasında.
Mamak’taki tutsaklar ölümüne açlıkla direnirlerdi.
Biz kendi dünyamızda sıla hasretiyle yanıp tutuşurken Ankara kara kıştı her daim.
Hem de hiç bitmeyecekmiş gibi.


       ***

Sana hiç söylemedim ama Yenimahalle’deki meşhur pembe boyalı evden de korkardım hep.
Molehiya partileri düzenlerdik kızlı erkekli, doğum günlerimizi kutlardık. Dara düşenin sığınıydı, Mehmet Yaşın’ın dizelerine giren pembe boyalı ev ama her daim mezarımız olmaya da adaydı.
Bir gece vakti kırılacak kapıyla büyük bir kabusa dönüşebilirdi Ankara’nın bitmek bilmeyen kara kışında.
Sana hiç söylemedim ama o pembe boyalı ev sadece aşkımıza değil yer altı sevdalarımıza da yataklık ederdi.
Ve biz ardımıza bakmadan koşardık yer altı sevdalarımızın peşinden.

      ***

Şimdi itiraf ediyorum.
Gittiğimiz her yeni parka şaşırırdın, her yeni sinemada hayrete düşerdin.
Ben, senden önce defalarca adımlamıştım o parkları, korku içinde.
O sinemalardan, her seferinde film bitmeden çıkmıştım, bir eylemin telaşında.
Bir tek seninle serbest ve bahtiyardım.
Bir tek seninle “güzel günler göreceğiz çocuklar” dizelerini coşkuyla okur, “Kürk Mantolu Madonna’yı” şehvetle eleştirir, “Anayurdun Dumanı’nda” heyecanla savrulurdum.

      ***

Evet;
Kapısında nöbetçilerin beklediği, yüksek dikenli tellerle çevrelenen, balık istifi ranzalarda, fener ışığında yazdığın dizeler gibidir her şey.
Üzerinden 28 yıl geçse de “gelen ve ağır ağır büyüyen” bir aşktır bu.
Yer altı sevdalarıyla harmanlanan.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar