OĞLUMUN ELLERİNDEN BAŞKA... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

OĞLUMUN ELLERİNDEN BAŞKA…

Bedia Balses

(Oğlumun ellerinden başka…)

Her şeye boş vermiş içim


Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla

Hayata Ve aşka attığım bütün zarlar yek geldi

Yaşımdan büyüktüler, sakladım

(Kim bilir, çevremden utandım belki de biraz)

Salt bu yüzden tenhalarda söyledim sevdiğim şarkıları

Onlar ki beni hiç yalnız bırakmadılar

Biraz mahur Biraz mahmur

Biraz acemaşiran’dılar…

 

(Oğlumun ellerinden başka…)

Her şeye boş vermiş içim

Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla

Hatta Münir Nurettin’in sesine bile…

Oysa ne kadar da anlardık birbirimizi:

“Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır,

Yalnız senin aşkın ile ruhum sararıp… solacaktır…”

Ruhumun kıyısında bana urgan sattılar

Biraz düğüm

Biraz hüzün

Biraz da ölümdüler…

 

 

 

 

 

(Oğlumun ellerinden başka…)

Her şeye boş vermiş içim

Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla

Bana Yaralarımdan başka ne kaldı dövüşlerden

Ne kaldı şiirlerimden başka örten üstümü

Ölümünden önce verdiğim sözlerimi

Ölümünden çok sonra da tuttum babama

Ve sevdiğim uzun saçlarımdan başka

Paylaştım paylaşabileceğim bana ait ne varsa

Kaç yılların ertesinde en sonunda dün

Kestirdim saçlarımı gittiler benden

Biraz zor

Biraz kor

Biraz mordular…

 

 

 

(Oğlumun ellerinden başka…)

Her şeye boş vermiş içim

Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla

Artık Ne kağıdın üzerinde yazı

Ne zarfın içerisinde mektup

Ne aklın ortasında umut çekmiyor beni

Ne varsa ceplerimde biriktirdiğim

Çıkarıp atıyorum

Ve şimdi bir Camii’nin tabutluğunda

Bir tabutun kapağını çekip üstüne

Kucağında Ney’iyle Neyzen Tevfik’in

“Hiç”likte ne kadar da rahat uyuduğunu

Çok daha iyi anlıyorum….

Oğlumun

Oğlumun ellerinden başka

Her şeye boş vermiş ve her şeye

Sırtını dönmüş içim

Naftalin bir kokuyla..

.

BÜLENT FEVZİOĞLU

 

Hayatla fazlasıyla yüz göz olduğum bir zamanda, bu toprakların en güzel şiirlerini yazanlardan  biri olan değerli dost, şair-ozan Bülent Fevzioğlu’nun yukarıdaki şiiri beni derinden etkiledi. Pek çok kumdan ya da fildişinden kalelerimi yıkmış, yıllarca emek verdiğim, önem verdiğim pek çok uğraşa sırtımı dönmüş ve önemsizleştirmiş bir zamanda bu şiiri ben yazmak gibiyim. Şiirde duygularım büyük bir ustalıkla anlatılmıştı. Üzerine çok şey yazamayacak kadar derin olan bu şiirde pek çok kesişme noktamız vardı.  Ötelediğim ezberlerimin ardından bana kalan en önemli şey şu oldu:

 

Oğlumun

Oğlumun ellerinden başka

Her şeye boş vermiş ve her şeye

Sırtını dönmüş içim

Naftalin bir kokuyla..

.

 

BİR GEMİ İNDİRDİN GÖZLERİNE

 

Dalgalı, simsiyah, ürkütücü bir gecede bir gemi indirdin karasularına. Azgın dalgalara, göğü yarıp gelen yıldırımlara ve denizin öfkeli çığlıklarına aldırmadan kırdın dümenini bilinmezliğe. Sarı yüzlü bir sonbahar arefesinde bir gemi indirdin gözlerine. Aldırmadın göçmen kuşların terkine, aldırmadın akşamüstleri serin esen rüzgarların içinde uyandırdığı çocuksu hissedişlere. Gemini gözlerindeki en dipsiz karanlıklara sürdün, içine yükledin hayatta tutunduğun, yolunu bulduğun ne varsa. Kamaralarını beynindeki odalardan oluşturdun. Odalarını daracık, ışıksız bir mahzene dönüştürdün. Bir odaya özlemleri, bir odaya haşarı bir çocuğun masum bakışlarını, diğer odaya kıpır kıpır telaşlarını kilitledin…

 

Yalpalayan geminin sarsıntısına eşlik eden bir dalgadan 80’li yıllardan kalma bir napoliten dökülmekte.  Biraz naftalin, biraz küf, biraz özlem, biraz pişmanlık kokan bir hayatın çeşit-çeşit yüzünü kilitleyip kamaralarına, saldın gemini gözlerindeki azgın dalgalara. Kudurmuş bir öfke şimdi dipsiz bir okyanusa açılma telaşında.

 

Tükenmişlik tadında bir geceye yelken açmaktasın, farkında bile değilsin geminin varacağı bir liman, bir kara parçası olmadığından. Ay ışığından, deniz kızlarının varlığından haberdar olmadığın gibi. Hiçbir şiirin, hiçbir sevdanın gücüne inanmadığın gibi.

 

Şimdi gecenin orasında bir yalnızlık dalgasına esir düştün. Deprem dalgalarından daha büyük bir tahribat yaşattın karasularına, hayalkırıklıklarınla. Gecenin karasını, ay ışığının mavi pırıltısını,  pirili oynayan o haşarı çocuğun bakışlarını sildin önce haritandan, öyle koyuldun yolculuğuna.. Coğrafyası olmayan bir ülkenin sınırlarını zorlamaktasın şimdi.

 

Flikaları suya indir

Belki kurtulur

Pirili oynayan o haşarı çocuğun

S.O.S veren bakışları

 

Ha gayret!

Elimde sana dair

Son bir mavi cümle kaldı

Ucundan tut

Belki kurtulur

Uç vermis bir hayatın

Temiz kalan parçası

 

 

b.b

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar