“Yarınlar bizim” şarkısını söylemeye az kaldı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

“Yarınlar bizim” şarkısını söylemeye az kaldı

Bekir AzgınBekir Azgın

Donald Trump’ın Amerika’dan fırlattığı füze Orta Doğu’nun ortasına düştü. Ve tüm dünyada gündemi alt üst etti. Bizimki boş durur mu, bir havaî fişenk de o patlattı. Her taraf parladı ve Kudüs ortasındaki kutsal yerler aydınlanmış oldu.

Bizimkinin parlamasını anlıyorum. Türklere ve Araplara damarlarındaki asil kanda Selâhattin Eyyubî genleri olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Gerçi Araplar bu genleri pek takmıyorlar. Daha geçenlerde harita üzerinde yerini pek az kişinin ezbere işaretleyebileceği Birleşik Arap Emirlikleri’nin dış işleri bakanı “Erdoğan’ın atalarından Fahrettin Paşa’nın Medine’den pahada ağır eserleri çaldığını” iddia eden bir Tweet’i re-tweet etmişti.


Arapların Osmanlılara ve Türklere bakış açılarını göstermesi bakımından bu tweet ilginçtir. Buna karşılık, daha düne kadar Erdoğan ne diyordu? “Geçmişte ders kitaplarımızda kasıtlı ve yanlış şekilde yer alan ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ yalanını artık bir kenara bırakmanın zamanı gelmştir.” Yani, şu Allahsız Kemalistler bunu uydurmuş, çocuklarımıza yutturup duruyorlar.

Türklerdeki bu Arap sevgisi, tarihi gerçekleri tahrif etme noktasına ulaşmıştır. Gördüğüm kadarıyla bu “Araplara toz kondurmama sevdası” meselâ, İranlılarda yoktur.

Yazılanlara fazla kızmaya da gerek yoktur çünkü yazılanlarda gerçek payı bulunmaktadır. 1916-1919 yıllarında Medine’yi savunan Fahrettin Paşa, 1917 yılında kutsal emanetleri gizlice İstanbul’a göndermişti. Kuşkusuz bu değerli emanetlerin birçoğu Osmanlı padişahlarının gönderdiği hediyelerdi. Ve elbette iyi niyetle oralardan uzaklaştırılmıştı. Kutsal eşyalar İngilizlerin eline geçmesin diye.

Fahrettin Paşa 1916 – 1919 yıllarında başarıyla Medine’yi savunmuştu. Hem İngilizlere karşı hem de Lawrence’in peşine düşen Araplara karşı. İngilizler, onun gösterdiği başarılara hayranlık duymuş ve ondan “Çöl Aslanı” veya “Çöl Kaplanı” olarak söz etmişlerdi.

Osmanlılar teslim olduktan sonra Paşa’nın da teslim olması emredilmiş ama o emirlere boyun eğmeyerek savaşı sürdürmüştü. Mondoros Mütarekesi’nden 72 gün sonra cephane ve yiyecek tükenince kendi askerleri tarafından esir alınmış ve düşmanlara teslim edilmişti. Ondan sonra iki yıl boyunca Malta adasında tutulmuştu. Ne var ki Fahrettin Paşa korkularında haklı çıkmıştı. Medine ele geçirildikten sonra kent Araplar tarafından yağma edilmişti.

Bu işlere adı karıştırılan Erdoğan da tutumunda ciddi değişiklikler yaparak şöyle buyurmuştur: “Fahrettin Paşa, Medine’yi 2 yıl 7 ay müdafaa etti. Ey bize bühtanda bulunan zavallı! Senin ceddin neredeydi?” Bilmezmiş gibi soruyor. İngilizlerle birlikte Fahrettin Paşa’ya karşı savaşıyordu onun ceddi.

Erdoğan’ı anladık da dünyadan zerre kadar haberi olmayan Trump’ın Kudüs’le derdi ne? Ona ne oluyor? Damat beyin İbranî olması bu kararda etkili olmuş olabilir mi? Hiç sanmıyorum. Trump ikinci dönem için yatırım yapmakla meşguldür. Onun ne İsrailliler umurunda ne de Filistinliler. İster barışsınlar, ister dövüşsünler.

Bir kere, kabul etmek gerekir ki Amerika’da varlıklı ve etkin bir Yahudi lobisi var. Onların dolarlarına da oylarına da ihtiyacı var. Amerika’ya bir dolara mal olmayan bir imzayla Yahudileri hele de Ziyonistleri peşine takmış durumda.

İkinci olarak, seçimlerde çoğunlukla muhafazakârları destekleyen Evangelistleri tatmin etmek derdinde. Evangelizm, birçok Hristiyan mezhep ve tarikatı bünyesinde barındıran bir şemsiye deyimdir. Protestanlığı baz alarak gelişmiştir. 19’uncu yüzyılda ilerici bir mezhep olarak köleliğe karşı çıkmış ve köleliğin yasaklanmasına ön ayak olmuştu. Daha sonra muhafazakârlar ve reformistler diye ikiye bölündüler. Muhafazakârlar süratle göçlendiler ve tahminlere göre bugün 100 milyondan fazla Amerikalı muhafazakâr Evangelist’tir.

Evangelistler, Darwin’in Evrim Teorisi’ne inanmazlar. Belirli aşamalarda Tanrı’nin eli değmiş ve bilinen değişiklikler meydana gelmiştir deniyor. Ayrıca bilim adamlarının saçmaladıkları gibi evren bilmem kaç milyar yaşında değil. Tevrat’a bakın, orada göreceksiniz. Olsa olsa 10 bin yaşındadır.

Katolikler gibi Evangelistler de çocuk düşürmeye çiddetle karşıdırlar. Ayrıca, cinsel özgürlüğe ve homoseksüelliğe de karşıdırlar.

Gelelim zurnanın zırt dediği deliğe. Evangelistler, Yahudilerin “seçilmiş millet” olduklarına inanırlar. Ayrıca onların “va’dedilmiş topraklar”da yani Filistin’de yaşamaları gerektiğine inanırlar. Zaten gün gelecek Yahudilerin tümü orada toplanacaklardır.

İnsanlığın amacı kıyamet gününü getirmek için çaba sarfetmektir. Bu nedenle Kudüs, Yahudi devletinin başkenti olmalıdır. Mescid-i Aksa camiinin yerine de yüzyıllar önce yıkılmış olan Hz. Süleymen’ın (Solomon’un) tapınağının yeniden inşa edilmesi gerekir. Ondan sonra, İsa Mesih ikinci defa yeryüzüne inecek, Yahudiler Evangelist olacaklar. Tüm dünya Evangelist olunca kıyamet kopacak ve insanlık kurtulacaktır. Kıyamet, nedense, önce Orta Doğu’da kopacakmış.

İnanır mısınız, inanmaz mısınız bilemem. Ancak şu bir gerçek ki manyaklık bir türlü değildir. Ve Trump da bu manyaklıkları kendi çıkarları için gayet iyi  kullanmaktadır.

Muhafazakâr oyların garanti edilmesi için son imzayı da önceki gün attı. Zengin Amerikalılara büyük bir vergi indirimi yaptı.

Artık siz Trump’ın kendine has gülümsemesini seyreyleyin. Ne yazık ki Türkçe bilmiyor. Bilseydi, muhakkak “Yarınlar bizim” şarkısını söylerdi televizyonda.

Bizler de “Delirmeye az kaldı”.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar