MERAKI ÇOCUKLUK YILLARINDA BAŞLADI: Hatice Tezcan “Tiyatrocu olmak için doğdu” sözünü en güzel örneklerinden biri… Hayatına hep tiyatroya göre yön veren Tezcan, çocuk yıllarında bile annesinin kıyafetlerini giyip, farklı karakterlere büründü
Ceren ÖZBİL
Kimi insanlar vardır mesleğiyle o kadar özdeşleşmiştir ki “Tam da bu meslek için doğdu” dedirtir, işte o isimlerden bir tanesi de Hatice Tezcan… Her kadar çocukluğunda çekingen, kendi dünyasında yaşayan bir olduğunu anlatsa da Tezcan’ın, insanlar üzerinde bıraktığı izlemin çok farklı.
14 yaşından beridir aktif bir şekilde tiyatronun içinde yer alan Hatice Tezcan güler yüzü ve sıcakkanlı kişiliğiyle de sevilen ve bilinen bir tiyatro oyuncusu. Tezcan’ın kendini mesleğine adadığı her cümlesinden rahatlıkla anlaşılıyor.
Çocukluktan başlayan bir merak…
Hatice Tezcan’ın tiyatro oyunculuğuna merakı çocukluk yıllarında başlamış. Babasını henüz 17 günlük kaybeden ve abisinin de Türkiye’deki bir üniversiteyi kazanmazı nedeniyle yıllarca annesi ile beraber yaşadı. O yıllarda sürekli annesinin kıyafetlerini, ayakkabılarını giyip farklı makyajlar yaprak başka bir kimliğe bürünmeye çalışan Tezcan evin kapısını çalarak annesine kim o dedirttiğini ve her defasında farklı bir kimlikle evden içeri girmeyi oyun yaptığını anlattı.
Bir tek tiyatrodan kopamadı…
Çocuk yıllarında tiyatro dışında bale, piyona çalma gibi birçok sosyal aktivitenin içinde yer alan Tezcan bir tek tiyatrodan kopamadı. Tezcan ilkokul müsamerelerinde tiyatro oyunlarında rol aldı. Öğretmenleri nedeniyle kendini şanslı gören Tezcan, Halk Sanat Derneği’nde de çalışmalar da bulundu.
“Tiyatro benim için bir kapı oldu”
Çok çekingen bir çocuk olduğunu anlatan Hatice Tezcan, tiyatronun bu çekingenliğini aşması için bir kapı olduğunu söyledi. Tezcan şu şekilde konuştu:
Aşırı çekingen bir çocuktum. Beni bıraksalar hiç konuşmadan saatlerce bir yerde oturabilirdim. Adımı söylemeye bile çekiniyordum. Tiyatro benim için bir kapı oldu. Aslında farklı kimliklere bürünürken sıkıntılarımı dertlerimi daha kolay anlatıyorum. O karakterler altında kendimi daha rahat anlatabiliyorum. Yırtık çocuklar için görüne bir meslek olsa da ben tam tersini yaşadım.
30’a yakın oyun oynadı…
14 yaşından beridir tiyatronun içinde yer alan Hatice Tezcan 30’a yakın oyunda yer aldı. 1994 yılında tiyatroya kaydını yaptıran Tezcan, üniversite yılarlı dışında hiç tiyatrodan kopmadı. Tezcan tiyatro dünyası içinde gerekirse oyuncu, gerekirse afişlerin ve kostümlerin hazırlanmasında yer aldı.
“Adımı bile yanlış söyleyebilirdim”
Tiyatro da ilk günkü heyecanını hiç kaybetmeyen Tezcan, tiyatroya başladığı ilk günü şöyle anlattı:
Yaşar Ersoy bir ekip oluşturuyordu. Yaklaşık 20 kişi bardı. Bizden kendimiz tanıtmamızı istediler. O an adımı bile yanlış söyleyebileceğimden endişelendim. Çok heyecanlıyım. Kızardım, morardım, yeşile döndüm.
Kıbrıs’tan ayrılmayı hiç düşünmedi
Ankara’da oyunculuk eğitimi alan Tezcan, Türkiye’de kalıp İstanbul piyasasının içine girme şansı olsa da Kıbrıs’tan vazgeçmedi. Tezcan Ankara’daki eğitimini tamamlar tamamlamaz Kıbrıs’a döndü. Hatice Tezcan şu şekilde konuştu:
Ben Ankara’da eğitim aldım. Burslu okuyordum. O yıllarda tam bir öğrenci oldum. Tiyatroyu her ne kadar basamak gibi görüp kendini sinema sahnesinde görmek isteyen arkadaşlarım olsa da ben bunu tercih ettim. Hiçbir zaman tam anlamıyla İstanbul’da piyasanın içine girmeyi tam anlamı ile düşünmedim. Bunu söylediğim olsa da yürekten hiçbir zaman istemedim. Hiç tereddütsüz mezun olur olmaz Kıbrıs’a gelip Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu’nda çalışmaya başladım.
Hayatı dolu dolu yaşamayı seviyor
Hatice Tezcan, tiyatro oyunları dışında birçok kısa ve uzun metrajlı filmde de rol aldı. Tezcan şu şekilde konuştu:
En büyük tutkum tiyatro oldu. Onun dışında da yaptım birçok var. Kısa filmler, Limasal sosyal sorumluluk kapsamında okulları gezip drama çalışması yapma ve çocuk oyunlarını yönetiyorum. El işleri ile ilgilenmeyi seviyorum. Tüm bunlarda dışında benim 5 buçuk yaşında bir oğlum var. Onunla hayat çok farklı. Çocuk sahibi olmak bir kadının yaşayabileceği en güzel şey…
“Oğlumun sanatla ilgilenmesini çok istiyorum”
Oğlu Tayla’nın sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmesini çok istediğini anlatan Tezcan, bir gün kendisini oğluna sanatın bir dalı ile ilgilenmesi için baskı yaparken bulabileceğini belirtti. Tezcan, oğlunun her çocuk gibi şu anda oyun oynamayı seven bir yaşta olup, piyano çalmayı da öğrenmeye çalıştığını ifade etti.
“O zaman yapın”
Dışarıdan kolay görünen bir sanatın aslında içine girince zorluklarının anlaşılacağını kaydeden Tezcan şu şekilde konuştu:
Dışarıdan bir şeyi kolay görüp bende yapabilirim diye bilirsiz. O zaman yapın. Konuşmayın, düşünmeyin yapın. Tiyatro için söylemem gerekirse tiyatronun büyük bir disiplin olduğunu unutmamak gerekir. Disiplin altında yaşandığının unutulmaması gerekir. 10 yaşında bir çocuğu bile disiplin altına alır. Hasta olma lüksünüz yoktur. Çünkü sizin yerinize oynayacak ikinci bir adam yoktur. Ailenizden birini kaybetseniz yine de sahneye çıkıp oynamak zorundasınız.
“Zatürre oldum yine sahneye çıktım”
Bir oyun öncesinde zatürre olup doktorun kesinlikle hastaneye yatırılması gerektiğini söylemesi de Tezcan’ı o oyunda sahne almasına engel olmadı. Tezcan, hastaneye yatmayı ret ederek çıkıp rolünü yaptı. Hamilelik döneminde de yine doğum yapacağı zamanı hesaplayarak hamile kaldı ve doğum iznine çıkana kadar sahneden tiyatro çalışmalarına devam etti.
“Samimiyet önemli”
Hep samimiyetle yola çıkan Tezcan, büyük sözler söylemekten hoşlanmadığını belirtti. Tezcan şu şekilde konuştu:
Büyük sözler söylemekten çok çekinirim, çoğunu sahte bulurum. Hep samimiyetle yola çıktım. İnanç ve samimiyetin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Her zaman samimi olmaktan yanayım. Bir oyunda rol alırken de samimi olmaktan yanayım. Öncesinde oynayacağımı karakteri inceler ona uygun olarak rolümü yapmak için çalışırım. Hayatta böyle olmalı insan. Ağızdan çıkan hangi laf olursa olsun samimiyetle çıkmalı.
