Son günlerde, Rusya ve Ukrayna krizinden kaçan zengin Rus ve Ukraynalılara, özellikle İskele bölgesinde hayli ev ve arazi satılıyor.
Bu ev ve arazi satışlarında konuşulan fiatlardan bazıları milyon sterlin olarak ifade edilmektedir.
Milyon sterlin olarak satılan malın gerçek sahibi kimdir? GELECEKTE bu satışların mülkiyet problemleri ortaya çıkınca, neler yapılacaktır?
Bu konularda ne devletin, ne de malı satanların kafalarında berrak bir plan vardır.
Oysa, uluslararası mahkemelere giden Rumlara, mal tazmin komisyonuna başvurarak, mallarıyla ilgili karar üretmeleri istenmektedir.
Bizim mal tazmin komisyonuna baş vuran Rumların dosyaları, gerekli kaynak yaratılamadığı için, ileri götürülememektedir.
Mal tazmin komisyonunun AB’nin istediği şekilde çalıştırılamaması, bir müddet sonra, Rumların yeniden ULUSLARARASI mahkemelerine baş vurmalarını tetikleyecektir.
RUM MALI satan ve alanlar, mahkemelerin geçmişte verdikleri LOİZİDU ve ORAMS gibi kararlara yeniden bakmalıdır.
Kapitalizmin özü, kişilerin özel mülkiyetlerini korumak üzerine inşa edilmiştir. Siz zorla bir dükkandan çukulata veya başka bir şey alırsanız, mahkemeler her yerde size ağır cezalar verirler.
Biz Türkler, bize verilen Rum mallarını fahiş fiatlara yabancılara satarken, bir gün bu malların uluslararası arenada problemler yaratacağını niye unutuyoruz?
Kuzey Kıbrıs’ta mülkiyet konusunda birçok çarpık uygulama yapılmış ve yapılmaktadır.
Gerçekten göçmen olup, mal bırakmış olanlara, bıraktıklara mallara eş değerde mal verilmezken, Türkiye’den getirtilen yandaşlara YÜZLERCE dönüm mallar verilmektedir.
Göçmen Kıbrıslı Türke adaletli bir mal niye verilmemiş ve niye bu hata düzeltilme yoluna sokulmamıştır.
Oysa mala karşı mal adaletli bir şekilde dağıtılmış olsaydı, gelecekteki mülkiyet problemlerinde büyük sorunlar yaşanmayacaktı.
Siz 20 dönüm arazi, deniz kenarında 3 ev bırakmış Kıbrıs Türküne 3 dönüm araziyi çok görürken, aslında gelecekteki kendi argümanınızı öldürmektesiniz.
Siz Türkiye’den gelen insanları oy deposu olarak kendi yanınıza çekmek isterken, onlara yüzlerce dönüm araziyi verirken, Kıbrıs Türkünün Kıbrıstaki geleceğine ağır darbeler vuruyorsunuz.
Meclisin en acil görevlerinden biri, MÜLKİYET sorununu yeniden ele almak olmalıdır.
Kıbrıslı Türklerin bıraktıkları mallara karşılık gerçek ve aynı miktarda mal vermek, gelecekteki mülkiyet sorunlarında Türk tarafının elini güçlendirecek tek yoldur.
İnsanları, politik görüşlerine göre ödüllendirmek veya cezalandırmak, uluslar arası mahkemelerde kesinlikle kabul edilemeyecek bir yoldur.
Mahkemelerde, ADALET ,MÜLKÜN TEMELİDİR sözleri, önceliğin özel mülkiyetin korunacağını ifade eden özlü sözlerdir.
İşin garip yanı, MUHALEFETTE OLAN PARTİLER de mülkiyet konusunda sessiz kalmakta ve geçmişte uygulanan politikaları ONAYLAMAKTADIRLAR.
GELECEKTE toplumun karşılaşacağı tehlikeleri görüp, o yönde öneriler sunmak, doğru politikalara dönmek herkesin görevidir. Ancak çoğunluk, RUM MALLARINI KURALSIZ ALIP, SATMAK PEŞİNDEDİR.
Türkleri uluslar arası kamuoyu ile birleştirmek,Türklerin Rum toplumunun sahip olduğu hakları kazanmasını sağlamak, uluslararası HUKUK sistemine bağlı olmaktan geçer. Bu politika esas alınmalıdır.
