Romanya İzlenimleri-1 Kötü başlayan iş kötü biter - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Romanya İzlenimleri-1 Kötü başlayan iş kötü biter

Bu yaz leyleği havada gördük. Önce bayram tatilini bahane ederek Bükreş’e gittik. Sonra da Türkiye’ye tatile. Antalya’ya uçtuk, oradan Side’ye geçtik. Side’den otobüsle Datça’ya gittik. En sonunda da İzmir’den memlekete döndük.

Yolculukların tümünü Pegasus ile yaptık. Pegasus tam bir hayal kırıklığıydı. Geçmişte Pegasus ile epey seyahat etmiştik. Ufak tefek aksilikler oluyordu ama bu son yolculuklar pes ettirdi. Kötü başladı ve daha kötü bitti. Hele Bükreş yolculuğu bir felâketti.
Ercan’da formaliteleri tamamlayıp bekleme salonuna geçtik. Bizim uçak 10.50’de kalkacak, Sabiha Gökçen’e gideceğiz, oradan da 15.00’te Bükreş’e uçacağız. Vakit geldi çattı apronda Pegasus uçağı yok. Herkes tedirgin olmaya başladı. Ne oluyor diye bir soralım dedik. “Filanca kapıya sorun” cevabı verildi. Oradaki başka kapıya gönderdi. Ping pong topu gibi oradan oraya gönderildik. Bereket ki sadece dört kapı var. Kimse hiçbir şey bilmiyor ya da biliyor ama söylemiyor. En sonunda birileri “Anonsları dinleyin” diye çok akıllıca bir öneride bulundu. İyi bir fikir ama bu konuda anons yapılmıyor ki. Tabela hala 10.50’yi göstermeye devam ediyor. Gören de uçak saatinde kalkacak sanır.
Benim ordan oraya savrulup durduğumu gören genç bir çift bana yaklaştı. Yarım yamalak İngilizce ile ne olduğunu sordular. Ukraynalıymışlar, saat 14.00’te Sabiha Gökçen’den Lvov’a uçmaları gerekiyormuş. Kendilerine Rusça konuşmaya başlayınca ipten inmişler gibi sevindiler. Haklı olarak bağlantı uçağını kaçırmaktan endişeleniyorlardı. Öyle olunca Lvov-Donetsk bağlantısı da kaçırılacaktı. Kendilerine hiçbir şey öğrenemediğimi anlattım. Ukrayna’nın son durumunu konuşmaya başladık.
En sonunda beklenen uçak geldi ve hareket ettik. Ne bir özür ne bir gerekçe. Hiçbir şey olmamış gibi “Bayanlar, baylar ve sevgili çocuklar” diye başlayan alışılmış nutuk. Yolcular “insan” değilmiş gibi. Bükreş’e kadar olan yolculuğumuz, çok şükür, olaysız geçti.
Ben bir ülkeye gitmeden önce o ülkenin tarihi ve kültürü hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Romanya hakkında ilk öğrendiğim şeylerden biri “Uçak alanından kente sakın taksi ile gitmeyin. Kent merkezine giden iki otobüsten birini kullanın. Taksi şoförleri sizi soyabilir. Gerçek değerin üç-dört misli para isterler. Parayı almayınca da bavullarınızı almak için bagajı açmazlar.”
Bükreş’te 1000 dolayında taksi varmış. Bunlar 10 dolayında şirkete bağlı olarak çalışır. Bu şirketlerin yarısı üçkâğıtçıdır. Bunlardan uzak durmalısınız. Dürüst şirketler şunlar, üçkâğıtçılar şunlar diye isimler de sıralanmıştır. Üçkâğıtçılar insanları çoğunlukla iki şekilde kandırırlar: Birincisi, takside sayaç olmasına rağmen taksiye binip hareket ettikten sonra size “şu kadara götürürüm” der. İkincisi, şoför cebindeki bir aletle sayacı hızlandırır.  
Biz bu üçkâğıtçılığın her ikisine de tecrübeyle şahit olduk. Birincisinde taksiye bilerek ve isteyerek bindik. Okuduklarımın doğru olup olmadığını kontrol etmek istedim. Taksi hareket ettikten sonra “10 Lei’ye götürürüm” dedi. (Paralarının değeri TL’den biraz daha düşüktür. Bozdurduğunuz yere göre fiyat değişebilir ama ortalama olarak 1 Avro 4.35 Lei değerindedir.) Fatma ağzını açmaya fırsat bulamadan ben “Tamam” dedim. Sahtekârlığın boyutunu da görmek istiyordum. İndiğimizde sayaç 4.25 Lei gösteriyordu.
Bir müzeyi bulamadığımız için taksi tutmak zorunda kaldık. Karşıdan gelen taksinin hangi şirkete ait olduğunu kestiremezsiniz. Şirket isimleri yan taraflarda yazılıdır. Durdurduğumuz taksi bu sahtekâr şirketlerden birine aitti. Giderken Fatma sayacın fırıldak gibi döndüğünü farketti ve itiraz etti. Şoför anlamazlıktan geldi. Zaten aradığımız yer de uzak değilmiş. Her halükârda sayaç 7.50 gösteriyordu. Bir onluk uzattım. “Bozuğum yok” diyerek sürdü gitti.
Uçak alanından çıkmadan önce para bozdurmak gerekiyordu. Kuyruğa girdim. Orta yaşlı bir memur meymele mesmele gelen yabancılara para bozduruyordu. Sıra bana gelince pasaportumun fotokopisi çekildikten sonra üç imza karşılığı verdiğim avroları 4.19’dan bozdurdu. (Dönerken artan Lei’leri 4.55’ten Avro’ya çevirmek zorunda kaldık.)
Otobüs durağındaki vezneye gidip iki kişi için bilet istedim. Bana bir kart verdi. Anlamamış olabilir diye parmaklarımla iki işareti yaptım. Meğer kart iki kişilikmiş. Önceden edindiğim bilgiye göre biletleri otobüste onaylatmak gerekiyordu. Aksi halde 50 Lei cezası varmış. Bavulları yerleştirdim, onay aletinin yanında duran bir delikanlıya nasıl yapmam gerektiğini sordum. “Şuraya göstereceksin” dedi. Gösterdim. “Olmadı” dedi delikanlı “sarı ışık yanmalı”. Bir daha gösterdim, sarı ışık yandı. Sönmesini bekledim. Bir daha gösterdim, sarı ışık yanınca geçip bir koltuğa oturdum ve etrafı seyretmeye koyuldum.
Bükreş’e girince asık suratlı bir kadın kontrole geldi. Kartı kendisine verdim. Bir alete soktu ve Rumence bir şeyler söylemeye başladı. Anlamadığımı görünce bana aleti gösterdi. Orada 1 yazıyordu. Romanya devletini bir bilet kandırdığım için 50 Lei ceza ödemem gerekiyormuş. Ben İngilizce derdimi anlatmaya çalışıyorken kadın boş gözlerle bana bakıyordu.
Araya nasıl yapmam gerektiğini sorduğum delikanlı girdi. Bir şeyler söyledi. Karşıda oturup neler yaptığımı gören genç bir kadın yarı öfkeli bir sesle bir şeyler söyledi. Meğer ikinciyi kaydetmesi için bir düğmeye basmam gerekiyormuş. Kadın ikna olur gibi göründü. Sonra da “Ama sen bunu tekrar kullanabilirsin” dedi. “Bileti tekrar kullanmaya niyetim yok. Sizde kalsın” dedim. Böylece iş tatlıya bağlandı. Romanya’da masum olduğu kanıtlanıncaya kadar her insan suçludur.
Dönüşümüz daha maceralı geçti ama ona yer kalmadı.


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar