Yeni Seçim Yasasının Mahzurları ve AÖA-LAÜ Protokolü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Yeni Seçim Yasasının Mahzurları ve AÖA-LAÜ Protokolü

Onur Borman

Geçen haftaki yazımda değiştirilen son seçim Yasa’sının,  ilk gündeme gelen ve halkın büyük ilgi gösterdiği Tek Bölge sistemiyle bağdaşmadığı ve önceki  5’e küçültülmüş bölge ile bölgecilik zihniyetinin mahzurlarının devam edeceğini, ayrıca halkın diğer küçük bölgelerden çıkacak adayların çoğunu tanımadığı cihetle, tercih sistemi geçerli olduğu ülkemizde, 1- Ya  o bölgelerde yaşayanların görüşleriyle veya 2- Siyasi partilerin propagandalarında üst Yönetimce istenen adayların ön plana çıkarılmasıyla seçmenin, aday’ı bilmeden tercihe yönlendirileceği  ve halk iradesinin direk sandığa yansıyamayacağını, ayrıca bu gün Yönetimlerin içine düştüğü küçük bölgecikler hakimiyetinde aşırı partizanlıkların ve biyat eden adayların seçilmesiyle biyat ve al-ver kültürünün KKTC’yi ne hale getirdiği gibi bir çok diğer sakıncaları değerlendirmiştim.

Yazı konusu halkımızın tümünü ilgilendirdiği için  olumlu bir çok tepkiler aldım ve oy kullanırken yasada konan şartları yerine getirmede de zorlanılacağı dile getirilmektedir. Özellikle de diğer bölgelerdeki tanımadığı kişilere oy verirken biraz önce değindiğim 2  alternatife bağlı olarak veya Kıbrıs tabiri ile ‘guduru’ tercihli oy kullanımı da çok olabilecek. Bu bakımdan her bölgedeki aday sayısının en az  yarısına oy kullandırmak zorunluluğu bu geniş liste içinde hem zaman, hem de bir yanlış kullanım dahi bütün yaptığı tercihleri ve oyunu yakabilecektir.


Diğer mahzurları bir yana, bu seçimlerde oy kaybının fazla olması istenmiyorsa en azından tercihlerin basitleştirilmesi gereklidir. Örneğin tercihlerde Partili olanlar belki tüm bölgelerdeki kendi partili adaylarının çoğunu daha çok tanıyabilir, veya Parti Yönetimi propagandasına göre oy kullanacaktır. Amaç bu mu idi bilmiyorum.

Ancak Karma oy kullananlar için bu geçerli değildir, zor olacak. Her seçmenin yeni yasaya göre oldukça oriyente edilmesi gerekir. Çünkü seçmenlerin oy kullanırken normal bir seçim yönteminden farklı bu garip seçim sistemini hazmetmesi seçim sistemiyle ilgilenmeyen her seçmenden beklenemez. Her Partinin 50 adayı var, ki seçime girecek en az 9 parti söz konusu ve toplamda 450 aday edecek.!

Daha önce seçmen sadece kendi bölgesindeki az sayıdaki adayları tercih ederdi, gerek parti içi gerekse karma. Şimdi seçmen tüm bölgelerden seçeceği cihetle, hele karma oy kullanımında çarşaflarda yazılı 450 aday’ın içinden seçecek!.

Dolayısıyla karma kullanacaksa bu kadar aday içinden her bölgenin aday sayısının en az yarısı kadar çeşitli partilerden tercih kullanması seçmeni her yönden zorlayacaktır. Hem zaman hem de kısıtlı hissettiği süre içinde tercihini kullanırken bir eksik bir fazla oy bile, oyunu yakacaktır. Bu bakımdan karma oy kullanmada en az yarısı şartının kaldırılması kanaatimce daha pratik olacaktır. Çünkü ‘en az yarısı kadar oy,’  şartı diğer bölgelerdeki  seçmen tarafından tanınmayan adaylara vereceği oy zaten iradesini yansıtamayacak ve test sınavlarında soruları bilmeyen öğrencinin bir nevi tercihi gibi bir tercih yapmak zorunda kalacak.

Onun için karma oy’da seçmen her bölgeden, o bölgenin aday sayısını aşmamak kaydıyla, yarısından daha az veya çok tercih kullanmada serbest olsun.  Oy kaybını önlemek için bir alternatiftir.

Veya örneğin hiç olmazsa seçmen, en az yarısı kadar tercihi, sadece kendi seçim bölgesi adayları için kullanabilsin, diğer bölgelerden asgari yarı aranmasın. Aksi halde bu karmaşık oy kullanma yönteminde- sistem diyemiyorum maalesef- bu kadar toplam aday içinden her bölgeden bir eksik bir fazla oy kullanımı toplam oy kayıplarını bu seçimde yükseltecektir. Çünkü geçen seçimlerde oldukça yüksek bir karma oy oranı vardı. Yüzen oyları unutmamak gerekir.

_______________________________________________________________________________

AÖA ve LAÜ Protokolü

Protokol toplumumuzda genel olarak benimsenmedi. Hükümetin icraatlarında topluma rağmen dayatmalar bir çok konularda maalesef sürdürülmektedir. Üstelik bu protokole karşı reaksiyonlar sürerken Akademi ile ilgili yanlış bilgiler Eğitim Bakanlığının en üst kademelerinden örneğin lisans üstü eğitim konusunda olsun başka konularda olsun sürekli basına servis edilmiştir. Sendikalar bunu isimleri de vererek yalanlamışlardır. Resmi makamların halka yanlış bilgiler vermesi her alanda esefle izlenmektedir. Yalnız eğitimde değil her bakanlıktan Bakan düzeyinde yapılan açıklamaların çoğu böyledir maalesef. Bu, halkta güven bunalımı yaratmaktadır. Çünkü halk yaşıyor görüyor ve bilinçlidir. Çalışma hayatında olsun, ekonomide, mali konularda olsun, proje uygulamaları ve istatistiklerde olsun Yetkililerin çok dikkatli konuşmaları güven açısından çok önemlidir. Sözlerin havada kaldığı dönemler yaşanmaktadır.

Yönetimde endişe ile izlenen diğer bir husus, örneğin AÖA’da olduğu gibi Resmi Kurum ve kuruluşları eritme ve yok etme konusundaki icraatlardır. Devlet okulları ihtiyaca göre çoğaltılacağına gittikçe azaltılmaya çalışılmaktadır. Gelir seviyesi yetmeyen halkın genelinin bu gün özel okullara mecbur edilmesi ve artan nüfusa göre okul açılmaması ailelere en büyük yükü yüklemektedir. Bazı alanlarda özelleşme doğru olabilir de devletin temel görevi olan Eğitim, Sağlık, enerji, haberleşme ve ulaştırma konularında çok dikkatli davranması şarttır. Özellikle eğitim ve sağlık.  KTHY batırıldı halk çok bedel ödüyor, sömürülüyor. Ulaştırma Bakanlığı hiçbir önlem alamıyor.

Çok bozulan gelir dağılımı içinde Çocuklarını okutmak için aileler maddi güçlükler içinde dağılıyor. Devletin bu konularda geri çekilme tandansı yani bu gidiş tehlikeli bir gidiştir. Devletin her şeyi ihale etme lüksü yoktur. Özellikle Çocukların geleceğine Devletin sahip çıkması, şarttır, çağdaş bir eğitim sağlamak görevidir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar