Şirin’ce Geziyorum - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe YazarlarıSeyahat

Şirin’ce Geziyorum

HALLSTATT

Bu haftaki güzergahımda sizlere gezmeye doyamadığım her sokağı ayrı güzellikte olan HALLSTATT’ı anlatıp birlikte dolaşacağız. Kıbrıs’ın Temmuz sıcağından bunalmış serin ve daha önce gezip görmediğim bir güzergah arayışı içerisindeyken karşıma Hallstatt çıktı. Araştırmama devam ettikçe birbirinden güzel fotoğraflar, yorumlar beni daha da etkileyince ‘evet’ benim mutlaka gezip görmem gereken yer burası diyerek hani ‘Tüm Yollar Roma’ya Çıkar’ derler ya benim içinde tüm yollar bu gezimde Hallstatt’a çıkmalıydı….İşte böyle bir gezi için 8 günlük Avusturya Gezisi bizim için idealdi.


Buzul gölleri olarak da bilinen bu yöre aslında ‘Hallstatter ‘Gölü’nün güney batısında Salzburg ve Graz şehirleri arasında yer alır. Tarih öncesi çağlardan kalma tuz üretimi burada yapılmaktaydı. Dünya tarihine baktığınız zaman en eski tuz madeni burada bulunur. Bu arada 900 kişilik nüfusu olan bu minik köy, minik yerleşim yeri 1997 yılından itibaren UNESCO Dünya Mirası içindedir.

2018 yılı Temmuz ayı girmiş yola çıkma zamanımız gelmişti. Farklı ve çok istediğim bir destinasyona gideceğimiz için heyecanlıydım. İstanbul üzerinden THY’ nın bağlantılı uçuşu ile Viyana’ya uçmuştuk. 4 günümüz Viyana’da dolu dolu 3 günümüzde yine ayni şekilde Salzburg’da geçmişti. Sizlere Viyana ve Salzburg izlenimlerimi başka haftaki yazı dizimde anlatacağım.

Her seyahatimde olduğu gibi yola çıkmadan hava durumuna bakmayı da ihmal etmemiştim. Hallstatt’ da hava sıcaklığı Temmuz ayı ortalarında olmasına rağmen 22C göstermekteydi. Oysa Girne için sıcaklık 43C idi. Kısa bir süreliğine dahi olsa o sıcaktan kaçacağım için sevinmiştim. Böylece bir kez daha Hallstatt’ a gitmekle çok yerinde karar vermiştim.

Salzburg’dan Hallstatt’a günü birlik gitmeye karar verdik. O nedenle de sabah Salzburg’daki otelimizde yaptığımız kahvaltı sonrası erkenden yola koyulduk. Hallstatt’a gitmek aktarmalı olarak 1saat 20 dakika sürüyor. Merkez Tren Garındaki otobüs durağından 150 numaralı otobüsle Bad Ischl’a kadar gittik. Bad Ischl ayni yörede olup özellikle de Spa merkezlerinin ve muhteşem doğal güzelliklerin bulunduğu bir yerleşim yeridir. Oradan aktarmalı olarak Hallstatt’a gitmek için trene bindik. Rahat bir yolculuk sonrası trenden göl kenarına inerek iskeleye kadar bizler de bölgeye gidecekler arasında yürüdük. Tren saatlerine göre ayarlanmış küçük motorlu tekneler hemen iskeleye yaklaşıp karşı kıyıya geçmek için gelenleri teker teker teknelerine alıp geçirirler. Bizde ayni şekilde karşıya geçtik. Salzburg’dan bindiğimiz otobüs, tren ve motorlu tekneye toplam kişi başı €18 ödedik.

Kıyıya varmadan tekneden sisler arasında süzülen müthiş ötesi göl manzarası ve renkli evlere anında vuruluyorsunuz. Hele hele evlerin balkonlarındaki saksılardan kırmızı, mor, turuncu gibi çeşitli renklerde sarkan sardunya ve petunya derlemesinden oluşan o muhteşem görüntü çevreye bambaşka bir güzellik veriyor. Karşı kıyıya yaklaşıp karaya ayak basınca bizde o bölgeye giden herkes gibi daracık sokaklara girip çıkarak bu yerlerin havasını solumak ve bol bol fotoğraf çekmek ilk yaptığımızdı. Boşu boşuna pek çok gezginin uğrak yeri olmamış bu minik kasaba…Hatta ve hatta National Geographic’in araştırmasına göre dünyada en çok fotoğrafı çekilen 5 yerden birisi olmuş…Hatta ve hatta Çin bu kasabanın replikasını kendi ülkesinde yaptırmış. Çin’in, Guangdong eyaletindeki Huizhou kentine 60 kilometre mesafede kurulan kopya Hallstatt, belki şaşıracaksınız ama bir milyon metrekarelik bir alanda bulunuyor. Bu proje için şimdiye dek harcanan miktar ise 930 milyon doları çoktan buldu.

Avusturya’nın resmi dili olan Almanca burada da konuşulmaktadır. İngilizce konuşanı da pek tabiiki bulabilirsiniz.

Hallstatt’ın gezilecek en turistik yerleri:

1.Tuz Madenleri: Tuz Madenleri’ ne çıkmak için ya 1 saatlik bir yürüyüş parkurunu takip edeceksiniz veya 3 dakikalık bir yolculukla €30 vererek hem finiküleri kullanacaksınız hem de rehber eşliğinde gezdiğiniz yerler hakkında bilgi almış olurusunuz. Bizim tercihimiz zaman açısından dolayı finikülerden yana oldu. Tuz madenlerini gezerken üzerinize tuzun yapışmaması için size ayrı bir kıyafet giydiriyorlar. Turda, 16. yüzyılda inşa edilen dünyanın en eski boru hattını görebilirsiniz. Boru hattı, Hallstatt ile 40-45km uzakta bulunan Ebensee kasabasını birbirine bağladı. Çözünmüş tuz bu kasabada yüzlerce yıldır taşınmaktadır.

2.Hallstatt Meydanı: Meydan deyince aklınıza Avrupa şehirlerinin kocaman meydanları gelmesin. Hani şu kafeteryalarla, restorantlarla dolu dolu, insan selinin aktığı devasa meydanlar…. 900 nüfuslu bu yerleşim yerinin meydanı köy gibi miniktir. Meydanın ortasında ‘Kutsal Üçleme’(Baba, Oğul Ve Kutsal Ruh) sütünü, ‘Evangelist Kilisesi’ ve minik kafeler ve çeşitli hediyelik eşya satan dükkanlar bulursunuz.

3. Beinhaus (Kemik Evi): Eskiden ölüler evlerde saklanırdı. Özellikle de Alpler’ in doğusunda bu çok yaygın olan bir uygulamaydı. Hallstatt’ daki ‘Kemik Ev’ ise bu evlerin en sonunculardan biridir. Bu kemik ev köyün tepesinde görülen St. Michael Kilisesi’nin girişinde bulunuyor. 1700’lü yıllarda zamanla mezarlıklar dolduğu için ölülerin kafataslarını ve kemiklerini mezarlıklardan çıkarıp kurutmuşlar, temizlemişler ve bu kafataslarını çeşitli motiflerle rengarenk boyamışlar. Bu kafataslarının çoğu 18.ci yüzyılın sonlarına doğru boyanmıştır. ‘Kemik Evi’ gezmek için €2 ödemeniz gerekiyor.

Bu arada yemek vakti çoktan geçmiş ve karnımız acıkmıştı. Hemen göl kenarındaki restoranlardan birine girdik. Tesadüfün böylesi olamazdı. Yemek siparişini vermeden önce aramızda Türkçe konuşurken yanımıza yaklaşan garson bize siparişimizi alabileceğini Türkçe sordu. Şaşırmıştım. Kendisinin bu yaz için Hallstatt’ daki restoranda çalışmaya başladığını, Salzburg’da doğduğunu ve ailesinin 1940lı yılların başında Kıbrıs’tan göç ettiğini duymak bizleri daha da şaşırtmıştı. Yerel bira içip, schnitzel yeyip karnımızı doyurup şaşkınlığımızı giderdikten sonra meydana doğru yürüdük. Her seyahatimde aldığım yöresel buzdolabı magnetlerinin en güzellerini seçip buradan aldım. Magnet kolleksiyonum büyümeye devam ediyor……

Yılda 800.000 turistin ziyaret ettiği Hallstatt tüm doğal güzelliği ile korunmaktadır. Sokaklar pırıl pırıl, tüm binalar temiz ve boyalı, bağıran yüksek sesle konuşan, bangır bangır çalan müzikleri ve etrafta taşkınlık yapan kişileri buralarda asla göremezsiniz. Sadece gözlemlediğim bu güzelliklerde insanların sürekli olarak hemen hemen her karede fotoğraf çektiğiydi. Yine ayni yolla Salzburg’a dönmek için yola çıktık. Bu kez direkt Salzburg yapmayıp güzergahımız üzerinde bulunan Fuschl am See’yi de gezmek istedik. Salzkammergut bölgesinde bulunan bu yerleşim yerinin de tıpkı Hallstatt gibi gerçekten müthiş manzarası ve temizliği ile görülmeye değer bir yer olduğuydu…..Gezen memnun, buralarda yaşayan huzurlu ve mutlu… Daha başka ne olsun ki…

Haftaya ‘DOMİNİKA’, Şirin’ce GEZİ YORUM’da buluşuncaya kadar sağlıkla kalın…….

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar