Perşembe akşamı Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Kıbrıs Türk ve Türkiye basını için özel bir toplantı düzenledi.
Toplantıda müzakere masasından neden kalkmak zorunda kaldığı ile ilgili detaylı bir açıklama yapan Anastasiadis, özetle, buna, 9 Ekim 2014’te özlü müzakerelerin başlamasından sadece 6 gün önce Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni kapsayan bir Navtex yayınlamasının, ardından da Barbaros ile savaş gemilerini hidrokarbon araştırması yapılan parsellere göndermesinin neden olduğunu söyledi.
Soru sorma sırası bana geldiğinde, kendisine, aynı provokasyonlarla önceki Kıbrıslı Rum lider Dimitris Hristofyas’ın da 2011 yılında karşılaştığını, o zaman da Navtex yayınlanarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölge olarak ilan ettiği alana Türk araştırma ve savaş gemilerinin girdiğini, ancak Hristofyas’ın masadan kalkmadığını hatırlattım ve “Müzakereleri kesmek yerine bu durumu farklı bir şekilde ele alamaz mıydınız?” diye sordum.
Bunun üzerine Anastasiadis, ısrarla, 2011’de yaşananların aynı olmadığını, o dönemde yayınlanan Navtex’in Kıbrıs’ın güneyine yönelik değil, sadece kuzeyine yönelik olduğunu, Türk araştırma ve savaş gemilerinin daha önce kesinlikle Kıbrıs’ın güney sularına girmediğini, faaliyetlerinin Kıbrıs’ın kuzeyindeki sularla sınırlı kaldığını söyledi. Ve yine, bu yaşananlar karşısında müzakereleri kesmekten başka çaresi olmadığını tekrarladı.
Elbette bir lider devletini hedef alan eylemler karşısında istediği tavrı takınmakta özgürdür. Ama eğer bir halkın geleceğinin bağlı olduğu müzakereleri kesip masadan kalkıyorsanız ve bunu çözüm karşıtlarının ekmeğine bal sürercesine çok kritik bir zamanda yapıyorsanız, en azından buna verdiğiniz gerekçenin hakikatlere dayalı olması gerekiyor.
Elimde 2011 Navtex belgesi varken ve Piri Reis ile refakatindeki savaş gemilerinin güney sularda fink attığını dünya alem bilirken, bir lider ısrarla böyle bir şeyin yaşanmadığını söylüyor, masadan kalkma gerekçesini de bu dezenformasyon üzerine bina ediyorsa, kimse kusura bakmasın, bu geleceğimizle dalga geçmektir.
