Rüya gibi sokaklar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Poli

Rüya gibi sokaklar

Çolakoğlu bakkaliyesinin giriş kapısının üstüne sarkan sarı taştan balkon.

(Sokak Sokak Lefkoşa 8)

O dönemlerde sokaklar çocuk sesleri ile çınlardı

ve ilkokullu çocuklar sokaklara adeta kuş sesleri yayardı.


Bisikletliler gelir gider,

Seyyar satıcılar gelir geçer,

Dizlikli amcalar sokaklarda salınır,

Kendine özgü çarşafları içerisinde neneler bir kapıdan çıkar bir kapıya girer,

O Lefkoşa sokakları hiçbir ülkede olmayan siyah beyaz bir resim oluştururdu adeta.


Turan sokaktayız.

Reşadiye Sokağının birçok sokakla kesiştiğini anlatmıştık.

Turan Sokak bunlardan biridir.

Bu sokakların insanlarını tanıdığımızdan daha çok onlardan bahsedeceğiz.

Sokağın başlangıcı İstanbul Sokaktan başlar ki buradan surlara çıkılır.

Reşadiye ile birleşen noktasında, Süleyman Uluçamgil’in ablası Süheyla Hanım ve eşi Vural Bey kalmaktaydı bir zamanlar.

Bu ailenin çocukları ile birlikte büyüdük sayılır.

Ali, Erden, Ercan Ve Eser adında üç erkek bir kız çocukları vardı.

Vural Bey, yanılmıyorsam su termosifonlarını yapan ilk kişidir ve onun adına kurulan şirket hayatını bugüne kadar geliştirerek sürdürmektedir.

Kaldıkları ev cumbalı hanaylı bir evdi.

Evin hanaylı bölümüne uzanan merdiven ayakları ayrı bir güzellik katardı binaya.

Bir zamanlar Hamza dayı, bu ailenin en büyüğüydü ve evin altını bakkal dükkanı olarak işletmekteydi.

Vural abi genç yaşta hayatını kaybetmişti.

O gün Reşadiye ve Turan sokağın sakinleri ile tüm mahalle bu beklenmedik ölüm karşısında karalar bağlamıştı.

Neden sonra en büyük oğlu Ali kardeşimiz de babası gibi genç yaşta hayata veda edecek, aile şiddetli bir sarsıntı daha yaşayacaktı.

Turan Sokak Reşadiye gibi uzun bir sokak değildir.

Aslında yol ta Bodamyalı Sokağa uzanmakla birlikte,

Çolakoğlu Bakkaliyesinin bulunduğu yerde bitmekte ve Toros Sokak olarak devam etmektedir.

Bakkal Ruhsan’a bitişik yerde kasap Ali dayı ile eşi Vesime ablalar oturmaktaydı.

Cambaz ailesi, bu ailenin devamıdır.

Ailenin Lefkoşa’da tanınmış birçok bireyi yaşamaktadır.

Bir zamanlar Fırtınalar müzik grubunun gitaristlerinden Aysın bu ailenin mensubu olduğu gibi,

Kardeşi Salih abi Kıbrıs’ın en eski taksicilerindendir ve halen mesleğini Sarayönü’nde sürdürmektedir.

Uzun yıllar Dışişlerinde çalışan Ferda (Cambaz), onun ablası Canev (Cambaz) Dinçer de bu ailenin bireylerindendir.

Canev hanım uzun yıllar Kız Lisesinin ileri gelen öğretmenlerindendi.

Küçüklüğünü bildiğimiz Vesime ise, Taksici Salih abimizin kızıydı ki halen yaşamını Londra’da sürdürmektedir.

Reşadiye sokağının bir kısım insanları ile Turan Sokağın bir kısım insanları birbirilerine çok bağlı bir hayat sürdürmüşlerdi bu mahallede.

Herkes birbirini gayet iyi tanır, neredeyse aile ilişkileri içerisinde yaşarlardı.

Birinin derdi, diğerinin derdi,

Birinin sevinci diğerinin sevinciydi.

Cambazların evinin karşısında altmışlı yıllarda dönemin modern inşaatları ile yapılan iki katlı bina Ali Ruhi ve eşi Necla Hanıma aitti.

Ruhi ailesi ünlü Con kahvelerinin sahibine akraba insanlardı, ki Haluk Ali Ruhi bu işletmeyi halen yaşatmaktadır.

Sadun, Haluk, Sinan ve Gönül adında üç çocukları vardı Ruhi ailesinin.

Sadun en büyükleriydi ve esasında hem karikatürist hem de ressamdı.

Hamalın meyhanesinin üstündeki odaların iç cephelerinden birine boydan boya resimler yaptığını hatırlarım.

Ne yazık ki Sadun da hayatı erken terk edecekti.

Bakkal Ruhsan’ın büyük kızı Gülen ile evlenen Sadun’un bir vosvos arabası vardı.

Henüz yeni çocukları doğmuş ve bir gün gezintiye çıkmak için Girne yolunu tutmuşlardı. Arabada Sadun, eşi, bebekleri ve Behçet vardı. (Bakkal Ruhsan’ın en küçük oğlu.)

Ama Azrail yoldaydı ve aman dilemeyecekti.

Kötü haber erken ulaşmıştı Lefkoşa’ya.

Aile olduğu gibi hayata veda etmiş, Turan, Reşadiye sokaklar ve tekmil Lefkoşa sarsılmıştı.

Yetmişli yıllardı…

Çevredeki birçok binanın sahibi olan Ali Ruhi ailesinin evine bitişik bir bölüm vardı ki Reşadiye’deki bizim evle ortak duvara sahipti.

O tek odalardan ibaret yerde Münevver hanım kalmaktaydı ki,

Ayfer ve Ruhsar adındaki iki kız çocuğu onun çocuklarıydı.

Bizim dönemimizin en güzel kızlarından biri olan Ayfer (Okan)’le bugüne kadar olan ölümsüz kardeşliğimiz sürmektedir.

İzmir’de yaşamanı sürdüren Ruhsar Kıbrıs’la ilişkisini kesmemiş,

Zaman zaman memleketine gelip hasret gidermektedir.

Ali Ruhilerin evlerinin altında Şule hanımlar kalırdı ki altı kız çocuğu sahibiydiler. sokak sokak lefkoşa 8 (1)

Bakkal Ruhsan’ın (Kocası Enver dayı) Avni, Gülen, İmren ve Behçet diye çocukları vardı.

Reşadiye’nin Gölek’e devam eden yolunda Mimiler otururdu.

Hilmi, Tümer ve Turgay Mimiler de bu mahallenin sakinlerindendi.

Turan Sokağın hisara çıktığı İstanbul Sokakta oturan dönemin kızlı erkekli gençleri Ufuk, Funda, Zehra, Kenan ve Bayram yerinin karşısına düşen binaların birinde Hasipoğlu ailesinden Hasip ve Derviş, yine Reşadiye’den yakın zamanda kendisini kaybettiğimiz Doç. Dr. Ferhat Berkmen ve kardeşi Hüseyin Berkmen, Aynalı’nın trunları ile Şamşicinin çocuklarını da sayarsak.

Reşadiye, Turan ve bunlara kardeş olan İstanbul Sokaklar bol çocuklu ailelerle birlikte cıvıl cıvıl, kalabalık, neşeli bir bölge haline gelirdi.

Hasipoğlu ailesi de orada oturuyordu.

Ertuğrul Hasipoğlu ve Hasan Hasipoğlu’nun anne ve babasının oturduğu ev hem Reşadiye’ye hem de İstanbul sokağa bakardı.

Lefkoşa’nın birçok evleri bu şekilde sokakları paylaşırdı.

Musalla Tabyası ki Bayram yeri oraya kurulurdu neredeyse bu insanlardan sorulurdu…

O sokaklar rüyada gibi yaşanırdı.

Dönem ne kadar karanlık zamanlardan geçse de,

Komşuluk, arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinin yalansız dolansız yaşandığı yıllardı.

Şairlere, ressamlara, yazarlara ilham olan bu sokaklar hem içinde yaşayanlara,

Hem gelip geçenlere büyük bir cömertlikle kucak açardı.

Rahmetli Vesime ablamızın kız kardeşi Ayşe Hanım ve kocası Hasan Bey de Turan Sokakta kalırdı.

Hasan dayı berberdi ve dükkanı Çolakoğlu Bakkaliyesinin karşısındaydı.

Bugün o dükkanın kapısı, penceresi, duvarları kırık dökük, adeta anılar içinde saklanmış gibi durmaktadır hâlâ.

Yılsay Barlasoğlu abimiz de bu ailenin çocuğuydu ki,

Onun yakışıklı genç halleri çocuk zihnimden silinmez anılar arasındadır.

Turan Sokak okul yolumuzdu.

İnce uzun yolun bir ucu sizi Atatürk İlkokuluna çıkarır.

O dönemlerde sokaklar çocuk sesleri ile çınlardı ve ilkokullu çocuklar sokaklara adeta kuş sesleri yayardı.

Bisikletliler gelir gider,

Seyyar satıcılar gelir geçer,

Dizlikli amcalar sokaklarda salınır,

Kendine özgü çarşafları içerisinde neneler bir kapıdan çıkar bir kapıya girer,

O Lefkoşa sokakları hiçbir ülkede olmayan siyah beyaz bir resim oluştururdu adeta.

Bazen burukluklar da yaşanırdı.

Turan Sokakta oturan ve şimdi isimlerini unuttuğum ailenin Tomur, Tomris, Tümer isminde çocukları vardı.

O kızları siyah önlükleri, beyaz yakaları içinde hatırlarım

Londra’ya gitmişler hayatlarını orada yaşamayı seçmişlerdi.

Bu tür ayrılıklar mahallenin gönlünde hasretten öte büyük üzüntüler yaratırdı.

Handan Hanım:

Bir zamanlar berber dükkanı olan mavi kapılı bina.
Bir zamanlar berber dükkanı olan mavi kapılı bina.

Ancak sokağın en ünlü sakini Handan Hanım idi.

Handan Hanım anaokul sahibiydi ve doğrusu üç dört nesil onun okulundan geçmişti.

Otoriter, disiplinli bir kadındı.

Gülden diye bir kızı vardı Handan Hanımın.

Sandviççi Talat’ın evi ile bitişikti evleri.

Karşıda da bir zamanlar Çetinkaya’nın ünlü futbolcularından Arap Erdoğan otururdu.

Şimdi o ev çökmüş vaziyettedir.

Ancak, Handan Hanımın evi dünkü gibi duruyor.

Hem ev hem okul olarak kullanılan binayı çok iyi hatırlıyorum.

Handan Hanım babamın da öğretmeniydi.

Zaman zaman onu da okuttuğunu babama takılarak söylerdi.

Ev, bir holden sonra geniş bir bahçeye açılırdı ki bahçede ne ararsanız vardı.

Nar, portakal ve mersin ağaçları.

Teneke saksılarda bin bir çeşit çiçekler.

Yılsonu müsamereleri o avluda yapılırdı.

Okullar açıldığında herkes küçük hasır sandalyesini almak durumundaydı.

Bu yüzden hasır sandalyecilere gidilir, küçük hasır sandalyeler yaptırılırdı.

Derslikler bahçeye bitişikti ve yanılmıyorsam iki odadan ibaretti.

Bir ara Reşadiye sokağa köylerinden gelip ev tutan Sarper İnce, Ertan İnce, Sensev, Senal isimli çok kıymetli komşu ve arkadaşlarımız da bu sokakların havasını bir müddet yaşamışlardı.

Sokak bugün oldu altmışlı ve yetmişli yıllarda olduğu gibi ayakta durmaktadır.

Birçok hayatın içinden gelip geçtiği Turan Sokağın sakinleri,

Diğer tüm sokaklarda olduğu gibi Surlariçi Lefkoşa’dan uzaklaşmışlardır.

Geriye sessiz çığlıklar, hasretler ve anılar bırakarak…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar