Son ekonomik ve parasal gelişmeler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Son ekonomik ve parasal gelişmeler

Onur Borman

Son haftalarda  döviz kurlarının aynı seviyelerde seyrettiğini ve geçmiş haftalara göre TL/ döviz kurlarının TL lehine daha stabil durumda olduğunu görüyoruz. Ekonomi uzmanlarının bazıları dahil halkın beklentileri İstanbul seçimlerinden sonra kur hareketlerinin yukarı doğru artacağı yönünde  idi. Halbuki,  önümüzdeki zaman içinde hangi nedenin etkisiyle, nasıl bir hareketlilik olacağını bilmesek de, şimdilik öyle olmadığını gördük.

Tabii ki Türkiye ekonomisinin çok hassas dengeler üzerinde olduğu, gittikçe artan borçlanma, özellikle aşırı dış borçlanmanın ve bütçe açığının bu yıl oldukça çoğalmasının ekonomide yarattığı çok yönlü riskler karşısında,  reform önlemlerine acilen ihtiyaç olduğu ortada, ve gündemde beklemededir. Birkaç yıldan beri arka arkaya yaşanan seçimler dolayısıyla hem harcamaların artmış olması hem de temel sorunları çözecek reform önlemlerinin tam yürürlüğe konmamasının etkileri ekonomideki önemli dengelere olumsuz etkileri sürüyor. Cari açık’ta yalnız çok olumlu bir gelişme var. O da ihracatın artması ve ithalatın ise kur ve enflasyon etkisi ile azalmasından kaynaklanmaktadır. Bazı üretim sektörlerindeki örneğin tarım, hayvancılık, bazı sanayi kolları üretiminde azalma, yüksek işsizlik oranları ve enflasyon yüksekliği sonucu alım gücünün düşmesi ekonomideki riskleri çoğaltmaktadır.


Ayrıca piyasaları ve ülkeye yönelik sermaye akımını tedirgin eden ve hatta engelleyen dış siyasi olumsuz etkiler ve jeopolitik sorunlar da vardır. Orta doğudaki sıcak gelişmelerin devam etmesi ve S-400’ler konusunda ABD ile olan siyasi ve ticari ilişkilerdeki dalgalanmalar devam ediyor. Bakalım görüşmeler sonucunda bu konuda ne gibi gelişmeler olacak göreceğiz. Ancak ABD Başkanı Trump’ın gereksiz dayatmaları da müttefiklikle bağdaşan mantıklı talepler değil.

G.20 Toplantısının en önemli ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren iki birincisi; Türkiye’nin S-400’lerle ilgili TC Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’la ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşen görüşme sonrası yapılan açıklamalar havanın yumuşadığını gösteriyor. Trump, yaşanan süreçle ilgili Türkiye’ye hak verdiğini de ifade ediyor.

G 20 toplantısının kincisi önemli konusu olan Çin-ABD ticari savaşlarının nasıl şekil alacağı, açısından önem kazanmaktadır. Çünkü  gündem konusu olan ABD- Çin gibi büyük ve güçlü ekonomiler arasındaki çekişmelerin yarattığı riskler, daha ziyade gelişmekte olan ülke ekonomilerine fazlasıyla yansıma yapıyor ve bu ülkelere yönelik sermaye akımını etkileyecek sonuçlar yaratıyor. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu, özellikle yatırımlar için en çok gerekli olan  ve ülke içindeki yeterli birikime çeşitli nedenlerle ulaşamayan sermaye hacmidir, ve bu yüzden artan borç yükünden dolayı dıştan nakit ve kalıcı sermaye transferi hareketine olan ihtiyacıdır.

Gelişmekte olan ülkeleri etkileyebilecek olan sermaye hacminin genişlemesi büyük hacimli ekonomilerdeki para politikalarına da bağlıdır.

Bu durumda örneğin en son ABD Merkez Bankası FED’in kendi ülke ekonomisindeki istenilenden fazla büyüme endişesi ile uzun vadeli faiz görünümünü düşürdüğünü görüyoruz. FED’in  kararlarında mevcut durumu korumaya ve büyümeye fren getirmeye yönelik veya ne destekleyen ne de kısıtlayan faiz seviyesini tercih edeceği anlaşılmaktadır. Çünkü enflasyonuna göre faiz oranı % 2.25- 2.75 aralığında iken, faiz şimdi %2.5 öngörülüyor. Nedeni de ekonomideki riskler gösterilerek bir miktar faiz indirimine gidilmesi uygun görülüyor. Halbuki şimdiye kadar son 10 yılda bilindiği üzere genişlemeci para politikaları uygulanmakta idi. Tanınmış ekonomistlerin ve analistlerin değerlendirmesinde büyük krizden sonra  bu politikaların, krizle birlikte çok düşen (sıfırlar seviyelerindeki) biraz alt ve üste düşen enflasyonu ve büyüme oranlarını desteklediği, ancak şimdi daha yüksek büyüme ve enflasyon seviyelerinin mevcut durumda tercih edilmediğinin göstergesi olduğu, görüşleri vardır. Zayıf verimlilik, ve işgücünde atıl kapasite gerekçe olarak gösteriliyor. Yani bir bakıma işgücüne katılım oranı düşüklüğü de var.

Nötr faiz olarak değerlendirilen bu faiz uygulaması ve FED politikalarının, FED Başkanı tarafından önümüzdeki Salı günü açıklanacağı duyurulmuştur. Bakalım içerik açıklandıktan sonra fiiliyatta gerek Türkiye’ye gerekse gelişmekte olan ülke ekonomilerine etkisi nasıl gelişecektir.?

S-400 ile ilgili Yaptırım tehditleri bu hafta henüz TL’yi etkilemedi. Hatta dünyada son dönemlerde ekonomi cephesinde yaşanan gelişmeler açısından ülke risklerini açıklayan gösterge olarak kullanılan ‘CDS’ ( Credit default Swap) kredi temerrüt takası anlamında Türkiye riskinin CDS’sinin bir yıllık  % 20 azaldığı gibi de olumlu bir gösterge uluslararası değerlendirmelerde gösterilmektedir.

Diğer değerlendirme kuruluşlarına nispeten Türkiye’ye daha iyi not olarak BB seviyesinde yani yatırım için negatif bir not veren Fitch, notun yükselmesi için ekonomik düzenlemelere ihtiyaç ve enflasyonun düşmesi gerektiğini öne sürerken, jeopilitik riskler ile S-400’ü de konu ediyorlar.

Türkiye’de bu ay iç talebi canlandırmaya yönelik adımlar başladı. KOBİ’lere 25 milyar TL destek paketi, kredi kartlarında beyaz mallarda ve mobilyalarda taksit uzatmaları, asgari ödemelerin düşürülmesi gibi. Ancak Beyaz eşya satıcıları bu dönemde satışların % 50 azaldığı şikâyetine karşı, tüketiciler Derneği Başkanının ise alım gücünün düşmesi dolayısıyla teşviklerin yetersiz kaldığı beyanatı vardır. Ayrıca bütçe açığı için de en son dilimi % 50’ye yükselten yeni gelir vergisi ve emlak vergisi tasarıları gündemde.

TC Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan,  G-20 toplantısından Japonya ve Çin ziyaretinden sonra müjdeli haberleri olacağı yönünde basında haberler çıkmıştır. Herhalde  Yeni ekonomik reform paketleri gündemde olacak.

Türkiye ekonomisinin her ay nerede ise anlık ekonomik göstergeleri, milli gelir hesapları ve bağlı tüm ekonomik ve sosyal göstergeleri yılı içinde sürekli yayınlanmakta ve ekonomiyi değerlendirme imkânları bulunmaktadır. KKTC göstergeleri ise, (her ay Bütçe Uygulama sonuçları ve enflasyon oranı hariç,) maalesef, milli gelir kesin hesapları ve ona bağlı tüm ekonomik ve sosyal göstergeler çeşitli nedenlerle son 10 yılda,  2-3 yıl geriden geldiği cihetle değerlendirme imkânı vermiyor.. Buna bağlı olarak gelecek için plan program öngörüsü de çok flû oluyor. Geçmiş 2-3 yıl da aynı şekilde flu.. Dolayısıyla Türkiye ekonomik gelişimine bağlı olarak KKTC ekonomisi de olumlu ve olumsuz çok yakından etkilendiği cihetle, öncelikle dikkatlerin Türkiye’de alınmakta olan önlemlere yoğunlaşmasından başka alternatif bulunmuyor.

Aslında devlet teşkilatlanmasındaki eksikliklerimizi, ilâve veya duble yeni teşkilatlanmalara gitmekten ziyade, bilgi birikimi mevcut ancak çeşitli açılardan yetersiz durumda kalan teşkilatlarımızın, dairelerimizin, ve Kurumlarımızın geliştirilmesi, ve yeteri ölçüde ehliyetli elemanlarla kurum yapılarının güçlendirilmesi, hem zaman kazanma, hem yetki dağılımında duplikasyonların önlenmesi ve hem de tasarrufu sağlamak bakımından öngörülen maksada daha çok hizmet edecektir kanaatindeyim.. Birçok alanlarda yetki karmaşası olduğu ve görevli ve yetkililerin konularını bu yüzden tam sahiplenmediklerini ve topu birbirlerine attıklarını hep görüyoruz. Bu çerçevede bir çok sorunlar da sahipsiz  kalıyor maalesef. Kamu reformunda buna dikkat edilmesinde sonsuz yarar vardır.

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar