Selülit sadece kozmetik ya da görsel bir sorun değil, aynı zamanda bir dolaşım bozukluğu ve tedavi edilmemesi durumunda daha önemli problemlere neden olabiliyor.
Selülitin üç aşamada geliştiğini belirten Dr. Yasemin Savaş, dolaşım bozukluğu, yağlanma, genetik faktörler, yaş ve hormonal etkenlerin selülitin nedenleri arasında olduğunu söylüyor.
Beslenmenin selülit oluşumunda kilit rol oynadığı artık kabul edilen bir gerçek. Sorunun bilinenin aksine sadece kilolu insanlarda değil, zayıflarda da ortaya çıkabildiğini aktaran Dr. Savaş, “Ancak selülit her zaman şişmanlık ve obezitenin sonucu olmamasına rağmen, yağ dokusundaki azalmayla birlikte selülit dokusunda iyileşme görülmüştür” diyor.
Beslenme yanlışlarının ve özellikle bazı gıdaların selülit oluşumuna hizmet ettiği biliniyor. Tıpkı bazı besinlerin selüliti azaltması veya oluşumuna engel olması gibi.
Dr. Savaş, bu bağlantıyla ilgili olarak şunları söylüyor:
“Örneğin; basit şekeri ve rafine edilmiş karbonhidrat kaynaklarını tüketmemek, günde birkaç kere yeşil çay içmek selülit oluşumunu engelleyen faktörlerdendir. Selülitte kolajen yıkımını önlemek ve kolajen yapımına destek olmak da tedavide önemlidir. Üzüm suyu, üzüm çekirdeği ekstresi gibi gıdalar yıkımı önlerken, C vitamini içeren turunçgiller, çilek, brokoli, karnabahar, yeşilbiber, sebze ve meyveler de kolajen yapımını artırmaktadır. Kan dolaşımını hızlandırmak da selülitin giderilmesinde etkili bir yöntemdir. Bunun için bol su içmek, sarımsak, soğan, kereviz, muz gibi gıdalardan faydalanmak mümkündür. Ve tabii ki egzersizden.”
Dr. Yasemin Savaş, yaşam tarzı ve beslenme değişikliklerinin yanı sıra mezoterapi, cryo lipoliz, radyo frekans, ozon, ultrason, akustik ses dalgaları gibi birçok yöntemin selülit tedavisinde etkili olabildiğini vurguluyor.
