Savaş ancak doğru mermiyle kazanılır…!! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
KıbrısKöşe YazarlarıSürmanşet

Savaş ancak doğru mermiyle kazanılır…!!

Mete Hatay bannerMete Hatay

CTP milletvekili Sıla Usar, geçenlerde Yenidüzen gazetesinde “Mağusa’da kullanılan kitler dörtte bir fiyata” başlığıyla haberleştirilen açıklamasında, Sağlık Bakanı Sayın Pilli’ye şöyle sesleniyordu:

“Sn. Bakan “mermim yok” diyecek yerde neden daha uygun fiyata kit temin etme yoluna gitmiyor?” Bunun üzerine ben de iddaların ciddi bir itham olduğunu söyledim ve Sıla hanımdan daha net bir açıklama yapmasını talep ettim. Konuyu detaylandırmadan bu tür açıklamalar spekülasyon yapma potansiyeli taşır. Nitekim yanılmadım. Çok geçmeden İnsanlar, kitler arasında gerçekten fiyat farkı var mı, yoksa kalite veya marka farkından dolayı mı böyle, acaba Sıla hanım ne demek istedi? Veya ne amaçla bunu gündeme getirdi diye facebooku sorular ve yorumlarla doldurmaya başladılar. Mağusa’dan tartışmaya katılan Cemal Mert de Dr. Sıla Hanımı destekleyici bir tavır aldı ve hatta Sıla hanımın söylediklerinin iddia değil de gerçek olduğunu belirtti. Tabii sevgili Cemal Mert’in bunu söylemesiyle birlikte haber daha da bir esrarengiz hale bürünecekti. Bu defa konuya Bağımsızlık yolundan Celal Özkızan ve Münür Rahvancıoğlu da katılarak önemli noktalara parmak basacaklar ve iddiaları yapılış şekli anlamında etik bağlamında sorgulayacaklardı.


Konu gerçekten büyük iddialar içeriyordu, gerçi daha sonra Dr Sıla kimseyi töhmet altında bırakmak istemediğini sadece madem elimizde daha ucuz kitle çalışacak bir cihaz varsa parayı daha pahalı kite vermek yerine niye daha ucuz bir kite yatırtmadığımızı sordum falan dedi ama ok yaydan çıkmıştı. Bence bir doktor olarak bu açıklamayı yapmadan biraz daha araştırma yapsaydı kimseyi istemeden de olsa töhmet altında bırakmayacaktı.

Gelelim olayın köküne. Bu konuda gerek Özlem Gürkut, gerekse Jale Refik Rogers’le, gerekse imini vermek istemeyen birkaç uzman dostla görüşmeler yaparak aşağıdaki bilgileri toparladım.

Lefkoşa’daki merkez tam 10 yıldır çalışmaktadır ve salgın başladığında Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu hastanesi iki tane PCR cihazına sahipti. Bugün ise veterine dairesinden gelen cihazla sayı üçe çıkmıştır. PCR’ların sadece iki tanesinin kullanılması bir tanesinin her hangi bir kontanimasyon anında kullanılması için standby’da bekletilmesinden dolayıdır. Yani bazı kişilerin dediği gibi torpillilere kullanmak için değil. Bu cihazlarla sarılık, kanser ve bilumum hastalık taramaları yapılmaktadır. Şimdi yoğunlukla kullanılan cihaz geçtiğimiz Ocak ayında alınmış çok yüksek randımana sahip Alman/Hollanda yapımı Giagen marka PCR cihazıdır. Bu cihaz en önemlisi sağlıkta çok önemli olan IVD-CE Label (in vitro diagnostic -CE label) belgesine sahiptir. Bu ticari moleküler tanı kitlerinin avrupada kullanılabilmesi için aranan CE belgesidir.

Şu anda COVID 19 için kullanılan PCR kiti Giagen marka değildir. Giagen cihazına valide olan bir kittir. Onun da IVD-CE belgesi vardır. Bu cihazın diğer önemli bir özelliği Otomatik RNA izolasyonu yapabilmesidir. Bu özellik tabii ki manuel (elde) izolasyondan daha güvenilirdir. Virüs RNA’sı cihazda el değmeden ayrıştırılır ve böylece örnekler arası kros-kontaminasyon (bulaşma) riski minimuma iner. Yani daha avam bir dille anlatırsak burundan veya gırtlaktan alınan numune içinde birçok başka virüsü barındırabilir. İşte bu aletle virüsler rahatça el değmeden izole kitle ayrıştırılır. Elde izolasyon da yapılabilir ama çok daha az sayı örnek çalışılabilir ve daha çok uzman insan ve zaman ister. Bu yüzden Mağusa günde max 50 test yapabilir. Lefkoşa ise test sayısını 300’e kadar çıkartabilinir. İki yöntemde de, ama özellikle elde yapılan yöntemi uygulayan deneyimli değilse çok zorlanabilir.

Şu an Lefkoşa’da 220 test kapasitesiyle çalışıyorlar. Uzman sayısı da 2 kişiden 6’ya çıkmış durumdadır. Bir izolasyon cihazı daha geldiğinde 6 kişi dönüşümlü çalışıp test sayısı 300’e çıkacak. Yine uzmanlarımızdan öğrendiğim PCR cihazında kullanacak farklı marka ve fiyat kitler bulunabilir ama izolasyon cihazı kapalı sistemdir. İşte bu yüzden Giagen marka kullanmak zorundalar. Bu evet maliyeti artırır ve her zaman manual yapılan izolasyon kitlerinden fazla olacaktır ama kros-komtaminasyon riskini azalttığı için örnek tekrarı yapmak gerekmeyecektir. Dördüncü bir PCR cihazın UKÜ’de bulunduğu ve onun da Giagen olduğu, eğer anlaşılırsa onun da kullanıma sokulacağı açıklanmıştır. Bu cihaz için Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü’nden de onay aldığı yeni geliştirilmiş izolasyon kitsiz test yapacak Giagen uyumlu kitler denenmek isteniyor. Bunların fiyatı ise çok daha ucuz.

Tabii salgın başladığında Burhan Nalbantoğlu’nda hiç COVİD19 kiti yoktu. Bu yüzden ilk vakalar Türkiye’ye gönderilmişti. Tabii ilk aranan makinaya uygun kitlerdi, ve büyük zorluklarla bulundu. Bu arada bağış ve yardımlarla da kitler peyder pey gelmeye başlandı. İlk gelen kite göre cihazın kalibresi ayarlandı ve o kalibrede devam ediliyor. Tabii bir düşünürseniz o dönemde kitler adeta karaborsaya düşmüş üretici devletler üretimlerini sadece yerele falan yöneltmişlerdi. Şimdi tabii ki daha ucuz standart lable’lı olmayan kitler bulunabilir. Onlardan da belki de yeterli randıman alınabilir ama şimdiki aletlerin kalibresi mevcut kitlere göre ayarlanmış ve iyi çalışmaktadır. Çalışan bir şeyi riske atıp niye bozalım? Bu bir tarafa yeni kalibrasyon en az bir hafta ister. Onun da garantisi yok yani yeni denenmemiş kitler randıman vermezse bir hafta daha demektir. Yani bu tür riskler hep ucuz etin yahnisi olma potansiyeli taşır. Tabii durumumuz şimdi çok daha iyi pozisyondadır ve UKÜ’den gelecek cihazın devreye girmesiyle belki de bazı riskler alınabilecek. Ama önce bir deneme süresinin geçme zamanıdır…

Öte yandan uzmanların bildikleri cihazlarla çalışmak istemelerini anlayışla görmek lazım. Böylesi bir sorumluluk aldıkları dönemde yapacakları en küçük hatanın nelere mal olacağının bilincinde oldukları için, en sağlam ve en güvendikleri cihazlarla çalışmaları onların en doğal hakkıdır. Bir potansiyel hasta olarak ben de en iyisini arzu ederim. Tabii öte yandan eğer aynı standartta aynı kalibrede cihazlar varsa daha pahalısına da gidilmez herhalde. Fakat Kuzey Kıbrıs ve sağlığımız, sırf ucuzdur diye güvenilmez mal alacak kadar da zengin değildir.. Bu Mağusa’daki test kitleri veya cihazı daha ucuz olduğu için güvenilmezdir demek istemiyorum. Eminim ki yeterli bir potansiyeli vardır ve devreye girmesi Lefkoşa’daki DNA Laboratuarını bir nebze rahatlatmıştır ve test sayısının da artmasına katkı sağlamıştır. Duyduğuma göre bir cihaz daha gelmek üzeredir. Benim merak ettiğim tabii Bakanlık niye Lefkoşa’daki standard ısrarını Mağusa’daki hastanede göstermemiştir.. İşte bu nokta hala daha çoğu insanın kafasını karıştırmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu konuda artık net bir açıklama yapmak zorundadır.

Bu vesileyele cephede savaş veren bu uzmanlarımıza buradan bir daha teşekkür etmek isterim. Ve her türlü arzu ve isteklerini yerine getirmek için bekleyen birçok insanımızın olduğunu ve onları savaşta mermisiz (ama doğru mermi) bırakmamak için yakın takipte olacağımızı söylemek isterim…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar