Geçen günlerde Maliye Bakanlığınca her yıl yayınlandığı üzere bu yıl da 2018 Yılı Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin Beyanlarına dayalı olarak yani gösterdikleri vergi matrahları ile ödedikleri veya ödeyecekleri vergi miktarları açıklandı.
Birkaç tane Turizm yatırımcısı ve Otel işletmeciliği ile Bankalar ve en fazla 30-40’ı geçmeyen sayıda doğru düzgün gerçekçi vergi beyanı dışında, diğer mükellef beyanlarının iş hacimlerine göre her yıl olduğu gibi yine hiç de gerçekçi olmayan hatta büyük çoğunluğunun gülünç denecek miktarlarda Kurumlar vergisi ve gelir vergisi matrah beyanlarının yapılmış olması, kamuoyunda da önemli bir yankı uyandırmıştır..
Esasen kayıtlı 5325 Kurumlar Vergisi mükellefinin 2595’i Zarar beyan etmiş, 300 kadarı 0(sıfır) gelir, 500’ün üzerindeki mükellef de yılda 15binTL civarında gelir ve cüzi vergi beyan etmiştir ki toplamda 3395 mükellefeder! Vergi matrah ve vergi ödeme beyanında bulunanların büyük çoğunluğu da maalesef yılda 20 bin ile 50 binTL arasındadır. Az sayıda 100 bin üzeri ile, birkaç yüz mükellefin 500- bir milyon civarı ve üzeri vergi beyanı yapılmıştır ki bunların çoğunluğunun iş hacimleri ada çapında çok geniş ve yoğunluğu büyük inşaat şirketleri ve inşaat malzemeleri satıcılarıdır ki KKTC’de en canlı olan sektördür, ve kazanç kapasitelerine oranla çok düşük miktardadır.. Bir çok şubeleri bulunan marketler ve büyük iş hacmine sahip çeşitli sektörlerden çoğunlukla iş hacimleriyle orantılı görünmeyen miktarlarda vergi beyanında bulunması genelde halkta olumlu olmayan yankı uyandırmıştır.
Yani toplamda baktığımızda doğru düzgün beyanda bulunanlar, bankalar ve vergi rekortmenleri haricinde Kurumlar Vergisine tabi mükelleflerin beyanı maalesef iş hacimlerine göre çok yetersiz kalmaktadır.
Burada, gerek Kurumlar gerekse şahsi vergiler açısından hakkıyla vergi ödemek için vergiye tabi matrah beyanında bulunan vergi rekortmenlerine de örnek teşkil ettikleri için kutlamak gerekmektedir.
Gelir Vergisi, (şahsi vergilere) baktığımızda 20,379 mükelleften ilk 20 kişi yılda, 400binTL ve üzeri, sonraki 95 kişi de 100bin ve üzeri vergi ödeme beyanı yapmış, 180 kişi 50-99bin TL, onun altındaki 600 kadar mükellef ise 20binTL ile 49binTL arası vergi beyanında bulunmuştur. 20,379’dan geriye kalan 19 bini aşkın büyük çoğunluk mükelleften ise, 5bin kadarı ‘sıfır’, diğerleri de yılda çok cüzi ayda 5 TL ile bin TL düşen miktarlar arasında yıllık vergi beyanında bulunmuş, 2730 mükellef ise zarar beyan etmiştir.!
Bu Mükelleflerin Beyan tablosuna göre, Devlet ve Hükümet halka ve tüm iş sahibi mükelleflere nasıl hizmet götürecek ve nasıl kalkınma hamlesi içine girebilecektir?. Hükümetlerden her türlü muafiyet, teşvik ve her türlü hizmet bekleyenler vatandaşlık görevleri olan vergi yükümlülüklerini gerçek kazançları üzerinden göstermez, saklar ve beyan etmezse, devlet hizmetlerini yürütmesi nasıl beklenebilir.? Vergi bilinci ve yükümlülüğünün yerine gelmediğini, oldukça genişleyen iş hacmi ve pazar kapasitesi, ve beyan edilen gelirlerine paralel olmayan yüksek hayat standardı karşısında, herkes gerçekleri görebilmektedir. Mükelleflerimizin kazançları oranında vergi ödevlerini yerine getirmeleri bir vatandaşlık görevidir.
Bu listeler karşısında Maliye Bakanlığımızın Vergi denetimlerinin zaruri hale geldiği aşikârdır. Esasen gerek Başbakan gerekse Maliye Bakanı da doğmakta olan bütçe açıklarının kapatılması gereği ve dolaylı vergilere daha fazla yüklenilemeyeceği (çünkü fiyat ve enflasyon yaratıcısıdır) ve kayıt dışılığın önleneceği konusunda çeşitli vesilelerle açıklamaları mevcuttur. Resmi gazetede yayınlanan vergi mükellef beyanları resmen ‘çift kayıt’ tutulduğunun bir ifadesi, ve denetimlere tabi olması gerektiğinin göstergesi olmaktadır. Yıldan yıla artmakta olan Kayıtdışılığı önleyemezsek kalkınma hamlelerini gerçekleştirmemiz mümkün olmaz.
Devlet Kurumlarının Borç ödemeleri; Para piyasasını rahatlatmak amacıyla bu hafta Devlet kefaletiyle Kamu kurum ve kuruluşlarının borçlarının ödenmesine ilişkin protokolün, Başbakan ve Maliye Bakanı ile Kooperatif Merkez Bankası arasında protokol imzalanması, ve aylık 20 milyon TL taksitle borçların devletçe ödenecek olması, olumlu bir gelişme ve hanehalkı ile yatırımcıya her ay bu miktarda Kredi kapasitesi artırımı sağladı.
Türkiye’de de bu hafta kredi hacimlerine artış sağlanması bakımından başka önlemler alındı. Gerek faizlerde düşüş gerekse belli oranlarda kredi artışı sağlayan bankalara, -ki daha ziyade fiiliyatta kamu bankaları olmuştur-, TCMB’daki yasal karşılık oranlarına belli şartlarda faiz oranları arttırılmıştır. Yazıyı uzatmamak için detayını gelecek haftaya bırakıyorum.