Seçime giderken benim anlayamadıklarım - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Seçime giderken benim anlayamadıklarım

Bu sıralar anlayamadıklarımı, kafamın basmadıklarını peşinen bir sıralayayım. Sonra nedenlerimi de yazayım. Bir futbol takımı tutar gibi parti tutanları (dar görüşlü veya kısa günün menfaatçilerini) bir tarafa bırak, bakayım bakalım ufku geniş, uzun vade düşünebilen sağlıklı seçmen ne diyecek bir görelim, bilgilenelim.
– Bu ülkeye ısrarla petrol depolama tesisi kurmak isteyenlere ve buna evet diyenlere oy verecek olanları anlamam.
– Halen yürürlükteki geçici hükümetimizin maaşları ödeme pahasına protokole evet demesini (eğer dedi ise) anlamayanları ben hiç anlamam.
– 2013-2015 ekonomik protokolüne tümden karşı çıkanları da anlamam.
– Sn. Özersay’ın (Toparlanıyoruz STO’nun) seçimlerle ilgili seçmene önerilerini tenkit edenleri de anlamam.
– Anavatan’dan elektrik getirileceğine sevinenleri da anlamada zorlanıyorum.
Neden mi diyeceksiniz? Bir, bir özet olarak yazayım.
Büyük çapta ve ülke ihtiyaç gereği değil de dışa hizmet verecek bir petrol dolum tesisi buralara kurmak isteğini bir tarafa bırakın, bunun fizibilitesini yapmak bile akıl işi değildir, boşa emektir. Birileri kuyuya bir taş attı, gel de binlerce kişi uğraşsın, çıkarsın. Yaratacağı cüzi istihdam ve kira gelirini, riskini, bizim riski önlemede becerimizi bir tarafa bırak, bir turist memleketine yalnız görsel olarak vereceği ziyana, çirkinliğe değmez. Bu iş nere benzer bilir misiniz? İhtiyacımız gereği evimiz içine tuvalet yapar, onu kontrol altında tutmak, temiz tutmak zorunluluğumuz vardır. Son Kalecik olayında görüldüğü gibi kendi tuvaletimizin taşmasını bile önleyemedik, taştıktan sonra da temizleyecek ekipman ve becerimiz yok. Hal apaçık böyle iken turizm ve hizmetler sektöründe mukayeseli avantajımız olan evimize kira uğruna, 2-5 istihdam uğruna yabancıların kullanımına 100 katı büyüklükte bir tuvalet yapılmasına bazıları evet diyebiliyorlar. Bence bunlar ya zeka özürlüler, ya da ortada büyük şahsi menfaatler döner. Bunun ben başka izahatını göremiyorum. Hangisidir acaba? Siz tahmin edin! Ha, bize bu olumsuzluğu, riski getirip de büyük bir olasılıkla bizleri tümden mahvedecek akıllara şimdi oy mu vereceksiniz? İsterseniz verin!
Bir, bir buçuk aylık geçici bir hükümet. Bazıları bu hükümetin maaşları ödeyememesi o kadar hoşlarına gidecekti ki, bu durum kendi acizliklerini o kadar hasır artı edecekti ki,, hani ya protokole karşı idin, sözünü tutmadın gibilerden çalıp oynuyorlar. Bir “point” kazanmak için kurnazlık yaptıklarını, Sibel hükümetini zora düşüreceklerini sanıyorlar. Üzücü tarafı içlerinde akademisyen de var. 5 yıl süreli, Meclis’i normal çalışan bir hükümet de dahi strateji olarak ilk işi cari bütçesini karşılayacak mali ve idari reformları yaparsın, sonra dik durursun. Bence bu arada (eğer yapmış ise) söyleyeceği, imzalayacağı belki yalandan daha beyazı olamaz.
2013-2015 ekonomik pakete yerlilerin de katkı koyduğu bir gerçek. Ancak paketi derleyen, son rötuşları yapandır önemli ve yazmış sayılan. Tamam tümünü biz yapalım, ancak bir yemeğin içine bakmadan, yani tatmadan fikir beyan etme yerine, kim yaptığına bakıp tümden reddetmek hangi akla hizmet eder. Monopol yaratıcı, işsizlik yaratıcı, gelir dağılımını bozucu, peşkeş çekici şekilde, ufak bir ekonomide özelleştirmeyi yeğlemesi çok hatalı; “0” faiz uygulaması rüşvete açık, ekonomik rasyonellikten uzak; tahribatı büyük ganimet rezalet ve adaletsizliklerini konu etmeyen bir ekonomik program maddelerine ben de tüm gücümle karşı çıkarım. Ancak bu program içinde söylenen, önerilen karar ve icraatların %90’nı ile hemfikir olduğumu söyleyebilirim. Tümden ret kolaycılığına sığınmam. Yaparsam inandırıcılığımı, ciddiyetimi zedelemiş olurum.
Sn. Özersay’ın neden anlaşılmadığını bilemem. Belki işlerine gelmedi. Tabii ki bilinçli seçmen parti programlarına (manifestosuna) göre karar vermeli. E, bizde partiler manifestolarını uygularlar mı? CTP statükoyu yıkacak diye oyumuzu aldı, geçmiş eşdeğer, tahsis hırsızlıklarını, suiistimalleri bir tarafa bırakın, , 3’lü kararnameyi bile kaldırmadı, vergi, kamu reformunu dahi yapmadı. UBP ekonomi formülü cebimdedir dedi. Hani nerede? Yalan, atmasyon, saklanarak başa geldi, dediğini yaptı mı? Ben bir markete gittim, üstünde dana eti yazan bir kutu bolibifi paramla (oyumla) satın aldım. Eve gittim açtım, içinden domuz eti çıktı. Ben o markaya artık inanır, satın alır mıyım? Partiye vur mührü imiş. Yani eleği işlemeyen partilerin ayni suratlarını tekrar meclise. Vay Guzum! Özersay’ın bu durumda söylediği, en azından dürüst görebildiğiniz yeni yüzlere yönelin. Karma yapın, hiç olmaz ise parti gafgariyaları değil, siz seçin. Eğer dişe dokunur bireyler görmez iseniz, oy verme ciddi iştir, süregelen bu oyuna artık alet olmayın, pikniğe gidin diyor. Yalan mı? Partilerin manifestoları, ideolojileri geçerli olsa, partisi ile o ve bu sebepten anlaşamayan Meclis’te tarafsız kalır, başka partiye, manifestoya sığınmaz. Bir partiden diğer partiye göç etmez. Etik ve prensiplerden yoksun insanlara, şahsi menfaat ve ego peşinde koşan insanlara siz oy mu vereceksiniz? E, verin, isterseniz. Ama bana her adımda “Ünal Hoca, ne olacak bu memleketin hali?” diye sakın sormayın. Vallahi bu soruya karşılık bilgisayar bile patlar. Yok ben.
Bir kere Anavatan’dan su getirmenin ekonomimize çok faydalı olacağı kesindir. Ancak elektrik getirmede ikilemdeyim. Bu soruya cevap aşağıda belirteceğim lehte, aleyhte hususların bir fizibilite çalışmasında iyi, doğru tartılmasına bağlıdır. Yatırım amortismanı, sabotaja açık risk faktörü, hattın idamesi gibi tüm maliyeti de dikkate alınarak acaba kaça mal olacak? Yerel üretimin devamını destekleyip, elektrik kurumunu özerkleştirdiğimiz, kara dönük primle çalıştırdığımız durumda bizim ürettiğimiz elektriğin maliyeti ne olacak? Buralarda işsizlik çok. Bu durumda işsiz kalacakların maliyeti de hesaptan düşürülmelidir. ( Opportunity cost zero) Ayrıca Türkiye bürokratlarının önerilerinde anlamadıkları konu, bir ülke gelir dağılımının adaletli olmasının olumlu etkileri, bir özerk kamu kuruluşunun rekabet ortamının zor olduğu küçük bir ekonomide buna katkısıdır. Türkiye adaletli gelir dağılımı konusunda bu yüzden sınıfta kalmış ülkeler arasındadır. Hele küçük ülkede bu husus bir o kadar daha önem kazanır. Bu da teraziye konmalı. Stratejik bir ürün olan elektrikte dışa bağımlılık özerkliğimize, egemenliğimize ileride ne denli etki yapacağı bilinemez. Bunun değeri? Hep teraziye konmalı ve ona göre karar verilmeli. Şimdi kendi kendime soruyorum. Devlet miyiz? Değil miyiz? Siz karar verin, oyunuzu da ona göre kullanın veya kullanmayın!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar