“Milli ve imanlı bir gençlik geliyor... Hayırlısı olsun” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Poli

“Milli ve imanlı bir gençlik geliyor… Hayırlısı olsun”

 

“Bu görüşmeler sabaha kadar da devam etse bu yasa geçecek.” Bu sözler, kısaca “Koordinasyon Ofisi” olarak anılan TC Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi’nin KKTC’de kuruluşunu amaçlayan anlaşmanın mecliste görüşülüp onaylanması sırasında, muhalefetin uzun itirazları üzerine Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş tarafından sarf edildi. Toplumdaki sorunlar ve öncelikler sıralamasında aciliyeti olmayacağı sanılan anlaşma, şiddetli itirazlara rağmen azınlık hükümetinin ısrarlı ve kararlı tutumu sonucu onaylanarak yürürlüğe girdi. Onaylanan anlaşmaya göre, TC Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi, atayacağı koordinatör ve Türkiye’den gelecek kadro ile KKTC’de beş yıl süreli bir ofis açacak ve oluşturulan 13 milyon liralık bütçe ile gençlik, kültür, spor ve yurtlar konularında projeler uygulayacak. Onaylanan anlaşmaya göre görev süresinin bitimine altı ay kala taraflardan birisinin isteksizliği olmaması halinde Ofis’in çalışmaları otomatik olarak ayni şartlarda devam edecek.


KKTC ile TC arasında imzalanan bu anlaşmanın içeriğinin tam olarak izah edilememesi ve yıldırım hızıyla yürürlüğe konmaya çalışılması bazı tartışma ve bölünmeleri de beraberinde getirdi. O denli ki; Türkiye Büyükelçiliği’nden bazı görevlilerin, projenin desteklenmesine yönelik olarak bazı gençlik ve spor kuruluşlarına telkin ve baskı yaptıkları iddiaları bile basında yer aldı. Hükümeti oluşturan partiler ve hükümete destek veren kimi organizasyonlar, anlaşmaya karşı çıkan parti ve kuruluşları “Türkiye karşıtlığı” ile suçlarken, anlaşma karşıtı olanlar ise “Türkiye’nin el attığı her alandaki kurumlarımız bir süre sonra ortadan kalkıyor” iddiasında bulunarak anlaşmaya neden karşı olduklarını izaha çalıştılar. Dahası, bu anlaşma ile ortaya konacak uygulamaların gençleri hedef alacağını böylelikle Kıbrıslı Türklere Türkiye’deki iktidarın doğası gereği “dindar ve muhafazakar” bir hayat tarzı dayatılacağını ileri sürenler bile oldu.

Anlaşmanın mimarı olan Serdar Denktaş muhalefetin tutumunu  “Paranoya ve eziklik kompleksi” olarak niteleyip psikolojik üstünlük kurmaya çalışsa da, bir süre önce sarf ettiği “Yardım heyeti uygulaması bir an önce sona erdirilmelidir. Devlet içinde devlet gibi hareket eden Yardım Heyeti’nin ikide birde bakanları çağırarak talimatlar vermesi dönemi sona ermelidir” sözleri hatırlatılarak “tutarsız ve fırsatçı” suçlamasından kurtulamadı.

Anlaşma, TC ile İmzalanan 2016-18 Ekonomik İşbirliği Protokolü ile birlikte okunduğunda, hükümet, önümüzdeki Aralık ayına kadar diğer fonlarla birlikte yıllık büyüklüğü 20-25 milyon lira civarında olan Spor Fonu’nu da lağvedecek ve ihtiyaçlar yeni oluşacak TC ofisine devredilecek…

Anlaşmanın, onay için Meclis’e sunulması aşamasında başta GAÜ-Çetinkaya Spor Kulübü olmak üzere bazı kulüpler anlaşmayı destekledikleri yönünde yaptıkları açıklamalarda özellikle spor altyapısı ve tesisleşme ihtiyacına vurgu yapma gereği duydular. Benzer bir yaklaşım Spor Dairesi’nden de geldi. Yılsonuna kadar yönettiği fon elinden alınacak olan Müdür Hüseyin Cahitoğlu, “Basında çıktığı gibi Gençlik Dairesi ve Spor Dairesi müdürlüklerinin işlevlerini kaybedeceği bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır” diyerek şöyle devam etti; “Esas amacı ülkemizdeki alt yapı, tesis ve bu alandaki projelerin geliştirilmesi ve yenilerinin yapılması anlayışını güden bu anlaşma gençlerimizin ve sporcularımızın ileriye yönelik önünü açacak düşüncesindeyiz.”

Oysa bu anlaşmanın hangi alanları kapsayacağı ve hangi hassasiyetlerin ön plana çıkarılacağı projenin daha planlama aşamasında dönemin TC Gençlik ve Spor bakanı Çağatay Kılıç tarafından daha farklı anlatılıyordu. Ankara’da Serdar Denktaş’la yaptığı görüşme sonrasında Kılıç şunları söylüyordu: , “ …Gençlik merkezi çalışmalarımızın yanı sıra yaz kamplarımızda gençlerimizin birbirini daha iyi tanıması ve beraber vakit geçirmesi adına çalışmalarımız olacak. Bu kamplarda gençlerimiz, sosyal ve spor aktiviteleriyle bir araya gelecek….

Gençlik projelerinin desteklenmesi konusunda Kıbrıslı genç kardeşlerimizin de bu projelere katılmış olması bizi çok mutlu etti.

Örneğin Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü’nde, Bursa, Çanakkale gezilerinde KKTC’den gelen kardeşlerimizin de katılımı oldu. Bu bizi gerçekten çok mutlu etti. Yapacağımız genel çalışmalar içerisinde genç kardeşlerimize ve sporcu kardeşlerimize her türlü desteği vereceğiz.”

serdar denktas cagatay kilicBakan Kılıç, Türkiye Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun Kıbrıs’ta 2 adet öğrenci yurdu inşa edip yönettiğini de hatırlatarak, şöyle devam etti; ““Bu yurtlarda 720 öğrenci kardeşimiz barınıyor. Tecrübelerimiz ve faaliyetlerimiz konusunda KKTC ile her zaman çalışmaya hazırız.”

Türkiye’den gelecek bürokratların Kuzey Kıbrıs’ta gençlik, spor ve kültür konularında gençlik üzerinde çalışma yapabilmelerine olanak sağlayacak bir ofis açılmasını öngören anlaşmanın Meclis’te onaylanması, tartışmaları sonlandırmadı. Anlaşmaya karşı çıkan muhalif gençler “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” diye slogan atarak gösterdikleri tepkinin devam edeceğini ilan ederlerken medya ve sanal ortamda tartışmalar sürüyor. Anlaşma yanlısı kimi yazarlar kurulacak ofisi KKTC’deki Avrupa Birliği Ofisi’ne benzeterek olağanlaştırmaya çalışırlarken, Kıbrıs Türk İslam Cemiyeti Başkanı Okyay Sadıkoğlu’ndan anlaşma ile atılan adımın nasıl anlaşılması gerektiği üzerine ilginç bir yorum geldi. Ayni zamanda MÜSİAD Kıbrıs temsilcisi de olan Sadıkoğlu Facebook sayfasında “Milli ve İmanlı gençlik geliyor….Hayırlı ve uğurlu olsun” yorumunu yaptı. İlişkileri ve faaliyetleri ile “içeriden biri” görünümü veren Sadıkoğlu’nun bu yorumu anlaşmanın gizli hedefleri olduğu yönünde kuşkuları daha da artırdı.

Anlaşma yanlısı olan ve her fırsatta Türkiye ile entegrasyon ve bütünleşme yanlısı olduğunu ilan eden  kimi köşe yazarlarının da, savunma argümanlarını Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın izlediği savunma tekniklerine dayandırdıkları gözlendi. “Ne yani gençlerimiz milli ve manevi değerlere sahip olmasınlar da uyuşturucu batağına mı saplansınlar?”

Yeri gelmişken, yapılan tüm tartışmaların motivasyon merkezinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğunu söylemek abartı olmaz. Türkiye ile kararı verilen bu işbirliği girişiminin hem taraftarları, hem de karşıtları, temel motivasyonlarını Erdoğan’dan alıyorlar. Tayyip Erdoğan gençliğe bakış açısını şöyle açıklıyor;

 

 “Başbakanlığım dönemimde ‘Dindar nesil yetiştireceğiz’ dedim, birileri çılgına döndü. ‘Bir başbakan böyle konuşamaz’ dediler. Ben de niye konuşamayacağımı anlamadım. Bir başbakan olarak hedefimi böyle belirlemişim…  Köşelerinde yazanlara sesleniyorum; bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz? Siz bu gençliğin büyüklerine isyankar bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Siz, bu gençliğin milli, manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti, meselesi olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Biz, sizlerle burada anlaşamayız ama ’çağdaş bir nesil’ derken, dindar bir nesil çağdaş olamıyor mu? Hem çağdaş hem dindar olunamıyor mu? Beyler, önce başınızı öne eğin de hem çağdaş hem dindar bir nesil nasıl yetiştirilirmiş onu bir düşünün.”

 

Gençliğe rol biçme konusunda Türkiye çapında bu denli iddialı ve ısrarlı olan AKP’nin, Kıbrıs’ta daha bağımsız davranması olası mı?

Bütün tartışmalar, davetler ve karşı çıkışlar hep bu yüzden yaşanıyor.

Biz bu sorunu tartışırken, son yıllarda aşağılarda neler yaşandığını anlatan bir yazı ile konumuza son veriyoruz. Gençlik Dairesi çalışanlarından Serkan Şah, Koordinasyon Ofis’nin gündeme gelmesi ile birlikte Türkiye’deki kurumlardan gelen taleplerin nasıl başkalaştığını şöyle açıklıyor:

 

“Yanlızca şunu yazayım başka da yorum yapmayacağım. Bir Gençlik Dairesi çalışanı olarak (yazdıklarım sadece beni bağlar), Ülkemi Tanıyorum diye bir proje yapıyorduk ilk başlarda memlekette yani KKTC’de ve her şey normaldi. Daha sonra Türkiye ile karşılıklı kültür kampları düzenlenmesi kararlaştırıldı. Buraya kadar herşey normal 🙂

(2 sene öncesine kadar) taa ki bize sunulan bu proje için elçilikte üst düzey görevli bir bey bize, “bundan sonra Türkiye’ye ülkenizden kültür kamplarına katılacak olan gençler, kızlar ayrı erkekler ayrı katılmalıdır, kamplar bu şekilde planlanmıştır” diyene kadar.  O sene daire olarak bu olayın çok saçma olduğunu savunmamıza rağmen dayatmalar karşısında o kamplara yönelik yapılan antlaşma gereği ayrı ayrı da olsa çocuk (genç) gönderdik. Daha da ayrıntılı yazardım başımıza gelecek olanları ama neyse (ayrıntı için 14 senede Türkiye’de yetişen ve gelişen gençliğe bir bakın). Ofisten önce biraz söz sahibiydik ama artık sanırım sadece piyon olacağız. Çok geç olmadan neyi niçin reddediğimizi bilin istedim.”

[newsbox style=”nb3″ title=”POLi 288″ display=”tag” tag=”288″ number_of_posts=”6″ sub_categories=”no” show_more=”no” post_type=”post”]

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar