Yeniden Rum davaları riski - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Dünya

Yeniden Rum davaları riski

AİHM’deki görevi Haziran’da sona erecek Türk yargıç Işıl Karakaş, mahkemedeki 11 yılını DW Türkçe’ye değerlendirdi. Karakaş, bu dönemde en önemli atılımın Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı olduğunu söyledi.

AİHM yargıçlığı 1 Mayıs 2008’de başlayan Işıl Karakaş, Ocak 2015-Nisan 2017 döneminde mahkemenin beş dairesinden birinin başkanlığına getirildi. Kasım 2015-Nisan 2017 döneminde AİHM Başkan Yardımcılığı yaptı. AİHM yargıçlığı görevi normal olarak 30 Nisan 2017 tarihinde sona erecekti. Ancak Türkiye’nin yeni yargıç için gösterdiği adaylardan kimilerinin AİHM için “ehil” bulunmaması üzerine Karakaş’ın görev süresi de otomatik olarak uzadı. AİHM yargıçlarını seçen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Ankara’nın sunduğu son aday listesindeki Doçent Dr. Saadet Yüksel’i bu yıl nisan ayında yargıç seçmesiyle Işıl Karakaş’ın 11 yılı bulan görev süresi de gelecek ay tamamlanmış olacak.


En önemli kazanım AYM’ye bireysel başvuru

AİHM’de geçirdiği yıllarda Türkiye açısından en önemli kazanımın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru hakkı olduğunu söyleyen Karakaş, AİHM’nin AYM’yi “etkin iç hukuk yolu” görmeye devam ettiğini belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok sayıda bireysel başvuru nedeniyle AYM’nin “sıra dışı bir durumla karşı karşıya” olmasının AİHM tarafından “kabul edilebilir” görüldüğünü kaydetti. AYM’nin bireysel başvurulara yanıt vermekte gecikmesi karşısında AİHM’nin tutumunu değerlendiren Karakaş, “Bu kadar çok başvuruya bir uluslararası mahkemenin cevap vermesi pek mümkün gözükmüyor. Şu an AİHM için önemli olan problemlerin iç hukukta çözülmesi. Elbette içeride çözülmesi demek nasıl çözerseniz çözün demek değil. AİHM’nin içtihatlarına uygun şekilde içeride çözümler üretmeniz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Uzun tutukluluk süreleri

Karakaş, Türkiye’nin AİHM önünde yaşadığı en yapısal sorunun uzun tutukluluk süreleri olduğuna işaret etti. İddianamelerin hızlı hazırlanmamasının sorun oluşturduğuna dikkat çekti. İfade ve basın özgürlüğü konusunda ise “Türk mahkemelerinin bu meseleleri AİHM içtihadına göre yorumlamaktan çekindiklerini” söyledi.

Yeniden Rum davaları riski

Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rumların mülkiyet sorunları için 2006 yılında kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) da değinen Karakaş, TMK önündeki yargı süresinin uzunluğu ve ödemelerdeki gecikmenin Ankara açısından gelecek ay ve yıllarda AİHM önünde yeniden sorun oluşturabileceğine işaret etti. Yargı süresi uzunluğu ve ödemelerdeki gecikmelerin, TMK’yı Rumlar için “iç hukuk yolu” olarak gören AİHM’i ters yönde bir karar almaya itebileceği mesajı verdi.

Ankara’ya tavsiyeler

Karakaş, Türkiye’nin AİHM düzeyinde “çözüm üretebilen” bir ülke olduğunu belirtip, AYM’ye bireysel başvuru mekanizması ve tazminat komisyonunu örnek gösterdi. Türkiye’nin AİHM’de daha az sorun yaşaması için bu mekanizmaların işletilmeye devam edilmesi gerektiğini söyledi. Başta hakim ve savcıların AİHM içtihadı konusunda eğitimi olmak üzere AİHM ile işbirliğinin devam etmesi gerektiğine vurguda bulunan Karakaş, yurt içindeki tüm mercilerin de “AİHM içtihatları doğrultusunda uygulama geliştirmeleri gerektiğini” ifade etti.

“Müslüman kimliği” nedeniyle baskı

Karakaş, AİHM’deki görev süresi boyunca katıldığı en ilginç davalardan birinin İtalya’da kamu okullarındaki çarmıha gerilmiş İsa figürüyle ilgili “Lautsi ve Diğerleri Davası” olduğunu da anlattı. Bu davaya giren “tek Müslüman yargıç” olduğu için eleştiriler aldığını söyledi. Dava sürecinde Mahkemedeki adresine “çeşit çeşit haçlar, çarmıha gerilmiş İsa figürleri ve Avrupa’da Hıristiyanlığın tarihi ve haçın önemi üzerine lüks kuşe kağıda basılmış kitaplar gönderildiğini” belirtti. Karakaş, aynı süreçte Venedik Belediye Başkanı’ndan “hakaret içerikli bir mektup aldığını” da sözlerine ekledi.

Karakaş’ın da içinde olduğu yedi yargıçlı bir AİHM dairesi, Lautsi davasında kamu okullarında sınıflarda çarmıha gerilmiş haç bulunmasına karşı çıkan davacı aileyi haklı bulmuştu. Ancak Vatikan destekli İtalyan devletinin itirazı sonrası dava esastan yeniden görülmüş ve tüm beklentilerin aksine on yedi yargıçlı Büyük Daire önünde İtalya tarafından kazanılmıştı. Bu süreçte on Avrupa devleti İtalya’nın yanında davaya müdahil olmuştu.

Kayhan Karaca / Strasbourg
© Deutsche Welle Türkçe
Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar