Türkiye ekonomisinde büyüme trendi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye ekonomisinde büyüme trendi

Onur Borman

Geçen hafta içinde Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı göstergelere göre, Türkiye’de 2016 yılı son çeyreğinde ekonomide beklenen(% 2.3)üzerinde,  % 3.5 oranında büyüdü. Bir yıllık büyüme ise % 2.9 olarak gerçekleşti ki beklentiler yıllık (% 2.2 idi).

Bu yıl Türkiye ve çevresinde çeşitli iç ve dış siyasi olumsuz gelişmeler içinde bu büyümenin sağlanması genellikle ekonominin sağlamlığına işaret etmektedir. 2016 yılının ilk iki çeyreğinde (önce %4.7, %3.1)bilahare yeni hesaplama şekli ile % 4.5 olarak revize edilen büyümeye karşılık, 3.çeyrekte – %1.8 küçülmüştü. 4.çeyrek büyüme ve 2017’ye yansıyan ilk üç aylık veriler ise 2017’de olağanüstü bir değişiklik yaşanmazsa ekonomide bir  toparlanma dönemine girileceğini işaret ediyor.


2016, 4.çeyrekte büyümeyi etkileyen unsurlar içinde, artan döviz kurlarına karşı Hükümetin aldığı rahatlatıcı bir çok önlemler harcama trendinin yükselmesi ve tüketim harcamalarının % 5.7 artması   önemli bir katkı sağladı. Bu dönemde konut, otomotiv, dayanaklı tüketim mallarının, devletin yaptığı teşviklerle geliştirilen harcama trendi, büyümeyi etkiledi. Diğer büyümeye katkı, devlet ve özel yatırımlarının artması ve yapılan vergi indirimleri ile kredi hacminin arttırılması, kredilerin yapılandırılması suretiyle belli sektörlerin canlanmasına neden olmasındandır. Son çeyrekte hemen her sektörde az veya çok büyüme oldu. Üretimde, en çok büyüyen sektörler, imalat sanayii %4.4, inşaat % 3.7 , bilgi-iletişim, finans ve sigorta’dır.

2016 yılının bütün yıl olarak büyümesine ise, üretimde etki yapan sektörler, birinci inşaat % 7.2, sonra imalat sanayi %3.9, finans ve sigorta ile bilgi iletişim ve diğer sektörlerdeki, -tarım ve bazı hizmet sektörleri hariç- gelişmelerdir.

Harcamada ise büyüme,  vatandaşın %2.3,  devletin %7.3 tüketim artışı ile yatırımlarda (devlet-özel)% 3 büyümesiyle olmuştur. Sonuçta 2016 GSYIH büyümesi olan % 2.9 oranına katkı sağlayan puanların başında da  sanayi ve inşaat sektörleri en fazla olmak üzere diğer sektörler  0.16 ile 0.64 arasında katkı sağlamışlardır. En büyük katkı ise 1.40 puan ile vatandaşın harcamaları ve 1puan ile Devletin harcamaları ve  0.90 puan ile de kamu ve özel yatırımların katkısı olmuştur. Buna mukabil Tarımda ve bazı hizmetlerde ise küçülmeler olmuştur.

Türkiye ekonomisinde son 10 yılda, 2004 yılından sonra 2009 hariç,  %8.5, 9, 11 gibi çok yüksek büyüme hızları yaşandı. 2014’den sonra çeşitli iç ve dış siyasi nedenlerle de düşmeye başlayan büyüme hızı % 5-6 civarlarına gelmiş, 2016’da ise küresel etkilerle de % 2.9 seviyesine düşmüştür. Ekonomide % 5-6 büyümesi az bir gelişme olmamakla beraber önceki yıllara göre hız kesmiştir. Ayrıca gelişmiş ekonomilerde doyum noktasına yaklaşıldığı cihetle % 2-3 gibi büyüme oranı çok yüksek bir oran olmakla beraber, gelişmekte olan ülkeler için kat edilecek mesafelerin fazla olması dolayısıyla bu oranlar düşük sayılmaktadır.

