BM Genel Sekreterinin Özel temsilcisi ,Maria CuellerTOPLUMLARARASI GÖRÜŞMELERİ başlatmak amacıyla Kıbrıs’ı ziyaret etti.
Cueller her iki toplum liderini ve sivil toplum temsilcilerini dinleyerek, bu konuyu nasıl yürüteceğinin stratejisini oluşturmaya başlayacak.
Gerek Nikos Hristodulidis, gerekse Tatar bilinen nakaratları tekrarladılar. Nikos, Türk toplumuna yönelik 14 MADDELİK AÇILIMLA daha pozitif bir hava vermeye çalıştı. Ancak onun destekleyen siyasi partiler bile, bu açılımı eleştirmekten geri kalmadılar.
Maria Cueller’in adaya ziyaretini BM Genel Sekreterinin istediğini mutlaka bir yere yazmalıyız.
Gutteres Montana Sürecinden sonra, Kıbrıs’ta kalıcı bir barış için iyi bir ortam görmedikçe, Kıbrıs Sorununda herhangi bir girişimde bulunmayacağını açıklamıştı.
Gutteres’i cesaretlendiren neler olmalı ki, Dünya çok farklı ve önemli sorunlarla boğuşurken, önemli bir diplomatını Kıbrıs’a gönderdi. Bunu iyice düşünmek gerekmektedir.
Gazze çatışmaları ve İsrail’in bu savaşı durdurma niyetinde olmaması, Tüm Dünyayı tedirgin etmektedir. Kıbrıs da bu bölgenin en önemli stratejik bölgelerindendir.
Kıbrıs Sorunu devam ettikçe, özellikle ABD ve AB nin bu bölgedeki bir çatlaktan hayli rahatsız olacağı kesindir.
Maria Cueller tam da Türkiye ve Yunanistan arasında yakınlaşma ziyaretlerinin başladığı bir dönemde Kıbrıs’a gönderilmiştir.
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye danışmadan BM Genel Sekreteri risk alıp, Kıbrıs’a Özel Temsilcisini göndermezdi.
Zaten Kıbrıs Sorununu Kıbrıslıların çözemeyeceğini, dünyadaki herkes bilmektedir.
Dikkat çekici diğer nokta da, MONTANA SÜRECİNİ BALTALAYAN Hristodulidisin, görüşmelerin yeniden Montana sürecinde kaldığı yerden başlamasını istemesidir. Oysa, Montana Sürecinde, Türkiye UZLAŞMAYI İSTEDİĞİNİ net olarak göstermişti.
Türk tarafının EŞİT EGEMEN İKİ DEVLET isteğinin de önemli bir engel olduğunu hiçbir zaman düşünmedim.
Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir çözümde kendi bölgelerinde EGEMEN İKİ KURUCU DEVLET olacağı BM ilkeleri arasında yer almaktadırlar. Dolayısıyla Tatar bu konuda kolayca tatmin edilebilir.
Son olarak MÜLKİYET konusundaki gelişmeler de , Türk toplumunu devamlı tedirgin edecek bir sorun olduğunu herkese yeniden göstermiştir.
Kıbrıs Sorunu çözümlenmeden Türklere verilen Rum malları devamlı bir sorun olarak duracaktır. Bu nedenle, Türkiye çözüm için karar verdikten sonra, Kıbrıs’ta yaşayan Türkler gerek mülkiyet, gerekse Uluslararası arenada daha iyi koşullara kavuşmak için, çözüm planına EVET diyeceklerdir.
TL nin devamlı değer kaybı hem Türkiye Ekonomisini, hem de Kuzey Kıbrıs ekonomisini derinden etkilemektedir. Türkiye’nin BATI ile olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini düzeltme ihtiyacı Maria Cueller gibi deneyimli bir diplomat için, mutlaka kullanılacak bir faktördür.
Zaten Cueller, “çok konuşmak yerine, geleceğe bakmak önemlidir. Geçmişe takılıp kalmayalım “ söylemiyle farklı bir açılım izleyeceğini, ilk günden belli etmiştir.
Kolombiya’daki iç savaşı bitirme ve İÇ BARIŞI SAĞLAMA konusunda deneyimleri olan Maria Cueller ÇETİN BİR CEVİZDİR. Kıbrıslılara da böyle çetin cevizler gerekmektedir.