Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, klasik Erdoğan politikaları yerine yeni yeni yol arayışları gündeme gelmektedir.
Son NATO toplantısı, Tayyip Erdoğan’a, “ŞANTAJ POLİTİKASI İLE” bir yere varılamayacağını öğretti.
Dün KARA dediklerine artık AK demek zorunda kalan bir politikacıyla artık sık sık karşılaşacağız.
G-20 zirvesiyle beraber SİSİ ile çekilen resimler Türk medyasını süslemeye başladı.
Oysa SİSİ, bir dönem Erdoğan’ın enfazla karşı çıktığı politikacılarındandı.
İsrail’e gelince…Olanlar herkesin gözü önünde oluyor.
Özet olarak, gerek Suriye’ye bakışta, gerekse Yunanistan’a bakışta da köklü değişiklikler olmaktadır.
Zaten ekonominin başına getirilen Mehmet Şimşek’in son uygulamaları, faizlerin yükseltilmesi, sıkı para politikaları ve BATI’YA GÜVENCELER VERME Erdoğan Politikalarının iflasından başka bir şey değil mi?
AB ülkeleri de ,Türkiye’yi değerlendiren son raporlarında, Türkiye’nin içine girdiği kaygan zemini görmekte ve orta bir yol tutturmaya çalışmaktadırlar.
Avrupa Birliği Komisyonunun 2022 Genişleme Raporu 12 Eylül günü yayınlandı. Aday ülke statüsündeki Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilerin yöneltildiği raporda, ‘Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler bulunduğu’ belirtildi.
Raporun hazırlanma sürecinde demokratik gerilemenin ve başkanlık sistemindeki yapısal eksikliklerin sürdüğü kaydedilen raporda şöyle denildi:
“Avrupa Konseyi ve organlarının temel tavsiyeleri henüz ele alınmadı. Parlamento, hükümeti hesap verebilir kılmak için gerekli araçlardan yoksun. Anayasal yapı; yürütme, yasama ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığı sağlamaksızın, yetkileri cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezileştirmeyi sürdürdü. Etkin bir güçler ayrılığı mekanizmasının olmaması, yürütme organının demokratik hesap verebilirliğini seçimlerle sınırlı kılmaya devam ediyor.”
Yargının, terörle bağlantılı olduğu iddia edilen suçlarla ilgili olarak, TBMM’deki muhalefet partilerinin üyelerini sistematik olarak hedef almaya devam ettiği dile getirildi.
Hükümetin muhalefet partilerine mensup belediye başkanları üzerindeki baskısının yerel demokrasiyi daha da zayıflattığı, muhalif belediye başkanlarının idari ve adli soruşturmalarla karşı karşıya kaldığı, Güneydoğu’da yerel demokrasinin ciddi şekilde engellendiği belirtilen raporda, Güneydoğu’da zorla görevden alınan belediye başkanlarının yerine hükümet tarafından kayyum atandığı dile getirildi.
Güneydoğu’da yerel demokrasinin ciddi şekilde engellendiği belirtilen raporda, Güneydoğu’da zorla görevden alınan belediye başkanlarının yerine hükümet tarafından kayyum atandığı dile getirildi…
“Ülke, uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak yolsuzlukla mücadele organlarını oluşturmadı.
Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de değinilen raporda gerilimin bir süre azaldığı ancak son dönemde yeniden artış eğiliminde olduğu vurgulandı.
Raporda, “Türk savaş gemileri, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİ yasa dışı olarak engelledi” ifadesine yer verildi.
Raporda, sonuç olarak, birçok alanda AB müktesebatıyla mevzuat uyumu konusunda daha fazla çalışma yapılmasının gerektiği vurgulanırken “Tüm alanlarda, uygulama ve yürütmenin önemli ölçüde iyileştirilmesi gerekmektedir ifadeleri yer aldı.
Tayyip Erdoğan RAPOR’u değerlendirmeyi yüzeysel bir dille yaparak Türkiye’nin hedefinin AB’ye üyelik olduğuna yeniden vurgu yaptı.
Tüm gelişmeler, Türkiye’nin yeni ve ciddi bir yol ayrımına geldiğini göstermektedir. İdare’i maslahatçı politikalarla politikaları sürdürmek artık zorlaşmıştır.
Ya GEMİ KARAYA VURACAKTIR, ya da KÖKLÜ İÇ VE DIŞ POLİTİKALAR değiştirilecektir.Türkiye için artık ÜÇÜNCÜ BİR YOL KALMAMIŞTIR.