ÖZÜR DİLERİM ANNE… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

ÖZÜR DİLERİM ANNE…

İlk defa Telli Baba’ya gitmiştik.

Saatlerce süren bir trafik gerginliği.
Şimdilerde Hazreti Google var şükür ki.
Sorduk, “26 kilometre” dedi.
Tam 3 saatte gitmiştik 26 dakikalık 26 kilometreyi.
Taksici “Ağbey burası İstanbul” deyip durmuştu İstanbul’un halinden mahcup olarak.
Trafikte ölüp ölüp dirilmiş ama taksiden iner inmez boğazın o muhteşem manzarası karşısında hapsolmuştuk.
Telli Baba’ya girenler girmiş.
Ben geri durmuştum.
Kudüs’e bir adağımız var da henüz yerine getiremedik.
Hani Havadis yürüyecek ve hepimizin evi olacaktı.
Böylesi hayal günlerinde Zeytin Dağı’na çıkmaya söz verdik.
İsa’nın çile çektiği yoldan yürümeye.
Bartalemo kapısında,  kırbaçlandığı yerden başlayarak, sonra omzuna haçım asıldığı noktadan devam ederek, acılar içinde Zeytin Dağı’na.
Haçın,  Hristiyanlara özel olduğu zannedilir.
Halbuki Roma’nın en gaddar işkence aletiydi.
Ait olduğu kabilesinden Yahudiler ispiyonlamışlardı onu.
Kudüs’ün Roma valisi Pilatus uzun süre tereddüt geçirmişti.
Karısı adeta Hz. İsa’ya aşıktı, öylesine korumuştu.
Ne zaman Roma için bir tehdit olduğun ortaya çıkınca ve eşeğe ters binip Kudüs’e girip Pilatus’a meydan okuyunca,  çarmıha gerilmesine karar verildi.
Kırbaçlandı ve sırtına bir haç asılıp Zeytin Dağı’na gönderildi.
Sonra elleri ve ayaklarından çivilenip çarmıha gerildi.
O gün,  12 havarisi ardından ağıt yaktı şimdilerde milyarlarca insan.
Kudüs’te, El-Aksa’da namaz kılan binlerce Müslüman’a  baktığımda şöyle demiştim kendi kendime.
“5 yıl sonra da buralara geleyim. Hz. İsa’nın çile yolundan yürüyeyim. Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği yerde bulunayım.
Ağlama Duvarı’nda Yahudileri seyredeyim.
Havadis ile birlikte bu dünyanın kalabalığına karışayım…


      ***

Rahmetli annem “bir adakta bulunacaksan mutlaka yerine getir” derdi.
Rahmetlinin bu küçücük topraklar dışına hayatı boyunca hiç çıkmadığını çok sonraları fark edecektim.
Ve müthiş bir hayrete düşecektim.
Tüm adakları bu topraklara aitti.
Ve mutlaka yerine getiriyordu.
Her defasında da mutlu oluyorduk.
Telli Baba’da uzak durdum adaklardan.
Bir sigara tüttürüp Boğaza baktım ve şöyle mırıldandım;
“Ben bu boğazı yüzerek geçer miyim?”
Oradaki görevli işitti mırıldandığımı.
Yüksek sesle kahkaha attı.
“Hadi atla ne tutuyorsun kendini” dedi.
Aklıma Orhan Veli düştü:
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin,
Şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, 
Donanmalar mı?
Heeey
Ne duruyorsun be, at kendini denize:
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere… 

      ***

Kudüs’e bir sözüm var.
İsa’yı çarmıha geren Vali Pilatus’un mezarını Bürkenstock’ta görmüştüm.
Kıbrıs sorununu çözmek için toplanılan tepenin tam karşısında.
“Yeniden geleceğim” diye söz vermiştim.
Sonra Zeytin Dağı’na yürümeyi ve Al-Aksa’da namaz kılmayı.
Orhan Veli peşimdedir biliyorum.
“Ne duruyorsun be, at kendini denize…” dizeleri kulaklarımda yankılanır.
Özür dilerim anne.
Henüz sözüne uyamadım.
Tutamayacağım adaklarda bulunuyorum ha bire.
Ama emin ol ki suç bende değildir…
Nasıralı marangoz Hz. İsa’nın Zeytin Dağı’na yürümeyi.
Koyun çobanı Kudüslü Hz. Musa’nın ağlama duvarını seyretmeyi.
Mekkeli tüccar Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği El-Aksa’da namaz kılmayı.
Üstüne Orhan Veli, boğazı bir boydan bir boya yüzmeyi.
Özür dilerim anne…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar