Pazar sohbetimizdir: “Su” dediğimizin hikâyesi (1)
Ucunu yetiştikti. 1940’ların hemen sonrasıydı… Bir misafire yahut kapıdan kapıya dolanan dilenciye bir bardak su verildi miydi, “kana kana içti” derlerdi. Gerçekten de kana kana içerler, sonra ellerinin tersleriyle ağızlarını silerlerken, “su gibi aziz ol” derlerdi… Su “azizlik” mertebesinde “kutsallığa”...