2016 yılında ise % 2.9 büyüme,  3.çeyrek daralmadan sonra, son çeyrekteki ekonomik sektörlerdeki hareketlenme ile bu seviye yakalanmış, 2017’de de gerek üretim ve gerekse ihracatta ve hizmetler sektörlerinde iyi bir gidiş olduğu çıkan istatistiki sonuçlardan görülmektedir. Döviz kur artışlarının küresel etkilerinin TL’sını etkilediği gibi içte faiz hadlerinin de düzenlemesinde tereddütlü ve çok temkinli davranılması kur hareketlerini arttırmaktadır. TCMB’nın kur hareketlerini düşürmek için piyasaya sık döviz sunması ise döviz rezervlerini bir miktar azaltmıştır.

Mevduatta az da olsa 2017 Mart ayında bir azalma ve kredi hacminde ise yıl başına göre 3 ayda teşviklerle 60 milyar$’a yakın bir genişleme olmuştur.

Açıklanan istatistiklerde,  İşsizlik ve enflasyonun ise yüksek ve çift rakamlara ulaştığı görülmektedir. Tüketici fiyat endeksi Mart 2017’de geçen yılın aynı ayına göre yıllık Mart’tan Mart’a % 11.2, işsizlik oranı ise % 12.7’ye yükselmiştir.  TCMB’nın Mart 2017 enflasyon raporuna göre ‘hizmet enflasyonundaki yüksek seyir devam ederken TL’nın birikimli değer kaybının gecikmeli etkisiyle temel mal enflasyonunda genele yayılan bir enflasyon olduğu’ ifade edilmekte, gıda, ulaşım, giyim ve hizmetlerle temel kullanım mallarındaki enflasyon seyrinin yukarı doğru olduğu vurgulanmıştır.

İstihdamda devlet desteği ve istihdam teşvikleri ile bir miktar istihdam arttırılmış olmakla beraber Türkiye’ye çevre ülkelerden toplu göçler işsizliğin çoğalmasına neden oluyor. Bir de işgücüne katılım oranının son beş yılda % 47’den % 52’ye çıkmasının işsizlik oranını arttırılmasına neden olarak gösterilmektedir.

İhracatta geçen yılın ayni dönemine göre 2017’de 2 ayda % 6.7 artış olmuş ancak ithalatta da % 8’in üzerinde artış olmuştur. Mart ayında ise ihracatta geçen yılın aynı ayına göre % 19 gibi önemli bir artış olmuştur. Bir ayda 13.6 milyar$. Bu yıl ihracatın daha da arttırılacağı yeni pazarların ve siparişlerin arttığı ise  hem yetkililerden hem de imalatçı ve İhracatçılar Meclisinin açıklamalarına göre beklentiler yüksek düzeyde tutulmaktadır. Turizmde de geçen yıla göre hareketlenmenin yaşanacağı ve yapılan rezervasyonlarla geçen yıla göre sektör temsilcileri daha umutlu görünmektedir. 2017’nin daha iyi bir yıl olarak idrak edilmesi beklenmektedir.

KKTC’de Hükümet yetkililerince ekonomik konularda herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi ekonomideki durumun ne olduğu ve bu yıl Hükümetin ekonomideki hedeflerinin ne olacağı hususunda hiçbir bilgi kamuoyuna verilmemektedir. Gerçekleşmeler ve gelecekle ilgili yapılacak Hükümet faaliyetleri bilinmemektedir.   2016 ile ilgili açıklanan resmi bilgiler, sadece enflasyon ve 2016 Bütçe durumudur.  Şöyle ki, 2016 yılı enflasyonu % 10.1 ve 2017’de 3 aylık enflasyon % 4.61olmuştur. 31 Mart 2017 tarihinde geçen yılın aynı ayına göre bir yıllık enflasyon ise, % 15’e çıkmış bulunmaktadır.

Bütçe sonuçları ise 2016 yılı sonu Genel Giderlerle Genel Gelirler arasında ilan edilen sonuçlara göre 20.8 milyon TL artı görülmekle birlikte, bunun nedeni TC Kredisi olarak alınan 220 milyon TL’lik borcun, Toplam Gelirler içine Gelir olarak dahil edilmesindendir. Kredi bir Gelir değil borç’tur, dolayısıyla Gene Gelirlerle genel Giderler arasında 199.2 milyon TL  Açık söz konusudur.  Yerel gider ile Yerel gelir arasında  ise 254 milyon TL Açık vardır. Son yıllarda,  Hibe’ler’le birlikte  alınan ‘Krediler’ de  hesaplarda yanlış bir şekilde ‘Toplam Gelir’ rakamına ilave edilerek esas Açık, maalesef kamufle edilmektedir.

2016 yılında öngörülen TC Hibe (revize) toplam Yatırım ödenekleri de 432 milyon TL olduğu halde, 2016 yılı içinde 145 milyon TL’sı kullanılmış, 287 milyon TL’sı maalesef kullanılamamıştır. Bu miktar 2015 ve 2014’de yatırımlar için kullanılamayan toplam 352 milyon TL’ye ilaveten kullanılmayan miktar olmaktadır.  2017 , yılı 3 aylık yerel giderle yerel gelir arasında ise, 69 milyon TL açık söz konusudur.

Genel ekonomik politikalar olarak sektörleri geliştirici önlemlerin alınamaması, ülke ihtiyaçları olan yatırımların gerçekleştirilememesi dışında Devletin acil ve normal yapması gereken önemli icraatlarında da belirsizlikler devam etmektedir. Örneğin her gün konusu edilen Geçitköy barajındaki denize dökülmekte olan Su gibi can alıcı ve elzem ihtiyaç olan konuda ne yapılacağı bilinmemekte ve hiçbir adım atılamamaktadır.  İnsan hayatını ilgilendiren trafik karmaşası, yolların, araçların güvenliği, iş ve çalışma hayatının güvenliği, sosyal hayatın içine düştüğü suç oranlarının olağanüstü arttığı bu dönemlerde her gün basının ve kamuoyunun yaptığı yoğun uyarılar dikkate alınmamakta, düzeltici gerekli önlemler alınmamaktadır. Caydırıcı cezai müeyyidelerin ve denetimlerin arttırılması gereği varken, en önemlisi de bir çok konularda mevcut yasalar dahi uygulanmamaktadır. Örneğin inşaatlarda kat sınırı, inşaat kalitesi, iş güvenliği ile ilgili önlemler,  ihalelerde, arazi tahsislerinde, atamalarda, yol güvenliğinde, araç muayene ve kontrollerinde yasalarda öngörülen önlemlerin ve prosedürlerin dahi uygulanmaması ve bunun gibi onlarca sayılabilecek her sektördeki yasal önlemlerin yerine getirilmemesi toplumda haksızlık ve adaletsizlik duygularının ve karmaşanın artmasına neden olmaktadır.

Meclisimize de düşen önemli bir görev, bu hayati konularda Hükümet icraatlarının etkin bir Denetim’le hızlandırabilmesini sağlamaya yönelik mesailere daha fazla yer verilmesi ve daha fazla hazırlık ve takibin yapılmasının zaruretidir. Gençliğin, iş insanlarının, halkın ileriye daha fazla umutla bakması ihtiyacı için, bütünlük içinde gayret  şarttır. Güçlü muhalefet icraatlara yön verdirebilir..

2-  Ceza Yasası ve Kürtaj konusunda değişiklik Önerileri, ( Ayrı başlık olsun)

Günlerdir kamu oyunda ve vicdanında çeşit yankılar uyandıran anne karnındaki mevcut yasalara göre 10 haftalık’a kadar hamileliğin sonlandırılmasının, 20 haftalık’a çıkarılması ile ilgili Yasa Önerisine ilişkin olarak, bir vatandaş, bir kadın ve bir anne olarak bir çok insan gibi okuyucularımla görüşlerimi paylaşmak ihtiyacını duydum.

Anne karnında 20 haftalık bir bebek, her uzvu oluşmuş, uzmanlara ve tıbbi yayınlara göre de kalbi 120-160 arası atan canlı bir varlıktır. Normal bir hamileliğin de yarısını geçmiştir. Bir candır. Ve bir canın Yaşam hakkı söz konusudur. Yaşam hakkı da en kutsal bir ‘İnsan hakkı’ olup, başka her türlü hakkın üstünde ve her türlü gerekçelerin ötesinde, en üstün bir insan hakkıdır.  Yaşam hakkının sonlandırılması, hiçbir gerekçeye dayandırılacak bir konu olamaz. Hele savunmasız masum bebeklerin yaşam haklarının sonlandırılması söz konusu ise, daha da insani ve vicdani bir önem taşır. Her ne gerekçe ile olursa olsun, genel kabul görmüş 10 haftalık hamileliklerin üstündeki hamileliklerin sonlandırılmasının ancak ve sadece annenin ve bebeğin sağlık sorunları söz konusu olduğunda, ve bunun da Devletin Sağlık Kurulu’nun değerlendirip verebileceği bir karar doğrultusunda olması, mümkün olabilmelidir. Dünyada bu konularda çok değişik şartlarda değişik görüşler olabilir.  Ancak hele maddi nedenlerin veya geriye kalan aile fertlerinin çeşitli durumları ve toplum içindeki sorunların veya kişilerin sorunlarına  çare olarak, 5 aylık safhaya gelmiş hamileliklerin sonlandırılmasına yol açılması, çare değil, daha ziyade başka bir çok kişisel ve toplumsal, ve psikolojik sorunlarla, kadın hayatını riske atma ve kadın ve çocuk haklarının da daha çok ihlali olaylarını yaratma ve zorlama kapasitesi vardır. Ayrıca bir annenin can taşıyan kendi çocuğunu dahi istediği gibi tasarruf etme hak ve yetkisi yoktur. Çünkü her anne aynı sorumluluğu düşünemeyecek mental kapasitede olabilir. Annelik önce fedakârlıktır, öncelikle bebeğini koruma konusunda. Kadına istismar, tecavüz, hastalık gibi çeşitli sağlık sorunlarında ise erken başvuru ve Sağlık Kurulu devrede olmalıdır kanaatindeyim. Münferit olayların genel hükme bağlanması sakıncalıdır.  Her gün dünya basınında okuduğumuz çeşitli olaylar vardır. Artan bu tür olaylar karşısında,  Devlete düşen kadın ve çocuk istismarını önlemek ve koruyucu önlemler getirebilmektir.

Devletce arttığı öne sürülen bu tür sorunlara, toplumsal veya kişisel destek ve rehabilite edecek ortamları sağlamasına  yönelik çalışmaların yapılması ve önlemlerin alınması yerine, çare olarak can taşıyan bebeklerin feda edilmesine yönelik önlemlerin gündeme gelmesi, çok yönlü sorunları da gündeme getirebilecektir. Zaten tanınmamış bir devlet olarak ve dünyada bazı aksiliklerin merkezi olarak görülmeye başlanan KKTC’de, bir de böyle bir yasal zemin hazırlanırsa, ve bu yönde sektör oluşması durumunda Uluslararası alanda yaratacağı insan haklarına yönelik KKTC’nin imajı acaba nasıl görülecektir?  İyi düşünelim. Oluşmuş bir bebeğin bir insan hayatı olarak sayılması gereği üzerindeki dünyada genel kabul ve ağırlık kazanmış görüşlere göre, Anayasa’mızın 15.maddesine de aykırı olduğu kanaatindeyim.

Meşhur Anayasa profesörü Sayın Bahri Savcı’nın, ‘ Yaşam hakkı bir temel (fundamental)  özgürlüktür, birincil haktır. ….İnsansal varlık olarak yer yüzüne gelmek ve orada kendini idame etmek Yaşamdır, ilk özgürlüktür;  hiç kimsenin başka her hangi bir varlığın önleyemeyeceği, engel olamayacağı, sınırlayamayacağı bir özgürlüktür’  sözleriyle bitirmek istiyorum.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar