Talat-Hristofyas yakınlaşması ve “yeni yol haritası” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Talat-Hristofyas yakınlaşması ve “yeni yol haritası”

Nisan 2005’te… Annan Planı’nın hemen sonrasında, Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Mehmet Ali Talat, çözüm noktasında ciddi bir umut olmuştu.

Güney’de, “Mr. No” olarak tarihe geçen Tasos Papadopulos…
3 yıl boyunca, Mehmet Ali Talat ve müzakerecisi Özdil Nami, boşa kürek salladı.
Ta ki, 2008 yılında, “çözüm üzerine” seçim kampanyası yürüten ve kazanan Hristofyas’a kadar.
Hristofyas’ın “dünyalı” Yorgos Yakovu’yu müzakereci olarak göreve getirmesi ile birlikte, “Nami- Yakovu” ciddi aşamalar kaydettiler.
Hristofyas’ın seçilmesi, aslında “tam teşekkülü müzakere sürecini” başlattı.


O dönemin arşivlerini karıştırdım dün…
İki lider, ilk olarak, 21 Mart 2008 tarihinde bir araya geldi ve tarihe “21 Mart Mutabakatı” olarak geçen anlaşmaya imza attı.
21 Mart Mutabakatı uyarınca, “çalışma grupları ve teknik komitelerin” kurulması karara bağlandı.
onlarca kişi…
16 Nisan 2008 tarihinde “hangi komitelerin” çalışacağı açıklandı.
– Yönetim ve Güç Paylaşımı,
– Ekonomik Konular,
– AB Konuları,
– Mülkiyet,
– Toprak ile Güvenlik
– Garantiler

Tam altı başlıkta, “çalışma grupları” yoğun bir çalışma başlattı.
Buna ek olarak, Çevre, Sağlık, Kriz Yönetimi, Ekonomik ve Ticari Konular, Suç ve Suça İlişkin Konular, İnsani Konular ve Kültürel Miras başlıklarında yedi teknik komite ilan edildi.
Bu çalışmaların ilk meyvesi, “TSK ile Mehmet Ali Talat’ı karşı karşıya getiren” ve Talat’ın, “Gerekirse uluslararası alana yönelik bir basın açıklaması dahi yaparım” dediği Lokmacı Kapısı sürecini doğurdu.
21 Mart 2008’den 3 Nisan 2008’e gelindiğinde, Lokmacı Kapısı bin bir kavga ile açıldı.
Lefkoşa Surlariçi, bugün hem kültürel, hem de ekonomik bir nefes alıyorsa…
23 Mayıs 2008 tarihinde iki lider bu kez yine “tarihi bir adım” atar ve “ortak vizyonu” açıklar…
Nedir bu “ortak vizyon”:
– İki kesimli, iki toplumlu ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyon kurulacağı ve bu ortaklığın tek uluslararası kimliğe sahip bir Federal Hükümeti’nin yanı sıra eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ile bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti’nin olacağı hususunda mutabık kalınmıştır.
Tarih 25 Temmuz 2008’i gösterdiğinde, çalışma grupları ve teknik komitelerin çalışmalarını son bir kez gözden geçirerek, “3 Eylül 2008’de müzakerelerin başlayacağını” ilan etti.
Müzakerelerin amacı ise şöyle açıklandı:
– Tam teşekküllü müzakerelerin amacı, Kıbrıs sorununa, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların temel ve meşru hak ve çıkarlarını koruyacak karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulmak olduğu ve üzerinde uzlaşılan çözümün eş zamanlı ayrı referandumlara sunulacağı da teyit edildi.

Böylelikle, “referandum” hedefi ile adanın her iki tarafında da sol siyaset yapan Talat ve Hristofyas kolları sıvadı.
Çalışma grupları çalışmalarını sürdürdü…
Teknik komiteler “üretmeye, çözüm aramaya, sonuca ulaşmaya” devam etti.
3 Eylül 2008, “4 yıllık kesintinin ardından” başlayan görüşmelerdi…
Downer ismi ile de bu sürede daha fazla haşır-neşir olduk.
KKTC resmi kayıtlarına göre, “Türk tarafının önerisi ile” ilk aşamada, Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ile Ekonomik Konular başlıkları altında ele alınan tüm konularda ortak metin çalışması yapıldı.
Tam 30 ortak metin hazırlandı bu sürede…
Uzlaşılan konular için ortak metinler hazırlandı…

Mülkiyet, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler konularında ise uzlaşı sağlanamadı.
10 Eylül 2009 tarihinde ise ikinci aşamaya geçti Talat ve Hristofyas…
Örneğin bu sürede, Mülkiyet başlığında “malların kategorileri hususunda ortak bir kağıt” ortaya çıkarıldı.
Ocak 2010’da ise iki tur yoğunlaştırılmış müzakereler gerçekleştirildi.
Şubat 2010’da ise BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon adayı ziyaret ederek, hem liderlerle ayrı ayrı görüştü, hem de ortak bir toplantıda bir araya geldi.
Adaya yapılan son BM Genel Sekreteri ziyaretiydi…
Ne demiştik o dönem.
“BM Genel Sekreteri, bu küçük kara parçacığına enden gelsin? Mutlaka önemli bir aşama vardır…”
Talat ve Hristofyas, 30 Mart 2010 tarihinde “son kez” bir araya geldi.
Talat, 1 Nisan 2010 tarihinde gelinen aşamayla ilgili geniş bir açıklama yaptı.

Ve kaybetti
Talat, Nisan 2010 tarihinde seçim kaybetti.
Onca yakınlaşma belgesi…
Ortak çalışma grubu…
BM’nin çabası…
Tümü, “Eroğlu- Hristofyas” sürecine kaldı…

***

“Damdaki mertekleri sayacam…”

Hani, Hristofyas’ın yıllar sonra anlattığı o hikaye var ya…
Hristofyas ve Eroğlu ilk kez bir araya gelir…
Downer, BM Genel Sekreteri’nin görüşmelerin zemini ile ilgili mesajını okur…
Hristofyas, “Kabul” der…
Eroğlu’na bakılır.
Öyle ya…
“Talat’ın kaldığı yerden devam edeceğini” deklare etmiştir…
Ne gezer…
Cebinden bir kağıt çıkarır…
20 dakika okur…
Ne BM’ye, ne uzlaşılara, ne de BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un zeminle ilgili önerisine atıf yapar…
Mektubunu okur, sonra da, “Bugün yeteri kadar çalıştık” der ve kalkar kaçar…
Hristofyas şoktadır…
Downer’ın ne yapacağı merak edilir.
Downer, kısa bir tatile gider, gelir…
Sonra Eroğlu’nu ziyaret eder.
Der ki, “Sayın Eroğlu bu toplantıda BM Genel Sekreteri’nin görüşme zeminiyle ilgili mesajını yeniden okuyacağım. Ne düşünüyorsunuz…”
Downer’ın soğuk düş yaşadığı o cevap gelir: “Damdaki mertekleri sayacağım, size cevap vermeyeceğim…”
Downer devam eder: “Bu durumdan Sayın Hristofyas hoşlanmayacaktır…”
Eroğlu devam eder ve sohbet de orada biter: “Hristofyas, beğenmiyorsa, müzakere masasından kendisi kalkabilir. Ben kalkmayacağım…”
Downer bu diyaloğu aynen Hristofyas’a aktarır.
Hristofyas “Siz ne söylediniz” der, Downer, “Ne diyebilirdim ki, ayrıldım…”
Rum lider şaşkındır… Talat ile 2 yılda ortaya koydukları insanüstü gayretler yerle bir olmuştur…
Hristofyas’ın yanında bulunan üst düzey bir bürokrat Downer’ın “Eroğlu’na cevap vermemesine” öfkelenir ve şu cevabı verir:
“Sayın Downer, çözüm çabalarını yüzde 95 Eroğlu yerle bir etti. Yüzde 5 de sizin kabahatiniz, tarih bunu yazacak…”

***

“Talat-Hristofyas yakınlaşması” ciddiye alınmalı

Aslında sözü uzatmaya gerek yok.
Talat-Hristofyas yakınlaşmasına ek olarak, aradan geçen dönemde…
Eroğlu-Hristofyas…
Eroğlu-Anastasiadis…
Beş yıllık sürede elde olan sadece “11 Şubat belgesi…”
O da 23 Mayıs 2008 tarihli Talat-Hristofyas belgesini teyit ediyor…
Zaten Akıncı-Anastasiadis buluşmasında “yönlendirici belge” olarak kabul edildi 11 Şubat belgesi…
Kayıp beş yıl var…
Şimdi müzakereciler yeniden bir masa etrafında…
Liderler de…
BM de devrede…
Cesur bir karara ihtiyaç var…
Akıncı’dan yana şüphem yok.
Anastasiadis’in de “evet”i dışında, çözüme verdiği başka bir destek yok.
Cesur karar şudur:
“Talat-Hristofyas’ın bıraktığı yerden devam ediyoruz. Komiteleri ve çalışma gruplarını yeniden aktif hale getiriyoruz…”
Bu sürece kesinlikle bir ivme katacaktır…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar