“Memleketim” dediğim… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

“Memleketim” dediğim…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Politik atraksiyonların kırıntısı, siyasetin esintisi bile memleketin insanlarını ayağa kaldırmaya, medyayı haber ve yorumlarıyla heyecanlandırmaya yeterken ne zaman “ne olacak bu hallerimiz” diye sorulsa, o inatçı ve dik başlar öne eğilmekte.. Lal olmuş Diller susmakta.. Ayaklar titrerlerken  medya şahlanmaktadır…

Oysa bu memleket hiç bu kadar “zavallı” olmadıydı! İnsanlara bulaşmayı başaramayan virüs nedeniyle hiç bu kadar suskun, çaresiz, kaderci de olmadıydı.


Kİ bu toplum su borularından tüfek, teneke kutulardan bomba yapan.. Ucu sivriltilmiş demir çubuklarla savaşan toplumdu. Çaresizliği değil her zaman çareyi yaşarken yaşatan toplumdu..

OYSA artık “koalisyon hükümetlerini” bile bir yıldan fazla görevde tutamayacak, Politikacılarını Devletin yüce çıkarları için çalışmaya yönlendiremeyecek acz içinde!

Ve aslında artık bu memleketin insanları memleketlerini çok da sevmiyorlar… Sevselerdi eğer bu memleket bu kadar pejmürde olmazdı.. Bu kadar pis olmazdı..

Bu kadar çok plansız programsız imar iskân da olmazdı, sahiller bu çok yağmalanmazdı! İnsanlar birbirlerine bu kadar çok kazık atmazlar birbirlerine bu kadar çok borç takmazlardı.. Dolaylsıyla bu kadar çok mazbata mağdurları da olmazdı! İnsanların sağlıklarını dikkate almadan kârlarına kâr katmak için bu kadar çok hileli  gıdaları pazarlamazlar, memleketin bir yarısını kanser hastası yapmazlardı.. Altyapı bu kadar dökülmez bu nedenle bu kadar çok ve ölümlü trafik kazası yaşanmazdı.. Sürücüler birbirlerini korumak yerine birbirleri öldürmek için böylesi trafik terörü estirmezlerdi…

…BAKIN hele neler yazıyoruz? Yada neler yazmak zorunda kalıyoruz

Oysa bu memleket için söylenecek yazılacak menkıbeleri vardır.. Ulusal mücadelesi vardır.. Düşman saldırılarına karşı nasıl direndiğinin destanlaşmış olayları vardır.

Fakat artık bunların hiç birini söylemek yazmak mümkün değildir! Çünkü o günlerin memleketi ile bugünlerin memleketi, o günlerin insanlarıyla bugünlerin insanları ayni değillerdir…

Hani der ya şarkıda: “Yenik düşüyor her şey zamana, biz büyüdük ve kirlendi dünya..”

BİZİM dünyamız işte şu kadarcık minnacık bir toprak parçası..

Beklerdiniz ki “lalezar” olsun yada cennetten bir köşe… Ola ola “utancımız oldu!” Aynalarda yansıyan kapkara yüzümüz oldu! Ki biz Maraş gibi bir turistik dünya kentini bile “işte biz buyuz” dedirtmek için kadavra haline getirdik!

***

ÇOK mu abartıyorum! Yada önümüzde heyecan veren bir hükümet krizi varken, bunu yazmam gerekirken çok mu aykırı şeyler yazıyorum.. Fakat bunlar gerçek! Bu memleket dökülüyor! Hadi gelin itiraf edelim: Bu ülkenin Belediyeleri dış ülkelerden binlercesiyle gelen öğrenci ve turistlerle hızla artan nüfusumuza hizmet veremeyecek duruma geldilerdi de çoğu battı zaten.. Gelip giden Hükümetler sadece seyretti ama! Batan batar kalanlar bizimdir tutumunda!

Oysa bir ülkenin belediyeleri Devletin kurumlarıdırlar. Devlet o kurumlarıyla kaimdir ve ne kadar başarılı olurlarsa Devlet de o kadar başarılı olur.

KKTC’de öyle olmadı ama: Belediyeler yalnız bırakıldılar, hatta gözden çıkartıldılar. Sadece seçimlerden seçimlere siyasi partilerin kim birinci gelecek çekişmelerinde yarış atları gibi kullanıldılar! Sonra da halkla karşı karşıya getirtilerek kavga ettirildiler.. ***

…BUNLARI geçen hafta Mağusa’nın “Glâpsides” plajında önce kıyısında uzun bir yürüyüşten sonra denizinde yüzerken düşündüydüm..

Hadi “dünyanın” diyerek abartmayım ama Glapsides Rumdan kaldığınca adını bile değiştirmek gereğini duymadığımız Kıbrıs’ın en güzel ve en bakir plajıdır.. Ki bir ucu Gülseren kampındadır bir ucu Salamis ormanlarına dayanmaktadır. Yürü yürü bitmez bir sahil şerididir. Eskiden altın sarısı olan kumları şimdi gümüşi renktedir… Fakat o masmavi pırıl pırıl mavi denizi, yer oluşan göletleri, her zaman asudelik hissi veren upuzun kıyısıyla, tutun ki saf ve utangaç gelin kızları gibidir…

(Güney’deki Rum’un böyle bir plajı olsaydı dünyada bir numara olurdu. (Tabi eğer ğer Maraş’ta Develimanı dediğimiz, aynen Glapsides benzeri kilometrelerce uzanan kumları üzerine aptalca bir yapılanmayla o dizi dizi otelleri dikmiş olmasaydı!..  Bizse Glapsides’i (gelip giden belediyelerin takatları oranında ancak bu kadar yapabildik.. Hiçbir zaman daha mükemmelini yapacak ne para ne olanak bulunabilindi. YA devlet? Glapsiden plajından haberdar olduğunu bile sanmıyorum. Onların tanıdıkları “Cazinolu otellerdir” Vergilerinden nemalanmak için! …Haa! Hükümet ne mi olacak? İşte bu soruyla birlikte hepimiz uyanmış, üzerimizdeki o tutuklukla miskinlik kalkmış, gözlerimiz açılmış kulaklarımız dikilmiş olmaktadır! Hükümet ne olacak? Özel uçak olayı nasıl gelişecek? To be or not to be!”

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar