Nazım BURGUL (Multidisiplin)
Kıbrıs Türk Petrolleri’nde birinci devre kapandı mâlumunuz üz’re. Geçen yılın yükselen değeri Kartal, şampiyonluk kupasını taşadığı kanatlarını açıp boyunun ne kadar büyük olduğunu bizlere yine gösterdi. Naçizane düşüncem 12 puanlık kapak cinsinden gayri resmi algıda şampiyon oldular. İkinci devre mi? İkinci devrede direkt küme düşmeye oynayan Gönyeli ve Lapta yanında, play out’a aday Doğu’dan birkaç takım daha tehlikeli bölgede yer alacağa benzer! Takımlar için dört haftalık arada ikinci hazırlık dönemi başladı bildik. Ara kampları mampları sonrası ve ikinci bir vahşi devreyi yaşayacaklar. “Vahşi” dedik zira ‘her ne pahasına olursa olsun kazanmalıyım’ düşüncesiyle hazıroluş ve de güvenli bölgede yer alma faaliyetleri başladı bile. Müsabakalarda başarı için “hazırlık herşeydir” diyen çok. Bu süreç gerek başkan, gerek yöneticiler, gerek teknik heyet, gerekse sporcuların yoğun tempo yaptığı an’dır. Örneğin Premier League’de yakın geçmişte City ile şampiyonluk yaşamış premium teknik direktörlerden biri olan Mancini bi’röportajında; “Maçtan önce birlikte çok fazla zaman geçiririz. Hafta boyunca maça hazırlanmak için her gün çalışmanız gerekir. Genelde maçtan önce en fazla 10 dakika konuşurum. Maç günü daha fazlasına ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum çünkü iyi bir teknik adamsanız her şeyi hafta boyunca antrenman sahasında anlatırsınız” demişti. Usta haklı; hafta içi zaten bol bol taktikle ilgili konuşan bir teknik adam maçın hemen öncesi sporcularını gereksiz gevezelikle yormaz. Maça hazırlanırken teknik adamlardan biri de, oyuncuların yüksek performans sergilemesi için doğru düşünce yapısına sahip olmalarına yardım etmesi gerekir. Mâlum; ‘hazırlığın büyük bölümü kişiseldir’. Efsane İngiliz futbolcu Glenn Hoddle, futbolculuğunda dış dünyayla bağlantısını koparıp, müzik dinleyerek ve zihindel canlandırma tekniklerini kullanarak hazırlanırdı(mış). Bu arada arabayla stada giderken maçta nasıl oynayacağını hayal edermiş. Ha bu arada, maç öncesi kamplar artık tarihe karıştı. Tüm profesyonel sporcular kendine çok iyi bakmak ve de ilgili maça hazır olmak zorundalar. Sporcular artık sabah kahvaltısı, öğle ve de akşam yemekleri yanında tüm dinlenme faaliyetlerini kendi evlerinde aileleriyle geçirmekte. E bu süreçte teknik heyet n’apıyor? Teknik heyet de bu süreçte sporcuya takımdaki avantaj ve dezavantajları yanında ona takım içi rolünü anlatma ve de sürekli olarak olumlu düşünmesini sağlamaya yardımcı olur. Hoddle; “Olumlu şeyler düşünmek zorundaydım. Sporcu olarak kötü performans sergilediğimde işlerin kötü gittiği durumunu analiz ederim. İşte bu süreçte geleceğe ilişkin korku, kaygı ve de stres başgösterir. Böyle olunca da kötü performansım daha da kötüleşir” demişti bi’konuşmasında. İşte, “olumlu düşün, olumlu olsun” dedikleri de bu’dur! Olumsuz düşününce baskı artar ve baskı arttıkça da süreç daha da kötüye gider. O yüzden başarı için beynimizde hep iyiyi kurgulamalı ve hatalarımızdan ders çıkarmalıyız. Hani şu bi’zamanlar Levent Yüksel’in seslendirdiği Tuana adlı şarkıda; “Sana söz yine baharlar gelecek; sana söz ışık sönmeyecek; ölüm yok ki Tuana uyan; şimdi yaşanacak…” hâlleri var ya, işte buna benzer bi’enerjiyle hayata sarılmak lâzım! Zira n’eymiş? Olumsuz düşünürsen baskı, kaygı, korku ve de endişe artarmış. E hâl böyle olunca da kötü, daha da kötü olurmuş. O yüzden ‘olumlu düşün, olumlu olsun’ sayın seyirciler. Allah gönlünüze göre versin! Kaçtım..
