Ekim ayı Kıbrıs sorununda iyimser demeçlerle geçiyor.
Demeçleri okudukça insanın iyimser olması çok normal.
Bir dönemeçte miyiz?
….
Girdiğimiz dönemeçlerin sayısı kabarıktır.
Bir dönemeç biter, diğeri başlar.
Ama umutsuzluğa kapılmak yok…
…
Sonbahar mevsimi Kıbrıs gibi sıcağı bol bir ülke için en sevilen mevsimlerdendir.
Havalar serinler.
Toprak ilk yağmurlarını görür.
Kuşlar bile bir başka uçuşur.
Çarşı pazar canlanır.
Derken, her şey gibi Kıbrıs sorununda da hareketlilik başlar.
Bu harekete dünyayı da uydurduk.
Baktılar, Kıbrıslıların yaz aylarında kımıldamaya niyeti yok!
Bütün dikkatlerini sonbahara toplar oldular.
Bu çerçevede her sonbahar geldiğinde, yabancı diplomatlar bölgemizde koşuşturmaya başlarlar.
Biri gider biri gelir…
…
Havalar güzel.
Serin.
Bu kez de öyle oluyor.
Bir koşuşturmadır gidiyor.
Hem içte, hem dışta…
…
Hatırlayın.
Annan Planı da böyle havalarda gelmişti.
Sonbaharla birlikte.
Plan sonbaharda yağmurlarla birlikte gelmiş, ilkbaharda yağmurlarla birlikte gitmişti.
Gidiş o gidiş…
Birkaç sene sonra da memleketi seller götürmüştü…
…
Şimdi de aynı mevsim.
Bu yüzden mi koşuşturma var?
Aynı yerden idare edilir gibi, herkes iyimser demeçler veriyor.
Bakın:
Eroğlu, artık çözüm zamanının geldiğini duyurdu.
Anastasiadis te geri kalmadı “2014 Haziranı’na kadar çözüm ihtimal dışı değildir” dedi.
Şimdi sonbahar.
Haziran dediği, ilkbahar çıkışı olur.
Yaseminler açar.
Benzetmek gibi olmasın ama aynen Annan Planı dönemi gibi.
Zannettik ki, açan yaseminleri hurma dallarına dizecektik.
Olmadı…
…
Devam edelim:
Davutoğlu Kıbrıs’ta çözüm için altın fırsat olduğunu söyledi.
Özdil Nami yeni yılın ilk aylarında kapsamlı bir çözüm planı çıkmasını ve referanduma gidilmesini temenni etti.
Yani, Nami de ilkbaharı işaret etti.
Anastasiadis gibi.
Öte yandan, Avrupa Komisyonu Türkiye’nin ilerleme raporunda Kıbrıs için acil çözüm istedi.
Hemen, şimdi demeğe getirdi…
…
İşte.
Yine koşuşturma sürüyor.
Ve bu kez iş umulmadık derecede ciddi.
Ağız birliği var.
Herkes hareket halinde…
…
Galiba bu sefer iş tamam.
Davutoğlu kararlı.
Eroğlu, büyük bir “U” dönüşü ile herkesten daha çok çözüm istiyor. Anastasiadis’in hep önünde koşturuyor.
Rum Başkan da zaten evetçi.
Amerika ve AB’den kuşku yok.
İngiliz’in kulağı kapıda…
…
İşte!
Bu sefer tamam.
Taşlar öyle uygun ki.
İktidar tamam, muhalefet tamam.
UBP bile biz varız diyor.
Öyle ki, CTP ile koalisyona girseydi, sanırım 3 ay efsanesini onlar gerçekleştirecekti…
Bitireceklerdi bu işi…
…
İlk kez her şey bu kadar birbirini tamamlıyor.
Tencere kapak misali…
…
Benimkisi kuruntudan ibaret.
Annan Planı sonbaharda başlayıp ilkbaharda bitince, bu kez de öyle olacakmış hissine kapıldım.
Sonbahara takıldım.
Bir batıl inanç gibi şu sonbaharın Kıbrıs sorununa yaramadığı fikri çakıldı zihnime.
Halbuki ne alakası var?..
…
Bütün temennim, Eroğlu ile Anastasiadis’in Nobel Barış Ödülü’nü almalarıdır.
Şartlar çok uygun…
